POPULER YAYINLAR

31 Ekim 2012 Çarşamba

Daha çekici olmanın 10 yolu

Doğru uygulamalarla amacınıza daha kolay ulaşabilirsiniz.

Çoğumuz için günlük bakım çok zahmetlidir. Bir de bunun üstüne daha çekici görünmek istiyorsak daha fazla uğraşmamız gerekir.

Yapılan bakımlar, kendinizi daha iyi hissetmeniz sağlarken sizi de baştan aşağı güzelleştirir, yeniler. Düzenli bakım ile bu konuya çok fazla zaman ayırmanıza da gerek kalmaz. Programınızı oluşturmadan önce şu 10 öneriye kulak verin:

Her gün duş alın

Günde en az bir kez banyo yapın. Vücudunuzu güzel kokulu bir sabun ve sünger yardımı ile hafifçe bastırarak yıkayın. Banyodan sonra nemlendirici bir losyon ile vücudunuza masaj yapın. Masaj yaparken diz, dirsek ve ellerinize daha fazla zaman ayırın. Unutmamanız gereken bir nokta var. Kullandığınız sabun ile losyon aynı özellikte olmalı. Örneğin vanilya kokulu sabun kullandıysanız, nemlendiriciniz de vanilya kokulu olmalı. Parfümde size en yakışanı seçin. Ağır ve ucuz kokular asla kullanmayın. Bir tane parfümünüz olsun ama kaliteli olsun. Kullanırken dikkat, itici kokmamak için parfümünüzü kararında kullanın.

Diş ve nefes bakımına dikkat

Seksi bir görünüşün en olmazsa olmazı temiz ve bakımlı dişler. Dişlerinizi günde en az 2 defa fırçalayın. Diş ipi kullanmak da çok önemli. Nefesinizin güzel kokması için dil temizleyicisi kullanın ve her sabah dişlerinizi fırçalarken dilinizi de fırçalayın. Kullandığınız diş macununu iyi seçin. Ağız temizleme gargaraları ve naneli spreyler de bakımınızı tamamlayacaktır.

Tırnaklarınız bakımlı olmalı

Konuşurken karşınızdaki insanın yüzünüzden sonra dikkat edeceği bölge elleriniz olacaktır. El ve ayak tırnak bakımına her hafta yeterli zamanı ayırın. Tırnaklarınızın mutlaka ojeli olması gerekmiyor ancak temiz ve düzgün kesilmiş olması imajınız hakkında mutlaka bir fikir veriyor. Tırnak içlerinin temizliğine dikkat edin. Oje kullanmıyorsanız parlatıcı sürün. Kadınlar kadar erkekler de tırnak bakımını ihmal etmemeli.

Saç stilinizi değiştirin

Stilinizi belirleyen saç es geçilmemesi gereken konulardan. Saçların doğal hali, her zaman pozitif sonuç vermez. Eğer seksi bir görüntü istiyorsanız mutlaka kuaföre gitmelisiniz. Modern kesilmiş bir saç size kendinizden emin hissettirir. Saç renginizi değiştirmeyi tercih edebilirsiniz. Her zamanki görünüşünüzü haftada bir saçlarınızda değişiklik yaparak değiştirebilirsiniz. Bunun için onlarca seçenek var. Uzun ve dalgalı saçlar her zaman dikkat çekicidir. Postişlerden veya ek saçlardan yararlanabilir, bir anda bütün bakışların sizde toplanmasını sağlayabilirsiniz.

Işıl ışıl bir cilt için buhar banyosu

Işıl ışıl bir cilt, duyguları harekete geçirir. Yüzünüze haftada bir gün 10 dakika ayırın. Yapmanız gereken buhar banyosu. Kaynamış suyu bir kaseye koyun, yüzünüzü kaseye doğru yaklaştırıp bir havlu ile başınızı kapatın. Suyun buharı cildinizdeki gözenekleri temizleyecek, düzenli yapıldığında siyah nokta ve sivilcelerinizden kurtulmuş olacaksınız. Ancak buhar banyosunu 10 dakikadan fazla yapmayın. Buhar banyosundan sonra yüzü kurulayın ve hemen ardından soğuk su çarpın. Soğuk su yerine bir kalıp buz da kullanabilirsiniz. Buzu yüzünüzde birkaç dakika dolaştırıp erimesini sağlayın. Bu işlem de temizlenen gözeneklerinizin yeniden toparlanmasını sağlayacaktır.

Kıyafet seçimi için 6 öneri

Giysilerinizde yeni bir stil belirleyin. Bunun için size 6 öneri:

1. Koyu renk bir jean seçin. Kesimi iyi duran, bacak boyunu uzun gösteren bir jean gardırobunuzun vazgeçilmezi olmalı.

2. Moda olsun olmasın içinde rahat edeceğiniz kıyafetleri seçmeye özen gösterin. Vücudunuz giydiğiniz giysinin içinde rahat olmalı ki bunu dışarı yansıtabilin. Kendine güven için önemlidir bu. Sırf moda diye sizde iyi durmayan bir parçayı asla giymeyin.

3. Bir çift şık spor ayakkabınız mutlaka olmalı. Bağcıklı olanları tercih edin.

4. Aksesuar kullanın. Tarzınıza göre kolye, küpe, bilezik görüntünüzü tamamlayacaktır. Düz renkli giysilerinizde renkli takılar, renkli giysilerinizde düz sade takılar kullanmaya özen gösterin.

5. Siyah seksi bir renktir. Hem seksi bir renktir hem de hata örtücüdür. Vücutta fırlayan basenleri ya da bel simidini en iyi saklayan renktir. Bunu hiçbir zaman unutmayın.

6. İç çamaşır seçimine dikkat edin. Seksi iç çamaşırları giydiğinizde, -ki bunu kimsenin bilmesi gerekmiyor- kendinizi daha seksi hissedersiniz ve bunu çevrenizdekilere yansıtırsınız.

Makyajda fark yaratın

Makyajınızda değişiklikler yapın. Çok nadir kullandığınız ya da hiç kullanmadığınız renkleri kullanın ama bu sık olmasın. Mesela birgün kırmızı bir ruju ince bir eye-liner ile tamamlayın. İki gün sonra koyu gözlerin ortaya çıktığı bir makyaja uçuk pembe bir ruj ile nokta koyun. Makyaj hileleri ve renk seçimleri konusunda uzman yardımı alın. Seksi makyaj: Açık renkli duduk parlatıcısını göz kapaklarınızın üzerine sürün. Üzerine çok hafif göz farı uygulayabilirsiniz. Göz kapaklarınızın dış köşelerine çizgi halinde eye-liner sürün. Rimelle tamamlayın. Bronz allık ile yanaklarınızı vurgulayın ve dudaklara ise parlatıcı yeterli.

Formda bir vücut şart

Formda bir vücudunuzu olsun. Aşırı kilolu bir görüntünün seksi bir imaj çizmekte zorlanacağını söylemek yalan olmaz. Tüm vücudunuzu çalıştıran sporları tercih edin. İlk başlarda kilo vermeniz yavaş olsa bile spor yaptığınız hemen farkedilecektir. Spor vücudunuzda toparlanmayı daha kısa sürede sağlayacak ve sizi dikkat çekici hale getirecektir.

Mutlu olmak elinizde

Kendi mutluluğunuza konsantre olun. Yaydığınız enerji pozitif olsun. Bu sizi ortamların vazgeçilmezi yapacaktır. Kendinize güvenin, size gelecek insanlar da kendilerine güvenen insanlar olacaktır. Unutmayın siz hangi duygular içinde olursanız etrafınızdaki insanlar da benzer duygular içinde olan insanlar olacaktır. ve gülümsemeyi ihmal etmeyin. Gülümsemek insanların size yaklaşmasını sağlayacaktır. Gülümsediğinizde bütün kapıları açacağınızı unutmayın.

Dik durun, dik yürüyün

Duruşunuz çok önemli. Dik yürüyün. Omuzlar ve sırtın görünüşü imajınızı etkiler. Yürürken karnınızı içeri çekin ve emin güvenli adımlar atarak yürüyün.

Kaynak:Hurriyet.com.tr

Detoks diyetinde altın gibi kurallar!

Detoks yapsanız da, yapmasanız da yediklerinize dikkat etmelisiniz.

'Tuz ve suni tatlandırıcıdan uzan durun' diyen Dr. DeLuz bugün, sindirim sorunları yaşayanlara öneriler sunuyor

Martha's Vineyard Detoks Diyeti'nin altın kuralları, herhangi bir sağlıklı beslenme programından farklı değil. Dr. Roni DeLuz, Pegasus Yayınları'ndan çıkan '21 Günde 10 Kilo' adlı kitabında yapay aromalı, katkı maddeli, hormonlu, antibiyotikli gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirterek, 'Yapay şeker ve tatlandırıcıları almayın. Yemeğinize tuz koymayın. Kereviz ve esmer su yosunu gibi doğal sodyum içeren besinler tüketin' diyor.

Dr. DeLuz, şişkinlik, hazımsızlık gibi sindirim problemlerini önlemek için besinleri tüketirken aşağıdaki altı kurala uymayı tavsiye ediyor.

1- Protein, sebzeyle tüketildiğinde daha kolay sindirilir.
2- Pirinç, tahıl, ekmek, patates, makarna, un gibi nişastalı gıdaları sebzeyle yiyin. Nişasta, sebzeyle daha kolay sindirilir. Tam tahıllı sandviç ekmeğinin içine marul, domates ya da avokado koyun.
3- Öğünlerden 2 saat önce ya da sonra meyve yiyin. Meyvedeki enzim meyveyi tek başına yediğiniz zaman daha kolay sindirilir.
4- Pirinç ve fasulyeyi beraber yiyin. Dünyanın her yerinde çeşitli pirinç ve fasulye yemekleri vardır. Bu iki besin, birleştiği zaman gerekli bütün amino asitleri içeren proteine sahip oluyor. Bunun yerine hayvansal protein de tüketebilirsiniz.
5- Omega 3 ve Omega 6 yağlarını proteinle tüketin. Vücudun proteini tek başına sindirmesi zordur, omega yağlarıyla birleşen proteini ise daha kolay hazmeder. Somon, sardalye ve uskumruda bu yağlardan bolca bulunur. Bu protein karışımına keten tohumu yağı da ekleyebilirsiniz.
6- Haftada 3 kereden fazla hayvansal protein tüketmeyin. Hayvansal proteinde damarları tıkayan doymuş yağ bulunur. Bunun yerine, sebze, pirinç, fasulye, fındık gibi daha hafif ve gerekli yağ asitlerini içeren protein tüketin. Gerekli yağ asitleri ve ketentohumu damarları tıkamaz.

ALIŞVERİŞ YAPARKEN DiKKATLİ OLUN

- Bir markete girdiğinizde taze sebzelerin ve daha az işlenmiş gıdaların olduğu alanda zaman geçirin.
- Hazır yiyecekler bölümünden uzak durun. Trans yağ, tuz, yağlı süt, tereyağı, şeker ve yapay aromalar içeren kızarmış yiyecekler sağlığınız için çok zararlıdır.
- İşlenmiş gıdaların etiketini okuyun. Adını bile okuyamadığınız kimyasallar içeren gıdaları almayın.
- Meyve, sebze, balık yiyerek kalsiyum alın. Kalsiyum hapı da kullanabilirsiniz. Amerikan Beslenme Birliği, kadınların günde 1.200 - 1.500 mg kalsiyum, erkeklerin ise 1.000 - 1.200 mg kalsiyum almaları gerektiğini belirtiyor.

SİNDİRİMİN VAZGEÇİLMEZ 3'LÜSÜ

PREBİYOTİK: İyi bakteri tüketerek vücudumuzun sindirime yardımcı olabilir, bağışıklık sistemimizi güçlendire- biliriz.  Meyveli yoğurt tavsiye etmiyorum çünkü meyve ancak yalnız yendiğinde kolay hazmedilir. Akşam yemeğinden sonra bir porsiyon yoğurt yiyin. Yoğurt sevmiyorsanız, prebiyotik takviye alın. Fakat, yeme alışkanlıklarınız ve bağırsak sağlığınız kötüyse dünyanın bütün prebiyotiğini de yeseniz işe yaramaz.

LİF: Kabızlığı önler. Diyabet ve kalp hastalığı riskini azaltır. Kilo vermeye ve verilen kiloyu korumaya yardımcı olur. Tokluk hissini çabuk yaşarsınız ve aşırıya kaçmamış olursunuz. İki çeşit lif vardır; suda çözüne- bilen ve çözünemeyen. Vücudun bu iki çeşide de ihtiyacı vardır. Tahıl, buğday tohumu, fındık, yulaf, bezelye, fasulye, elma, havuç, arpa gibi bol lif içeren besinler tüketin.

GEREKLİ YAĞ ASİTLERİ (EFA): Vücut bu yağları üretemediği için bunları çeşitli besinlerden almak zorundayız. EFA eksikliği, obezite, kalp krizi, felç, kanser, diyabet, depresyon, astım, deri veremi ve dikkat bozukluğu gibi hastalıklara yol açabilir. Somon (omega 3), tahıl, fındık, keten tohumu (omega 6), zeytinyağı (omega 9) ile  zengin bir salata sosu hazırlayabilirsiniz.

Kaynak:Milliyet.com.tr

Siyahın türlü anlamları vardır

Kim siyah rengi sevmez ki? Her kadının gardırobunda siyah kıyafetler ya da siyah aksesuvarlar mutlaka vardır.

Sıkıştığımız zaman siyah ayakkabılarımız, siyah elbiselerimiz aklımıza gelmez mi? Ya da kilo aldığımız zaman hangi renk fazlalıklarımızı kapatır? Tabii ki siyah. Peki siyahın başka ne marifetleri var?

Aksesuvarlarda siyah, klasik ve zamansız bir renktir. Görünümü en iyi siyah aksesuvarlar tamamlar. Kusursuz kombinler yine siyah aksesuvarların marifetidir. Siyah aksesuvarlar her renkteki kıyafetle çok şık kombinlenebilir.

- Siyahın asil duruşu ve sofistike etkisi başka hiçbir renkle karşılaştırılamaz. Seksi aynı zamanda gizemli havası siyahı daha cazibeli kılar.

- Siyahın bir sürü anlamı vardır. Siyah matem rengi olarak nitelendirilse de aynı zamanda coşkunun ve gizemin rengidir. Güçlü ve otoriter tavrının yanı sıra siyah asil ve nezaket rengidir. Siyah, pozitif ve negatif anlamlar taşır. Acıyı ve üzüntüyü yansıtırken aynı zamanda isyanın ve karşı durmanın derin anlamlarını içerir.

- Siyah stil bir renktir. Punk, rock&roll, klasik, bohem, romantik her tarzın içinde siyah ve tonları mevcuttur. Siyah renginde herkes kendinden bir şeyler bulur; işte bu yüzden renklerin kralıdır siyah. Diğer renklerin veremediği asaleti siyahta bulmak mümkündür. Siyah ışığı çeker ve ışığı yansıtır.

- Zamansız bir renk olan siyah, moda dünyası için en tarz, en anlamlı ve en vazgeçilmez tonlardandır. Zarif ve zayıf göstermede siyahın etkisi yadırganamaz, bu yüzden kadınlann ilk tercihidir.

- Modanın kalbinde yer alan siyah tonu kadınların en çok ilgi gösterdiği renktir. Moda tarihten bu yana renk skalasını siyahın üzerine oluşturmuştur. Siyah varsa beyaz vardır ve yine siyah varsa kırmızı ve kahverengi vardır. Leopar desenlerin ve monokrom renklerin içinde siyah başroldedir. Modanın dilinde siyah rengi kıyafetlere gizem ve şaşaa katar.

- Siyahın modası asla geçmez, sezonluk bir renk asla değildir. Siyahın trend ya da in olup olmadığı sorulmaz, çünkü siyah her zaman her yerde vardır. Formal kıyafetlerde siyah renk vazgeçilmezdir. Elegan ve asil bir renk olduğundan belli bir ağırlığı ve sorumluluğu olan bir renktir. Düğün, cenaze, toplantı, parti her ortama ayak uydurabilen en kullanışlı renktir. Bu ortama siyah bir renk kıyafetle gidilmez denilen bir yer yoktur.

- Her vücut tipine, her ten rengine ve her yaşa uygun olan siyah renkteki kıyafetler sofistike ve şık bir görünüm yaratmak için biçilmiş kaftandır.

- Siyahla yakın tonlarda olan koyu gri, koyu kahverengi gibi renkler, aynı etkiyi vermese de siyahın yanında alternatif olabilir. Zaten siyahın diğer renklerle arası çok iyidir. Siyahı ana renk olarak sayarsak diğer bütün açık renklerle uyum sağlayabilir. Açık renkler siyah sayesinde daha parlak gözükür, en iyi siyah tonları diğer renkleri ön plana çıkarır. Kırmızı, mavi, yeşil, beyaz, açık gri ve pudra gibi açık renkler siyahla kombinlendiği zaman kendini gösterir.

Her yaşta kadının ve erkeğin siyah kıyafetlere ve aksesuvarlara bağımlılığı vardır. Kişisel tarzı ve tavrı en doğru şekilde yansıtan, zamansız ve klasik bir renk denilince akla ilk gelen renk olan siyahın marifetleri saymakla bitmiyor.

Gardırobunuzdan bu siyahları eksik etmeyin
- Küçük siyah elbise: Küçük siyah elbiseyi zamansız ve klasik yapan rengidir. Mutlaka gardırobunuzda olması gerek.
- Siyah stiletto: Her kıyafetle çok şık kombinle-nebilen siyah stiletto'lar trendi şıklığın garantisi.
- Siyah pantolon: İş kıyafeti olmaktan çıkan siyah pantolonlar artık casual tarzıyla da ön planda.
- Siyah bluz: İster şık, ister günlük... Her tarzda kullanılabilir.
- Siyah opak çorap: Kışın vazgeçilmezi siyah opak çoraplar seksi bacakları simgeler.
- Siyah mayo: Mayolarda her sezon trendler değişse de siyah mayoların
modası asla geçmez.

Esra Çoruh

Kaynak: pudra. com

Kadınlarda akıntılar ve tedavileri

Vajinal akıntı rengi, kokusu ve beraberinde getirdiği şikayetlerle ciddi hastalıkların habercisi olabilir.

Vajinal akıntının nedenleri nelerdir, akıntı ne zaman normal, ne zaman hastalık belirtisidir? Akıntı konusunda merak ettiğiniz sorunların yanıtlarını Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kağan Kocatepe veriyor… 

Hangi vajinal akıntılar normal kabul edilir? 
Akıntı beyaz ya da şeffaf renkteyse, günde bir kez hijyenik ped kullanımından daha fazlasına gerek duyulmuyorsa, beraberinde kötü koku, idrar yaparken yanma gibi rahatsızlıklar yoksa, bu fizyolojik akıntı olarak kabul edilebilir. Fizyolojik akıntı, o bölgenin sürekli olarak temizlenmesini sağlamak amacıyla oluşur. 

Vajinal akıntısı yoğun olan kadınlar nasıl bir günlük bakım uygulamalı? 
Akıntısı yoğun olan ve doktor tarafından fizyolojik akıntı tanısı konmuş olan kadınların yapacağı tek şey günlük ped kullanmak. Onun dışında akıntıyı azaltacak tıbbi bir yol yok. Belki doğum kontrol hapı kullanılabilir. Yanlış bir uygulama olarak bazı kadınlar vajina içini temizlemeye yönelik ürün kullanabiliyorlar. Bu belki işe yarayabilir, ama doktor fizyolojik akıntı tanısı koyduğu sürece kadın ne yaparsa yapsın akıntı geri dönecektir. 

Vajinal akıntının rengi ve kokusundan ne tür sorunlar anlaşılabilir? 
Vajinada oluşan üç tür enfeksiyon var: Birincisi, peynir kesiği tarzında akıntı ve kaşıntı şeklinde belirtileri olan mantar enfeksiyonu. İkincisi, en sık görülen belirtisi kötü kokulu, yeşil veya kahverengi akıntı olan bakteri enfeksyonu. Üçüncü enfeksiyon türü ise kötü kokulu akıntı, idrar yaparken yanma ve kasık ağrısı belirtileri olan gardnerella. 

Bakirelerde vajinal akıntı nedenleri nelerdir? 
Cinsel yaşamı olmayan kadınlarda en sık görülen hastalığın mantar enfesiyonu olduğunu söyleyebiliriz; bakteriyal enfeksiyon çok olağan değil. Bakire olanlar da çok rahat bir şekilde doktora gidebilmeliler. Bakire olsalar bile numune almak için ince çubuklarımız var, onları mikroskop altında incelemek yoluyla tanı koyabiliyoruz. 

Hamilelik döneminde ne tür vajinal akıntılar görülebiliyor? 
En sık görülen akıntı, fizyolojik akıntıdır. Şeffaf veya beyaz renkli ve beraberinde hiçbir şikayet getirmeyen akıntıdır bu. İkinci sıklıkta görülen akıntı nedeni, mantar enfeksiyonudur. Peynir kesiği renginde akıntı ve bareberinde kaşıntı da varsa, bu mantar enfeksiyonudur. Zaten hamilelikte en sık görülen enfeksiyon türü budur. Üçüncü bir akıntı nedeni, amniyo sıvısının gelmesidir. Bu çok ciddi bir sıkıntıdır, mantar enfeksiyonu ile karışabilir. 

Özellikle hamileliğin 20’nci haftasından sonra su gibi bir akıntı söz konusuysa, amniyo sıvısının gelip gelmediği kontrol edilmelidir. Bakteriyel enfeksiyonlar da söz konusu olabilir. Bunlar cinsel yolla bulaştığı için erkek dikkatli olduğu sürece görülmez. Görülürse erken doğuma neden olabileceği gibi normal doğumda bebeğe bulaşarak bebekte ciddi sorunlara yol açabilir. Mantar enfeksiyonu bebeğe bulaşsa bile soruna neden olmaz. 

Hangi hastalıklar vajinal akıntıya neden olur? 
Mantar enfeksiyonu, o bölgedeki koruyucu bakteri topluluğunun azalması sonucunda oluşur. Hamilelik, doğum kontrol hapları, antibiyotik kullanımı, kontrol edilmemiş şeker hastalığı gibi etkenler nedeniyle mantar enfeksiyonu ortaya çıkabilir. Onun dışında bakteriyel enfeksiyonlar, genelde hijyen bozukluğundan dolayı oluşur. Çokeşli cinsel yaşamı olan bir erkekle beraber olmak, ortak iç çamaşırı kullanımı, hijyeni bozuk olan alanda yaşamak hijyen bozukluğu sebepleridir. En sık görüleni, erkek tarafından getirilen enfeksiyondur. 

Vajinal akıntısı olan kadınlar hangi durumlarda doktora başvurmalı? 
Önceden beri var olan ve şikayete neden olmayan bir akıntıysa, fizyolojik akıntıdır ve doktora gitmeye gerek yoktur. Ama birden ortaya çıkmış, beraberinde kötü koku, kaşıntı getiren, rengi kahverengi ya da sarı olan akıntılar görüldüğünde ya da ilişki sonrasında kanamalar oluştuğunda doktora başvurmak gerekir. 

Mantar enfeksiyonu, bakteriyel enfeksiyon, rahim ağzında yara ya da başka bir oluşum çıkabilir. Doktor, smear testi, gerekirse vajinal kültür alır ve gözle muayenede eğer numune alıp mikroskop altında incelerse tanı koyabilir. 

Kaynak: pudra. com

Göz estetiği tüm yönleriyle...

Göz estetiğiyle, göz çevresindeki kırışıklıklardan, göz kapağında düşüklüğünden ve gözaltı torbalarından kurtulabileceğinizi biliyor musunuz?

Göz estetiği, kişinin yüzünü farklılaştırabiliyor. Bu farklılık da ameliyat ya da diğer yöntemler kullanılarak yapılan estetiklerde kişiye özel ölçüyü bulabilmek önem taşıyor. 

Botoksu çok yoğun kullanmak aşırı gergin bir ifadeye yol açabileceği gibi, göz altı torbalarının ameliyatında yapılacak 1 mm’lik bir kayma kötü bir görüntüye neden olabiliyor. Bu nedenle estetik cerrahide ölçüler önem kazanıyor, kişinin hem güzel hem de ifadesini değiştirmeyen doğal işlemler yapmak önem taşıyor. Göz estetiği konusu tüm yönleriyle... 

Op. Dr. Nuri Soysal, göz çevresi estetiği hakkında bilmemiz gerekenleri anlatıyor. 

Göz estetiği nerelere uygulanır? 
Göz estetiğini göz çevresinde, göz kapağında ve gözaltı torbalarında uyguluyoruz. 

Göz kapağı düşüklüğü nedir? 
Göz kapağı düşüklükleri doğumsal kaynaklı olduğundan, hem estetik olarak olumsuz bir görüntüye neden oluyor. Hem de kimi zaman adeta gözün üzerini kapatarak kişinin görmesinde sıkıntılar yaratabiliyor. Gözde en sık rastlanan sorunların başında “pitozis” dediğimiz doğumsal kaynaklı gözkapağı düşüklükleri geliyor. 

Bu sorunda üst göz kapağı ya yeterince hareket etmiyor ya da az hareket ediyor. Bu sorun nedeniyle hasta tam olarak gözünü açamıyor. Bazı hastalıklarda iki taraflı gözkapağı düşüklüğü görülebiliyorsa da, genellikle tek taraflı gözkapağı düşüklüğü görülüyor. İleri yaşlardaki hastalarda ise sorun, kasa gelen sinir dokusunun zedelenmesiyle ya da görevini yapamaması sonucunda ortaya çıkıyor. Gözkapağı kaslarındaki sinirler zayıflıyor. 

Bu ameliyatı yapabilmek için, genellikle o bölgedeki dokunun göz çevresini ameliyat edilebilecek yapıya ulaşmasını bekliyoruz. Ama ileri dere ede bir sorun varsa, gözkapağı gören noktanın üstünü kapatıyorsa daha erken de yapılabilir. Gözkapağının kasının kısaltılması şeklinde yapılabilir, göz kapağını hareket ettiren başka kaslarla desteklenip hareket etmesi sağlanabilir. Gözkapağını daha açık tutacak, çevre dokuları asmaya yönelik ameliyat planlıyoruz. 

Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı... 
Çocuklarda uygulayacaksak eğer, genel anesteziyi tercih ediyoruz. Bu ameliyatlarda yaş sınırı olmasa da dokunun belli bir olgunluğa erişmesini beklemek gerekiyor. Eğer görmeyi engelleyen durum varsa daha erken de yapılabilir. 

İleri yaşlarda ortaya çıkan gözkapağı düşüklüklerinin çoğu genellikle eskiden beri olan ama çok belirginlik kazanmamış, yaşlandıkça daha belirgin hale gelen çoğunlukla doğumsal nedenlerle oluşmuş (bir kısmı da beyin tümörlerinde, birtakım travmatik, kazayla oluşan sinir zedelenmesiyle meydana geliyor) durumlardır. Bu durumda, gözkapağının hareketini sağlayacak herhangi bir sinir taşımayı yeteneği olamayacağı için daha çok kasın kısaltılması ve kapağın çevre dokulara asılması şeklinde bir ameliyat planlarız. 

Göz çevresi estetiğinde askı yöntemi 
Yaş ilerledikçe göz çevresindeki kas ve deri dokusu yerçekimiyle aşağı doğru sarkabiliyor. Bunu göz etrafındaki yağ dokusunun fıtıklaşması ve önündeki yağı tutan sağlam yapının gevşemesi izliyor. Bunlar komplike ameliyatlardır. Yerçekiminin etkisiyle fıtıklaşma, derinin bollaşması, kası dokusunun gevşemesi yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan sorunlardır. Gevşemiş olan kas arkasındaki sağlam dokunun sıkılaştırılması, fazla yağ dokusunun alınması, sarkmış kas dokusunun toparlanmasıyla yapılan bir ameliyattır. Bazen bu gevşeklik kasın gözün etrafındaki dokuların olduğu gibi aşağı inmesine yol açabilir. Sarkmayı toparlayacak askı yöntemlerini de kullanmak gerekebilir. 

Göz altı torbalarında fazla yağ alınıyor 
Gözaltı torbaları da yerçekiminin etkisi, aşırı mimik kullanmak, yağ fıtıklaşması gibi etkilerle ortaya çıkıyor. Gözaltı torbalarının oluşmasıyla gözün altında yağ birikimi oluşup görsel açıdan rahatsız edici bir duruma neden olabilirken, deri dokusunun incelmesiyle kırışıklıklar, morlukların da daha fazla belirginleşmesine yol açıyor. Burada amaç fıtıklaşmış yağ dokusunu çıkarmak, yağ fıtığını ve fazla deri dokusunu toparlamak, fıtığa neden olan zayıflamış yumuşak dokunun sağlamlaştırılması şeklinde ameliyatın planlanmasıdır. 

Kırışıklıklara botoks, lazer ve dolgu etkili oluyor 
Göz çevresinde oluşan kırışıklıkların önlenmesi için farklı yöntemler kullanılıyor. Göz çevresi kırışıklıkları, göz etrafındaki kas dokusunun aktif çalışmasıyla oluşuyor. Aşırı mimik kullanmak, açık tenli insanların güneş ışınlarından gözünü korumak için gözlerini sürekli kısması, göz bozukluğu olan insanların gözlerini kısması ya da yapısal olarak göz etrafındaki kas dokusunun kırışıklığı artırması gibi nedenler kırışıklıklara yol açıyor. 

Göz etrafındaki hareketlilikten kaynaklanan kırışıklıklar varsa, bu hareketi azaltıcı bir tedaviye yönlenmek gerekiyor. Bunun da başlıca tedavi biçimi botoks enjeksiyonudur. Kasın fazla çalışan bölümünün çalışmasını engelliyor ya da azaltıyor, bu yolla kırışıklığı engelliyor. Yaklaşık 6 ay kadar etkilidir. Uygulaması da son derece kolaydır. 

Botoks enjeksiyonuyla hareketliliğin azaltılmasının yanı sıra derinleşmiş çizgilerin de içini doldurmak gerekiyor. Botoks ve dolgunun tam yeterli olmadığı durumlar vardır, bunlara laser tedavisi yapılabilir. Laser ile derinin bu bölgesinin sıkıştırılıp bir çeşit ütülenmesi sağlanabilir. Sadece buradaki kırışıklıklar için derinin alınıp çıkarılması göz yapısını bozabilir. Bu nedenle çok dikkatli olmak lazım. Buradan bir 1 mm fazla deri çıkarılması göz yapısını olumsuz etkileyebilir. Alt göz kapağı ameliyatlarından sonra morarma ve şişlik olabilir ancak uzun sürmez. Bu ameliyatı olacak kişilerin sigara içmemeleri, aspirin kullanmamaları gerekiyor. Ameliyattan sonra yaklaşık 15 gün gözlük kullanmalarını öneriyoruz. 

Kaynak: pudra. com

Zihninize ve vücudunuza gerekli 5 spor

Bazı sporların form korumakla kalmayıp konsantrasyonu yükselttiğini, beyin aktivitelerini geliştirdiğini biliyor muydunuz?

Sıkı bir egzersiz, üzerinize çöken karamsar bulutları dağıtmaktan çok daha fazlasını yapar. Dikkatinizi keskinleştirir, strese iyi gelir, enerjinizi tazeler ve yaratıcı düşünceyi geliştirir. Aslında, yapacağınız egzersiz ne olursa olsun -ister havuzda ardı ardına atılan kulaçlar, ister yoganın esnekliği artırıcı duruşları- farklı zihinsel ve duygusal ihtiyaçları karşılayabilir. İşte, hem zihninize hem de vücudunuza faydalı olan 5 farklı spor…

Amaç: Stresi azaltmak
Spor: Yoga

Neden işe yarar: Stresli olduğunuzda kaslarınız gerginleşir. Yoga, vücuttaki kan dolaşımını hızlandırırken bu gerilimi de serbest bırakır. Yoga, zarif ve güvenlidir. Yavaş ve derin nefes alma üzerinde yoğunlaşmak, kalbinizin temposunu düşürerek rahatlamanıza yardımcı olur.

Diğer faydaları: Yoga, tüm ana kasları kuvvetlendirerek vücudunuza denge getirir.

Yapmak için: Öne eğilme, basit ve her yerde yapabileceğiniz bir harekettir. Ayakta durarak, kollarınızı başınızın üstüne, yukarı doğru uzatın. Derin nefes alın. Nefesinizi verirken, belinizin hizasına kadar eğilerek ellerinizi yere doğru uzatın. Üç kez nefes alıp verme boyunca bu pozisyonda bekleyip, her seferinde bir omuru doğrultacak şekilde yavaşça ilk pozisyona dönün. 5 kez tekrarlayın.

Amaç: Sıkıntıyı yenmek
Spor: Koşu

Neden işe yarar: Koşucular, koşarken dünyayı fethedecekmiş gibi hissederler. Bunu, hızı, kuvveti ve akışı duyumsayarak, zaman ve mekânın bariyerlerini aşmak şeklinde tarif edenler vardır. Tabi herkes böyle hissetmek zorunda değil. Koşmayı sevmiyor musunuz? Canlı bir yürüyüş de iş görür - araştırmalara göre, 10 dakikalık ortalama bir egzersiz moralinizi zirveye taşımaya yetiyor. İşin sırrı, uzun süreli egzersiz sırasında üretilen, endorfin ve fenilasetik asit (doğal bir antidepresan) gibi nörokimyasalların serbest kalmasındadır.

Diğer faydaları: Koşmak, vücudun alt bölümlerini şekle sokmak için birebirdir. Üstelik bir saatte 650 kalori yakarsınız.

Yapmak için: Kendinizi formda, moralinizi yüksek tutmak için, koşu mesafesini uzun tutmak gerek. Bu egzersizden olabildiğince faydalanmanın yolu, en az yarım saat boyunca koşmak veya hızlı tempoda yürümekten geçiyor.

Amaç: Konsantrasyonu yükseltmek 
Spor: Kickbox

Neden işe yarar: Sıkıcı bir egzersiz döngüsüne girmektense, Kickbox gibi kareografik egzersizler yoluyla özel hareketler öğrenmek, sizi odaklanmaya zorlar. Sonuçta, antrenmanınız bittikten sonra bile, dikkatinizi daha uzun süreyle daha çok şey üzerinde toplayabilirsiniz.

Diğer faydaları: Kickbox ile 1 saate 650 kalori yakmanın yanı sıra, kollarınız, bacaklarınız ve kalçanız şekle girer.

Yapmak için: Hareketler ne kadar komplike olursa, odaklanmanız da o kadar yoğunlaşır. Şu tekme/yumruk kombinasyonunu deneyin: Sol ayağın, sağ ayağın hafifçe önünde olduğu “Hazır” pozisyonundan başlayarak, seri şekilde sol yumruk, sağ yumruk, sol kroşe, sağ aparkat, sağ bacakla ön tekme. Her seferinde yönünüzü değiştirerek 5 kere tekrarlayın.

Amaç: Yaratıcılığı artırmak
Spor: Yüzme

Neden işe yarar: Bazı araştırmalara göre, tekrar hareketlerine dayalı egzersizler, daha serbest düşünmeye yol açacak şekilde beyin dalgalarında ufak değişikliklere neden oluyor. Bir havuzda kulaç atıyorsanız, kulvar çizgilerinden ve bariyerlerinden başka dikkatinizi yöneltecek çok az şey vardır. Ne yaptığınıza fazla odaklanmanız gerekmediğinden, zihniniz serbest kalıp konudan konuya özgürce dolaşabilir.

Diğer faydaları: Yüzme, omuzlarınıza biçim vermek, kalçanızı güçlendirip kol ve bacaklarınızı çalıştırmak için ideal bir egzersizdir. Ayrıca, bir saatte yaklaşık 650 kalori yakarsınız.

Yapmak için: Yaratıcılığınızın doruğuna varmak için, en sevdiğiniz yüzme stilinde en az yirmi dakika boyunca yüzün. Bacaklarınızın arasına bir şamandıra sıkıştırırsanız, su üstünde kalmayı daha az kafanıza takarak düşüncelerinizde daha serbest olabilirsiniz.

Amaç: Enerji tazelemek
Spor: Tai Chi

Neden işe yarar: Halsizlikle başa çıkmak için, yoğun egzersizlerden uzak durun. Tai Chi, enerjiyi harcamaktansa, onu muhafaza etmek için tasarlanmıştır. Vücutta oksijen dolaşımını kolaylaştıran derin nefes egzersizleriyle birlikte yapılan yavaş, akıcı hareketler, içten gelen yaşama gücünü artırır.

Diğer faydaları: Tai Chi’nin yavaş hareketleri, dengenizi ve duruşunuzu geliştirmenin yanı sıra, bacaklara ve kalçaya biçim verir.

Yapmak için: Tek Ayak Üstünde Horoz Duruşu. Bacaklarınız çok hafif bükük halde ayakta durun. Sağ bacağınızı bükerek bel hizanıza kadar yavaşça kaldırırken, avuç içleriniz yukarı bakacak şekilde kollarınızı da bükerek yukarı kaldırın. Pozisyonu 5 saniye koruduktan sonra yavaşça kollarınızı ve bacağınızı indirin. Diğer bacağınızla tekrarlayın.

Kaynak: pudra. com

Ruj Ve Ayakkabı Uyumu

Beyaz ile en çok yakıştırdığım renklerden biri de pembedir.Birlikte "şeker" bir kombinasyon oluştururlar.

Nicole Scherzinger da bu iki renkle sade bir görüntü oluşturmuş,uyumu dudaklarına da taşımış. Ayakkabı ve ruj uyumunu bir çok ünlü denedi,siz de beğeniyor musunuz?

30 Ekim 2012 Salı

Sizin için resimlerim varr :)

Sizin için dergi kurcalarken farkettim bu ayrıntıları hemen fotografladım.Şuan dergiyi bulamadığımdan bu flashlı fotograflardan yararlanıyoruz.
Denenmiş onaylanmıştır. :))) 
Hadi denemelisiniz..!



Bugün vietnam :)




  Bugün derste vietnamdaki special food dediğimiz bir bölümde gördüklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.Eğer birgün vietnamda bulunursak neler yemeliyiz biraz inceleyelim :) 
 Ülkenin en çok bilinen yemekleri arasında biftekli noodle çorbası (pho bo) ve tavuklu noodle çorbası (pho ga) yer alıyor. Bunun yanı sıra et, tavuk, balık, deniz ürünleri ve sebze ile yapılmış noodlelar ve pirinç yemekleri de oldukça popüler.O halde gittiğimizde mutlaka yememiz gereken noodle :))


Hanoi’nin diğer yemekleri ise şöyledir:

  • Bun cha: Izgara domuz eti ve sebzeler ile birlikte servis edilen tel şehriyeli pilav


  • Filtre kahve: Vietnam’ın filtre kahvesi de oldukça popülerdir. 
 
  • Bun cha gio: Acılı balık sosu ve yeşillikler ile servis edilen sigara böreği
  • Cao lầu: Üzerinde et ile servis edilen çifte kavrulmuş yumurtalı noodlelar

  • Nem ran: Sigara böreği 

  • Banh cuon: Kıyılmış domuz eti, mantar ve karidesli pirinç krebi

  • Bo bay mon: Ekşi soslu ve sebzeli 7 türlü etten yapılan bir yemek

  • Cha ca: Hint safranı ve dereotu ile ızgara edilen balık. Noodle ve fıstık ile servis ediliyor. 
 

  • Ca kho to: Karamelize edilmiş güveç balık
  • Cá cuốn: Balıklı ve soğanlı börek
  • Goi Ga: Tavuklu lahana salatası
Vietnamlılara özgü diğer yemekler ise :
  • Thit cho: Hanoililer için oldukça önemli bir lezzet olan köpek etidir.
  • Cà cuống: Ca cuoung adı verilen dev bir böcekten çıkarılan bir sıvının noodle’a eklenmesi ile elde edilen egzotik bir lezzet. 
  • Ayrıca derste gördüğüm ama ismini tam olarak bilmediğim bir durumda yaprak sarma adı altında yaprakların içine pirinç doldurup hediye paketi gibi kocaman bir kare yapıldığını düşünün yılbaşlarındaki özel yiyecekleri arasında olan bu farklı lezzeti tatmak ilginç olabilirdi.
Ne içilir?
Vietnam’ın bira ve şarap gibi alkollü içeceklerde fazlasıyla başarılı olduğunu söylemek mümkün değildir. Fakat buna rağmen Vietnam’da içebileceğiniz egzotik ve geleneksel pek çok içecek bulunur.
Hanoi’de deneyebileceğiniz içeceklerden bazıları şöyledir:
  • Bia hoi: Vietnam birası
  • Cà phê sữa đá: Sütlü ve buzlu koyu kahve
  • Sinh to: Meyveli milkshake

  • Rượu đế: Pirinç likörü 

  • Nước mía: Buzlu şeker kamışı suyu

  • Rau má: Centella asiatica isimli geniş yapraklı bir bitkinin suyu ve şeker ile yapılan buzlu bir içecek

  • Sữa đậu nành: Sıcak ya da soğuk servis edilen soya fasulyesi içeceği
Vietnamlılarca beğenilen diğer bir içecek ise:

  • Kobra kanı şarabı: Canlı bir kobranın gözünüzün önünde kesilip kanının, içinde pirinç şarabı bulunan bir shot bardağına akıtılması ve hâlâ atmakta olan kobranın kalbinin bu karışıma ilave edilmesi ile elde edilen bir içecek


Şimdilik bu kadar vietnamdan :))
 İnternetten eklediklerim dersten gördüklerimizle renklendi sanırım.
Gidersem resimleriyle güzelleştirmek dileğiylee :))

Cinsel gücü artıran 18 bitki çeşidi

Şifalı bitkiler, stres nedeniyle cinsel isteksizlik yaşayan kişilerin imdadına yetişiyor.

Uzmanlar, cinsel sorunların ortaya çıkmasında, psikolojik faktörlerin önemli ölçüde rol oynadığını dile getiriyor. Şifalı bitkiler, stres nedeniyle cinsel isteksizlik yaşayan kişilerin imdadına yetişiyor.

Bitki çayları: Vücuttaki sıvıların akışını hızlandıran bitki çayları içilince, kan dolaşımı hızlanır, tutkularda ve heyecanlarda artış olur. Enerji seviyesini de yükselten bitki çayları seks yaşamını canlandırır.

Ginseng: Binlerce yıllardır Çin'de ilaç yapımında kullanılan ginseng; hormonal sistemi uyarır, erken yaşlanma sürecini yavaşlatır ve göz ardı edilemeyecek güçler verir.

Rezene: Bilinen en eski afrodizyaklardan olan rezeneden her gün bir parça alınması cinsel gücü artırır. Rezenenin tohumundan çay da yapılarak içilebilir.

Lavanta: Salata ve yemek soslarına konan birkaç damla lavanta, seks hayatını güçlendirir.

Karanfil tanesi: Doğal afrodizyakların en güçlülerinden biri olan karanfil tanesi, yorgunluğa da iyi gelir.

Haşhaş Tohumu: Cinsel performansı artırır.

Polen: Son yıllarda afrodizyak olarak kullanılan polenin yapısında, belli ölçüde testosteron ve diğer cinsiyet hormonları bulunuyor. Ayrıca içerisinde birçok vitamin mineral ve amino asit bulunur.

Zencefil: Yüzyıllardır duyguları harekete geçirmek için hazırlanan içkilerin karışımında kullanılan zencefil, insanı daha ateşli yapar. (Kanı sulandıran ilaç kullananların dikkatli olmaları gerekiyor. Ayrıca, fazla tüketildiğinde de bağırsakları rahatsız eder.) Yemeklerde bahart olarak kullanılabilir. Balla karıştırılıp yenebilir. Bir hafta veya 10 gün kadar kullanılmalıdır.

Tarçın: İştah açıcıdır. Sinirsel rahatlık veren bir kokusu vardır. Gaz söktürücü ve antiseptik özellikleri vardır. Afrodizyak olarak da kullanılabilir. Kışın içilen bitki çaylarına konulabilir. Tarçın yağı hoş kokusundan dolayı masaj yağı olarak da kullanılabilir.

Hardal: Cinsel bezlerin işleyişini hızlandırır.

Yasemin: Likörleri kokulandıran, harika kokulu yasemin çiçeği, etkili bir uyarıcıdır.

Süsen: Süsen kökü tozu, her iki cins için de güçlü bir afrodizyaktır.

Meyan Kökü: Meyan kökünden elde edilen toz, maden suyu ile karıştırılınca kadınlar için çok etkili bir afrodizyak haline gelir.

Vanilya: Merkezi sinir sistemine etki ederek kokusuyla uyarıcı etki yaratır.

Roka: Bolca demir ve C vitamini içeren roka, alyuvarlar için iyidir. Ayrıca, cinsel gücü de artırır.

Maydanoz: Yemeklere lezzet katan maydanoz, cinsel yaşama da lezzet katar.

Kekik: Güçlü etkileri olan kekik, özellikle erkeklerde uyarıcıdır.

Arı Sütü: Cinsel bezleri geliştiren arı sütünün etkileri, kısa zamanda hissedilir.

Şeker artık tarihe mi karışıyor?

Kronik şeker hastalığı ve iğnelerle boğuşan hastaların beklediği müjde geldi


Dünyadaki en zengin kök hücre araştırma kurumunun başkanı, on yılı biraz aşan bir süre içinde şeker hastalığının tedavisinin mümkün olabileceğini açıkladı.

ABD'deki California Yenileyici Tıp Enstitüsü'nden Profesör Alan Trounson, BBC'ye verdiği mülakatta, yürüttükleri araştırma çerçevesinde, insan embriyosundan alınan kök hücrelerin insülin üreten hücrelere dönüştürüldüğünü ve bunun farelerde diyabet tedavisi için kullanıldığını ve başarılı sonuç alındığını belirtti.

Profesör Trounson, aynı tekniğin insanlara da uygulanabileceğini ve bu çalışmanın, HIV için de, kök hücre esasına dayanan bir aşı geliştirilmesi yolunu açabileceğini kaydetti.

Diğer tıp uzmanlarıysa kök hücre teknolojisinin potansiyelinin fazla büyütüldüğünü ve kök hücre tedavisinin henüz tam anlamıyla gerçekleştirilemediğini söylüyorlar.

Parkinson hastalığı gibi bazı hastalıklar açısından, kök hücre tedavisiyle sonuç alınması umutlarının ortadan kalktığı kaydediliyor.

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, dünyada 220 milyon insan şeker hastası. Her yıl dünyada meydana gelen ölümlerin yüzde 5'i şeker hastalığı yüzünden oluyor ve bu oranın 2030 yılında iki katına çıkacağı kaydediliyor.

Şeker hastalığına etkili tedavi yöntemi bulunması için, bilim adamları, uzun yıllardır araştırma yapıyor.

İnsan embriyosundan alınan kök hücreyle tedavi denemelerine onay verilmiş olmakla birlikte, henüz herhangi bir yerde bu alanda çalışmalar başlatılmış değil.

Emzirme döneminde aklınızda bulunsun!


Bebeğini kucağına almanın heyecanı özellikle ilk çocuk için birçok duyguyu aynı anda yaşatıyor annelere. 

Heyecan, sevinç, korku, endişe, sahiplenme, keyif, mutluluk, neşe, belki ağrı veya yorgunluk bu kadar farklı duyguyu aynı anda yaşarken aslında düşünülmesi gereken en önemli şey anne sütü.

Bebeğe ilk altı ay anne sadece anne sütü vermek çok ama çok önemli. Bu dönemde dikkat edilmesi gerekenler için sizlere pratik öneriler hazırladım.

Anneler yeterli sütleri olmadığını varsayıyorlar

Bazen yeni anneler eğer bebek çok ağlarsa yeterince süt alamadığını düşünüp mama vermeye başlıyor. Yeni doğan bebeğiniz 0 - 6 aylık dönemde ayda 600 - 1000 gram arasında alıyorsa endişe etmeyin. Bu değer yeterli ve dengeli beslenip, sağlıklı büyüdüğü anlamına gelir. Mama başlamadan önce mutlaka hekim veya beslenme uzmanınıza danışın.

Bu dönemi yanlız geçirmeyin

Bebeği büyütmek için evde yalnız bırakılan annelerin emzirmede başarısız oldukları görülüyor. Çünkü kendini mutlu ve güvende hisseden anne daha huzurlu bir emzirme gerçekleştiriyor.

Anneler toplum içinde emzirmekten rahatsız olabilirler:

Bazı anneler toplum içinde emzirirken rahat olmadıkları için süt verimi bundan etkilenebilir evde süt sağıp dışarıdayken biberonla vermek veya gittiğiniz yerlerde sessiz ve sakin bir mekan olup olmadığını sormak çözüm olabilir.

Anneler kolostrum sütü görünce panik oluyorlar:

Bazı anneler doğum sonrası çok fazla süt olacağını bekleyebiliyorlar. Ancak tam doğum sonrası ilk gelen sütü (kolostrum-ağız sütü) görünce hayal kırıklığı yaşıyorlar. Bu, konsantre ve besin açısından oldukça zengin bir sıvıdır. Az miktardadır ama yeni doğmuş bebekler için mükemmeldir.

Emzirme döneminde aklınızda bulunsun!

Vücudunuz 1 mililitre süt salınımı için yaklaşık 7 kalori harcar bu da kolay kilo vermenizi sağlar. Dengeli beslenin ancak diyet yapmayın.

Protein yeterli miktarda alınmalıdır. Özellikle balık haftada en az iki kez tüketilmelidir.

B12 vitamini süt verimliliği için önemlidir. En iyi kaynağı ise, yağsız kırmızı et ve yumurtadır.

Kalsiyumun yeterli alınması, annenin kemik sağlığı için önemlidir.

Kadınlardaki osteoporoz riski unutulmamalıdır.

Folik asit gebelik döneminde olduğu kadar, emzirme döneminde de önemlidir. Yeşil yapraklı sebzeleri bol yemek gerekir.

B vitamini tüketimi de yeterli olmalıdır. Bunun için tam buğday, bulgur ve kurubaklagiller tercih edilebilir.

Magnezyum ve çinko her kadın için yaşamın her döneminde önemlidir. En iyi kaynaklarından biri ise fındıktır.

D vitamini anne sütünde yeterli değildir. Bebeğe yapılan takviyeye rağmen, güneşli havalarda her gün 15 - 20 dakika açık havaya çıkarmak, bu vitaminin sentezi için faydalı olur.

Kompostolar şekersiz hazırlanabilir. Bunun için meyvelerin doğal şekeri yeterlidir.

Demir eksikliğiniz varsa, meyve sularına pekmez veya kuru üzüm ekleyebilirsiniz. Basit şeker tüketmeniz gerekli değildir.

Süt protein, karbonhidrat ve kalsiyum açısından ideal dengeye sahiptir ve emzirme döneminde süt tüketmeye özen göstermeniz gerekir. Gaz yaparsa, laktozsuz sütleri tercih edebilirsiniz. Probiyotik ve prebiyotikler de kullanılabilir.

Bilimselliği kanıtlanmasa da soğan, ısırgan otu çayı ve malt, süt salınımına genelde pozitif etki yapmaktadır

Her beş kişiden biri çekiyor!

Safra kesesi taşlarının yüzde 70'i belirti göstermiyor.

Trakya Üniversitesi (TÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Rahmi Hatipoğlu, ''Türkiye'de her 5 kişiden 1'inde safra kesesi taşı olduğunu'' söyledi.

TÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Hatipoğlu, hastanede düzenlenen basın toplantısında, safra kesesi ve safra yolları hastalıkları hakkında bilgi verdi.

Safranın, sindirime büyük katkısı olan bir sıvı olduğunu safra kesesi hastalıklarının da safranın işlevsel bozuklukları sonucunda ortaya çıktığını ifade eden Doç. Dr. Hatipoğlu, bu alanda en sık görülen hastalığın ise safra kesesi ile safra yolları taşları olduğunu belirtti.

''Türkiye'de her 5 kişiden 1'inde safra kesesi taşı var. Bu hastalık genelde bayanlarda ve açık tenli kişilerde daha sık görülüyor'' diyen Doç. Dr. Ahmet Rahmi Hatipoğlu, safra kesesi taşlarının yüzde 70'inin hiçbir belirti göstermediğini anlattı. Hatipoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Fakat görülen bazı şikayetler, yemekten sonra ağrı, karnın üst ve sağ kısmında, omuzda iki kürek kemiği arasında ağrılar ve hazımsızlıktır. En belirgin tanı yöntemleri ise ultrasonografi ve MR'dır. Uzun süre beslenememe, şişmanlık, obezite durumlarında safra kesesi taşının oluşma ihtimalini yüksektir. Çünkü bu hallerde safra durağanlaşır.''

Safra kesesi ameliyatının ise sadece taşın alınması değil, safra kesesinin alınması olduğunu anlatan Hatipoğlu, ameliyat olunmadığında akut olarak iltihap oluşabileceği uyarısında bulundu. Hatipoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

''Uzun süren ağrılar, pankreas iltihapları ve safra yolları iltihapları ortaya çıkar. Safra yollarında görülen başka bir hastalık ise safra yolları tümörleridir. İlk çıkan şikayet sarılıktır. Gözde, ciltte sararma, ciltte kaşıntı, mikrobik iltihaplarda ateştir. Hastalığın evresine göre cerrahi işlem yapılır.''

Zayıflamak için 50 tane ipucu

Zayıf kalmak için nelere dikkat edilmeli? İşte size 50 tane ip ucu...

Size verilen bu ipuçlarını diyetinize dahil ederseniz sonuca ulaşmanız kesin garanti.

Zayıflamak için hayatınızda yapacağınız 50 tane farklı değişiklikle forma girebilir, sağlıklı ve ideal kilonuza ulaşabilirsiniz. Bu ipuçlarını düzenli olarak uyguladığınızda bakalım siz kaç kilo vereceksiniz...

1. Neden zayıflamak istediğinizi bilin ve zayıflama düşüncesine kendinizi ona hazırlayın.
2. Zayıf günlerinizden bir fotoğrafınızı mutfağınıza ya da buzdolabınıza asın ve ona bakın.
3. Lokmalar arasında yarım dk kadar ara vermeye çalışın, her lokmada çatalı elinizden bırakın.
4. Asla aç karnına alışverişe gitmeyin, mutlaka bir alışveriş listesi yapın ve ona sadık kalın.
5. TV izlerken ya da kitap okurken bir şey atıştırmayın, yemek yerken sadece yemeğe odaklanın.
6. Her öğünde sadece bir porsiyon ana yemek yiyin, mutlaka her öğüne salata ilave yapın.
7. Yemekten sonra hemen dişlerinizi kesinlikle fırçalayın.
8. Kendinize Karnım gerçekten aç mı sorusunu sorun ve gerçekten acıkmadan asla yemek yemeyin.
9. Isırdığınız her lokmanın tadını almaya çalışın, iyice çiğnemeden asla yutmayın.
10. Yürüyen merdivenler ve asansörler yerine genellikle merdivenleri tercih edin.
11. Yürüyüşlerinizi yemekten sonra yapınız.
12. Birşeyler içmek istediğinizde gazlı içecekler yerine bitki çayları için, alkol almanız gerekiyorsa da şarabı tercih ediniz.
13. Sebze yemeklerinin üzerine dökeceğiniz sosları suyla hazırlayın, yağ ile değil.
14. Meyve sularını yarı yarıya suyla ya da maden suyuyla karıştırıp öyle içiniz.
15. Ayakta yeme yerine, oturarak yemeyi tercih ediniz, yarım saatten fazla masada kalmayın.
16. Yemeğin dozunu fazla kaçırırsanız ertesi gün normalden daha az yemeye çalışınız.
17. Izgara yapacağınız eti yağlamak yerine soslayınız.
18. Her öğünden önce yulaflı birşeyler atıştırın, bu daha kolay doymanızı size sağlayacaktır.
19. Diyet ya da light içecekleri tercih edin, şekerli ve gazlı içeceklerden uzak durunuz.
20. Abur cubur yerine küçük taneli meyvelere yöneliniz.
21. Her lokmanızı 20 kere çiğnemeye çalışınız.
22. Açlık hissettiğinizde şekersiz bile olsa sakız çiğnemeyiniz.
23. Açlık hissettiğinizde evden dışarı çıkmaya çalışın, yiyeceklerden uzak kalınız.
24. Açlık hissettiğinizde bir dilim salatalık yiyiniz.
25. Kendinize vanilyalı, meyveli, limonlu buzlar hazırlayın, dondurma yerine bunları yiyiniz.
26. Davetlere gitmeden önce yağsız küçük bir yoğurt yiyiniz.
27. Peynir iştah keser, yemek öncesi'de yiyebilirsiniz.

Küçük porsiyonlar

28. Yatarken kesinlikle ağzınıza şeker atmayın ya da meyveyi yatmadan en az 2 saat önce yiyiniz.
29. Acıktığınızı hissettiğinizde su ya da bitkisel çay için, sonra gerçekten aç olup olmadığınıza tekrar bakınız.
30. Her öğünden önce bir bardak maden suyuna limon sıkıp içiniz.
31. Sevdiğiniz şeyleri küçük porsiyonlar halinde hazırlayınız.
32. Öğünler araların'da kalorisi düşük bir sebze ya da meyveyi sınırsız miktarda yiyebilirsiniz.
33. Öğün saatlerinize uymaya çalışın, öğün atlamayın ve öğün aralarında mutlaka light yoğurt, 1 porsiyon meyve ya da bir adet kepekli tost yiyiniz.
34. O öğünde ne kadar yiyecekseniz o kadar pişirin, yiyecekleri taze tüketin ve ertesi güne bırakmamaya özen gösteriniz.
35. Her zaman küçük tabaklar kullanınız, bu otomatik olarak yediğiniz porsiyonları küçültecektir.
36. Canınız tatlı bir şeyler yemek isterse 20 dakika beklemeye çalışın, tatlı isteği hala devam ediyorsa çilek, şeftali ya da karpuz gibi tatlı meyvelerden 1 porsiyon yemeye çalışınız.
37. Aynanın önünde çıplak olarak kendinizi inceleyiniz.
38. Akşam yemeklerinizi mutlaka hafif yiyin, hatta akşam 7'den sonra akşam yemeği yememeye çalışınız, çünkü metabolizmanız akşamları yavaşlar.
39. Kalorisi az menüler bulunduran restoranlara gidiniz.

Haftada bir ne yapacaksınız?

40. Sebzeleri haşladığınız suyu içebilirsiniz.
41. Meyve ve sebze ağırlıklı diyetleri tercih ediniz.
42. Et ve balığı alüminyum folyo içinde pişirin, kızartma yapmayınız.
43. Haftanın bir gününü meyve günü ilan ediniz.
44. Haftanın bir gününü pirinç günü olarak değerlendiriniz.
45. Besinleri mümkün olduğunca parçalamadan tüketmeye çalışın, püre yapmamaya ve liflerini bozmamaya özen gösteriniz.
46. Bir hafta içinde yediğiniz her şeyi ve kilo değişikliklerini not ediniz.
47. Hergün güne mutlaka kahvaltı ederek başlayınız.
48. Yemekten 1-2 saat önce bir porsiyon meyve yiyin.
49. Light içeceklerin içinde tatlandırıcı bulunur, mümkün olduğunca az tüketmeye çalışınız.
50. Zayıflamayı keyifli hale getirecek ödüller belirleyin, her kilo hedefinize ulaştığınızda kendinizi ödüllendirin, tabi bu ödül pasta değil yeni bir kıyafet olabilir mesela.

Islak ıslak gezmeyin!

Uzmanlar ıslak ayakla gezilmemesi konusunda uyarılarda bulunuyor.

Tıbbi adıyla 'Tinea pedis' olan ayak mantarının bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirten uzmanlar, toplumun yüzde 50'sinde hastalığın görüldüğü uyarısında bulundu. En çok yetişkin erkeklerde görülen hastalığın ayak parmak aralarında kaşıntı, sulantı, kepeklenme, çatlaklar veya beyazlaşmalar şeklinde kendini gösterdiğini belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Neval Bayazit, 'Ayakta kötü kokuya sebep olabilir. Ayakların uzun süre havasız ve nemli kalması, yıkandıktan sonra iyi kurulanmaması veya aşırı terlemesi mantarın yerleşip hastalık yapmasını sağlayan en önemli etkenlerdendir.' diye söylüyor

Ayak mantarının ortak kullanılan terlik, ayakkabı, havlu gibi kişisel eşyalardan, havuzlardan, duşlardan, hamam ve kaplıcalardan, tuvaletlerden, hijyene dikkat edilmediğinde kuaförlerde pedikür sırasında bulaşabildiğini anlatan Uzm. Dr. Neval Bayazit, ayak mantarının en sık olarak küçük parmak arasında kaşıntı, sulantı, kepeklenme, çatlaklar şeklinde görüldüğünü ve mantar hastalığının zamanla tüm parmak aralarına yayılabildiğini kaydetti. Ayak tabanında ve ayak yan kısımlarında kuruluk, kepeklenme, deride kalınlaşma şeklinde hastalığın karşımıza çıkabileceğini anlatan Dr. Bayazit, mantar hastalığının ayak tabanında şiddetli kaşıntılı su kabarcıkları şeklinde de görülebildiğini dile getirdi. Ayaklarda görülen mantar hastalığının parmak arasında sulantı, çatlaklar, ayak tabanında kuruluk veya su kabarcıklarıyla giden türlerinin de bulaşıcı olduğunu ve özellikle nemli ortamı sevdiğini belirten Uzm. Dr. Bayazit şöyle devam etti:

'Ayak mantarı tedavi edilmezse, deride oluşan yarık ve çatlaklardan bakteriler deriden içeriye girerek, ayakta ve daha da yukarıya ilerleyerek bacakta yumuşak doku enfeksiyonuna sebep olabilir. Yani bacakta şişme, kızarıklık, ağrı görülebilir ve bu durum yüksek doz antibiyotik tedavisini gerektirir. Mantar hastalığı tedavi edilmezse, bir süre sonra tırnaklara yayılarak tırnaklarda şekil bozukluğuna yol açabilir, bu da hem estetik açıdan kötü bir görüntüye sebep olur, hem de zamanla ağrı, kapalı ayakkabı giyememe ile sonuçlanabilir. Bazen kasığa da bulaşma görülebilmektedir, bu durumda kasıkta kaşıntı, kızarıklık ve kepeklenme olmaktadır.'

Ayak mantarının tedavisinde dışarıdan sürme şeklinde uygulanan krem veya sprey şeklindeki ilaçların kullanılabileceğini anlatan Uzm. Dr. Neval Bayazit, bazı durumlarda özel ayak banyolarının da tedaviye eklenebileceğini kaydetti. Eğer tırnakta da mantar tespit edilmişse hap veya tırnak cilası şeklindeki ilaçlara başvurulmasını tavsiye eden Dr. Bayazit, tırnaktaki mantarın yok edilmemesi durumunda ayak mantarının devamlı tekrarlanacağına dikkat çekti. Koruyucu bazı önlemlerin de mutlaka alınması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Neval Bayazit şu tavsiyelerde bulundu:

'Kişinin her gittiği yere kendi terliğini götürmesi, ayakları yıkadıktan veya abdest aldıktan sonra ayak parmak aralarının kağıt havluyla kurulanması, ayakların devamlı kuru tutulması, tırnakların zedelenmemesi gerekmektedir. Sentetik yerine pamuklu çoraplar giyilmesi, yazın hava aldıran açık ayakkabı ve terlikler tercih edilmesi önerilir. Ayakkabıların içi, dışı deri olanları tercih edilmeli ve ayakkabılar günlük olarak değiştirilmelidir, ayağın teri nedeniyle içi ıslanan ayakkabı kuruyana kadar tekrar giyilmemelidir. Aile içi bulaşma çok sık görüldüğü için benim önerim, mantar hastalığının tekrarlamaması için ailedeki tüm fertlerin de mantar açısından değerlendirilmesi olacaktır.'

İşte 20 ölümcül diyet hatası

Uzmanlar, zayıflamak isteyen hanımların yaptığı pek çok hatanın olduğunu belirtiyor. Eğer siz de bu hatalara düşüp zayıflamak ve güzel olmak yerine hastalanmak istemiyorsanız yazımızın devamını okuyun…

Öğünler
Ana öğünlerden herhangi birini atlarsam kilo verebilirim.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 96

Un-tuz-şeker
Kilo almamak için 3 beyazı hayatımızdan çıkarmalıyız.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 72

Lahana
Metabolizmayı hızlandırarak zayıflatır.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 66

Detoks
Kilo vermek için kesinlikle detoks diyeti yapmalıyım.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 40

Egzersiz
Açken egzersiz yaparsam daha çok zayıflarım.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 74

Elma sirkesi
Elma sirkesini tüketirsem yağlarımı eritirim.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 88

Kırmızı et
Sağlıklı besleneceksem kırmızı et yememeliyim.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 95

İlaçlar
Zayıflama ilaçları ile hızla kilo verebilirim.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 95

Kepekli ürünler
Kepekli ürünler ile zayıflamam daha kolay.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 58

Light ürünler
Light ürünlerin kalorisi daha az bu nedenle çok tüketebilirim.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 95

Limon ve greyfurt
Sabahları aç karnına limon veya greyfurt suyu içersem yağlarımı yakabilirim.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 76

Diyet haberleri
Basında yer alan beslenme haberlerine inanıyorum.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 96

Maydanoz suyu
Zayıflamak için ideal yöntemlerden biridir.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 83

Meyve
Meyveler yemekten 2 saat sonra tüketilmelidir.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 70

Protein
Protein diyetleri ile zayıflamak daha kolaydır.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 79

Sigara
Sigara kullanımını sona erdirirsem kilo verebilirim.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 57

Su içmek
Çok fazla su içersem zayıflayabilirim.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 63


Kilo
Herhangi bir kilo verme yöntemi ile zayıflamaya çalıştığımda verdiğim kiloları kesin geri alırım.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 83

Uyku
Ne kadar az uyursam o kadar çok kilo veririm.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 40

Yemek saatleri
Saat 19:00′dan sonra bir şeyler atıştırmak şişmanlatır.
Bu görüşü benimseyenlerin oranı yüzde 37

Kaynak: e - güzellik. net

 
Copyright © 2013 MODA DÜKKAN
Design by MODADUKKAN | MODA
    Twitter Facebook Google Plus Vimeo Flickr YouTube