POPULER YAYINLAR

19 Ekim 2011 Çarşamba

Kilo vermenin psikolojisi

Zayıflamanın etkili olması için önemli adımlardan biri de psikolojinin farkındalığıdır. İşte adım adım kilo psikolojisi…

İlk adım; günde kaç saatinizi yemek yemeyi ya da rejim yapmayı, rejimi bırakmayı, rejimi bozmayı düşünerek geçiriyorsunuz gözleyin ve kaydedin…

Günde 15 -18 saat ayakta olan birinin benim gözlemlerime göre günde 15 kez (neredeyse saatte 1 kez hatta çoğunlukla daha da yoğun bir şekilde) yemek yemeyi ya da yememeyi düşündüğünü söyleyebilirim. Yemek yemeyi düşündüğünüz anlarda iç sesinizi takip etmeye başlayın ve bunun için kendinize 3 hafta verin.

Dikkat etmeniz gerekenler:
En çok bu iç sesin tonu, vurgulaması,
Sen ya da ben hangi özne ile size hitap ettiği,
Olumlu mu olumsuz mu?
Uzaklaşmacı mı, yaklaşmacı mı?
Eleştirici mi alaycı mı?
Kibar mı, motive edici mi, cesaret verici mi?

Bunları iyice takip edin ve dinleyin iç sesinizi…
Böylece yemek yemek veya diyet yapmakla ilgili bu ses, acaba farkında olmadan sizi nasıl etkiliyor. Bunca zamandır iç sesiniz size nasıl davranmış? Sizi bazen uykuda bile rahat bırakmayıp, 24 saat konuşan bu ses nasıl?

İkinci adım: Yemek yemeye başlamadan önce, yemeğe şöyle bir dikkatlice bakın. Siz en çok çeken yönü ne?
Kokusu mu, görüntüsü mü?
Tadımı, bildik oluşu mu, hepsi mi?
Farklı tatlar mı denemeyi seversiniz?
Anneniz/eşiniz mi yemeklerinizi pişirir?
Sadece kendi yemeklerinizi mi tercih edersiniz?
Hangi lokantalara, tatlılara dayanamazsınız?
İş, arkadaş, akraba ziyaretlerinde onları kırmamak için, ısrarlara dayanamadığınız için, yemek yediğiniz olur mu? Ne kadar sıklıkta?
Öğün arası atıştırdığınız, kuru yemişler, çikolatalar, yağlı birçok besin takip ediyor musunuz?
Akşam yemeği sonrası televizyonun karşısında, farkında olmadan, artık otomatikleşen atıştırmalar, tıkınmalar var mı?
Bunları gram gram, not alsaydınız nasıl olurdu?

Hiç denediniz mi? Eminim düşündünüz, bu konuda konuştunuz… Hatta bir sürü diyet denemeleriniz de oldu. Ama tek tek, her yediğinizin gramlarını 3 hafta boyunca not alırsanız, farklı bir durumla karşı karşıya kalırsınız. Beyniniz, artık otomatikleşen, yemek yeme davranış kalıbınızın dışında, farklı bir davranış kalıbı uygularsa, en azından 1 hafta ile 3 hafta arasında vücuduna neler girdiğini, saniye saniye takip ederse, farklı bir bakış açısı kazanabilir. Yakamayacağımız kadar kalorileri vücuda yüklemek, sadece sağlığımızı bozmakla kalmaz, estetik açıdan ve psikolojik açıdan da bizleri etkiler, yaşam kalitemizi bozar. Bir deyim vardır; “Bizler yediklerimizden ibaretiz ‘’derler. Ayrıca beynimiz ne yediğimizi unutsa bile, vücudumuz hepsini hatırlar.

Üçüncü adım; Daha çok üzülünce mi, sinirlenince mi, yoksa duygu durumunuz ne olursa olsun, mütemadiyen mi yemek yemek istiyorsunuz?
Bunu değiştirmek için, beyninizle ve vücudunuzla, bir takım olumlamalarla konuşmaya başlamak nasıl olurdu? Kendinize sorular sorun.
Yemek yemeden önce, yemek yerken, doyduktan sonra, yemek yemek hissiniz sürekli mi?
Nereniz sizi yemeğe teşvik ediyor?
Sürekli karnınız mı kazınıyor? Mideniz mi aç?
Beyninizde sürekli ‘’ye ya da yeme, yememelisin, diyet yapmalısın, spor yapmadın yine’’ gibi konuşmalar mı geçiyor?

Bütün bunları daha yakından gözlemlediğinizde, dinlediğinizde, takip ettiğinizde gerçekten değiştirmek mi istediğinizi yoksa değiştirmek istiyor’muş’ gibi mi yaptığınızı fark edeceksiniz. Evet, maalesef genelde kabullenmesi zor olsa da, kendisi için yemek yemekten başka bir şeyler yapmayan kişilerle karşılaşıyoruz.

Şimdi bir kez daha düşünün. Sizin iç dünyanızda “yemek yemek” tanımı nedir? Yeryüzünde milyarlarca insanın, kendine özgü özel bir tanımlaması olacaktır. Sizinki hangisi? Nasıl anlamlar yüklemişsiniz yemek yemeye? İçinizde hangi duygular beliriyor bu konudan bahsederken? Kendinize sorar mısınız acaba yemek yemekle ilgili olan bu duygularınızı değiştirme imkanlarınız olsaydı, hangi duygularla değiştirirdiniz? Ya da size benzer duyguları yaşatan, hangi davranış kalıplarını, hangi hobileri yemek yemek kadar isterdiniz? Bunları daha önce hiç düşündünüz mü? Ya da düşündünüz ama uygulamak için harekete geçtiniz mi? Harekete geçmek için önce fark etmek önemlidir. Sonra da, kendimizi olumlamalarla motive ederek, beynimizi, bedenimizi hazırlamak işe yarayacaktır.

Dördüncü ve son adımda, her gün kendinizle randevulaşın. 
En az günde 45 dakika ya da 1 saat telefonların fişini çekerek, bedeninizi ve beyninizi yatağınıza uzanarak, en rahat pozisyonda dinleyin. Spor yapmak, kitap okumak, uyumak vs. buna dahil değil. Çünkü tamamen beynimizi, bedenimizi takip edelim.

Eğer mümkünse 30dakika uzanarak, diğer 30 dakika ayna karşısında bedeninizi izleyerek ve kafanızdan geçen düşüncelerinizi, duygularınızı, bedeninizi inceleyen sizi takip edin. İsterseniz ayna karşısında mayolu egzersizde yapabilirsiniz. Daha da etkili olacaktır. Düşüncelerinizi not aldığınızda, okuduklarınız sizi şaşırtacaktır.

Diyelim ki, o anda aklınıza yaz kıyafetleriz, bikiniler geldi ve sinirlendiniz... Çocuklar, taksitler, aileniz, işler, patronunuz gibi sorunlarınız geldi. Hemen onlara başka bir saate randevu vererek, o zaman dilimini sadece kendinizle geçirin. Bunu 3 hafta uygulayın. Acaba günde sadece 1 saat bile kendinizi incelmiş olarak düşünüyor musunuz? Hayal ediyor musunuz? Görselleştirebiliyor musunuz? Düşünüyorsanız olumlu düşünceler mi, yoksa olumsuzlar mı? Bunları takip edin. Her seferinde olumsuz cümleleri en olumlu haliyle, hayal edip not alın. Diğer saatlerde artık, olumlu kayıtları tekrar edin.

Örneğin, “Evet artık öğün aralarında sürekli atıştırmamam lazım” cümlesi yerine, aynı anlama gelen olumlu bir cümleyi yerleştirin. “Bugünden itibaren, her zaman atıştırmak yerine, sağlıklı ara öğün yemeye hazırım” ya da “Bir şeyler atıştırmak istiyorum ve bunun için meyve veya yoğurt tercih ediyorum” iyi fikir olabilir. “Bunları denemeyi seçiyorum. Ben incelmeyi seçiyorum ve sağlıklı beslenmeye hazırım” gibi cümleler bulmaya çalışın. Beyninizi yeni olumlu alternatiflere hazırlamaya başlayın.

Zorunluluk cümleleri –meli, -malı, -memeli, -mamalı yerine; olumlu şimdiki yada geniş zaman cümleleri kullanarak, harekete geçin.

Uzm. Psk. Seray Şengel

Kaynak: Pudra

Genetik şifrenize uygun diyet

Eski diyet yöntemlerini unutun! Çünkü artık genetik şifrenizi çözerek beklenenden 2,5 kat daha hızlı ve kolay kilo vermeniz mümkün.

Muhtemelen başınıza gelmiştir. Arkadaşınızın yaptığı diyet onda mükemmel sonuçlar yaratırken sizde aynı etkiyi göstermez. Aynı diyeti yapmanıza rağmen o kilolarını kaybeder sizinkilerse yerli yerindedir. Bunun nedeni; ne arkadaşınızın size diyet listesini yanlış vermesi, ne de kendinize bile söylemeye korktuğunuz gizli çikolata kaçamaklarınız. Nedeni genleriniz! Çünkü kişiden kişiye farklılık gösteren genler nedeniyle, yediğimiz yiyeceklerden aldığımız fayda ve zararlar da değişiklik gösteriyor.

Genlerin zayıflama ve diyetle ne gibi bir ilişkisi var?
Kilo verme çabalarının sonuçsuz kalması veya kalıcı olmamasının en önemli nedeni karbonhidrat, yağ ve proteinlerle genlerimizin birbirlerinden etkilendiğini unutarak diyet önerilerinin verilmesi. Çünkü belirli bir miktar yenilen bir besinden alınan besin öğeleri, bazı bireyler için risk oluştururken, bazı bireyler için aynı miktar besin yararlı etki sağlayabilir. Bu önemli metabolik olay bireyin sadece genetik farklılığından kaynaklanır. Çünkü genetik yapımız farklı. Eğer aynı olsaydı benzer çevre koşullarında aynı diyeti uygulayan herkesin kilo verimindeki yanıtı aynı olurdu.

Siz nasıl bir yöntem uyguluyorsunuz?
Fark Etmeden Diyet ile beslenme önerilerini bireylerin genlerine ve bireysel özelliklerine göre planlanıyorum. Çünkü daha önce de değindiğimiz gibi genlerin etkisi çok büyük. Daha açıkça söylemek gerekirse bir bireyin sağlığını destekleyen, zayıflamaya yönelik diyet programı başka bir kişide şişmanlık ve metabolik sendroma yol açarak yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle kilo vermek isteyen bir kişi genetik şifresini bilme hakkına sahip.

Peki ama genetik şifremizi nasıl öğreneceğiz?
Türkiye'de sadece Elab Laboratuar'da Uz. Dr. Aytaç Keskineğe kontrolünde yapılan Weight Management Genetic Test ile bunu öğrenmek mümkün. Bu testle bireyin genetik farklılıkları bulunur ve her bir kişinin yiyeceği besin ve besinden alacağı besin öğesi dediğimiz karbonhidrat, yağ ve proteinin günlük beslenmeyle alınması gereken miktarını açık bir şekilde gösterebilir.

Hamileler aşırı kilo almamak için bu diyeti uygulayabilirler mi?
Elbette. Bu test ile kilo vermek için karbonhidrat, yağ veya proteine duyarlılığımızı bulabilecek ve kilo veriminde ona dikkat edebileceksek tam tersi kilo almak isteyen hem sağlıklı hem de hamilelikte doğru kilo almak için de bu testin yardımıyla sağlıklı diyetin sınırlarını belirleyebileceğiz. Ayrıca hamilelik sonrası alınan aşırı kiloların verilmesinde de % 100 işe yarayan bir yöntem bu.

Bu yöntem çocuklara da uygulanabilir mi? Çocuklarda nasıl işler?
Çocukluk çağı şişmanlığının tedavisinde de çok yarar sağlar. Büyüme ve gelişme döneminde ne kadar protein, yağ ve karbonhidratı vererek, aynı zamanda çocuğun gelişimini de hızlandırarak, besinsel eksiklik yaratmadan kilo verdirmeye yol gösterecek beslenme planının temelini bize söyleyebilir.

Uzman Diyetisyen
Selahattin Dönmez

Kaynak: HTHayat
 
Copyright © 2013 MODA DÜKKAN
Design by MODADUKKAN | MODA
    Twitter Facebook Google Plus Vimeo Flickr YouTube