POPULER YAYINLAR

21 Şubat 2011 Pazartesi

İstediğimiz her şeyi giyebilmenin şartı...

Diyete başlamadan önce hazır olup olmadığınızı, sizin için doğru zaman olup olmadığını bu testle bulun.

Güzel bir görünüm, istediğimiz her şeyi giyebilme, başkaları tarafından beğenilme ve kendinizi aynada görünce beğenmeme… Kilo vermek için sanıyorum birçok neden sıralayabilirsiniz kendiniz için. Ancak her defasında pazartesi olur diyete başlanır ve hafta ortasına gelmeden vazgeçilir.

Ya da hikâyeyi farklı bir açıdan değerlendirirsek daha gerçekçi olabilir. Kilolarınızdan sıkılıyor, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Çevrenizdeki herkes kilo vermenizin gerektiğini devamlı size belli ediyor ve siz bu durumu bilerek tepkisel davranış olarak daha fazla yemeyle kendinize ceza veriyorsunuz. İşte tam o sırada yakın arkadaşınızı uzun aradan sonra gördüğünüzde gözlerinize inanamıyorsunuz. İncelmiş, fazla kilolarından eser yok. Hemen ne yaptığını, nasıl bir yöntemle kilo verdiğini öğreniyorsunuz…

Kiloyu kontrol edebilmek önemli
Vücudunuzda birkaç kilo fazla taşımak, sürekli kilo alıp vermekten daha az zararlı olabilir. Kilo kontrol etmek gibi uzun süreci kapsayan durumlarda sürekli kilo alıp verme döngüsü işinizi daha da zorlaştıracaktır. Sürekli kilo alıp verme bazal metabolizma hızının yavaşlamasına, yeme bozukluklarına ve daha az özgüvene neden olabilir. Biliyoruz ki sürekli kilo alıp verme döngüsü kalp hastalığı gibi sağlık problemleri olan kişilerde olumsuz sonuçlar yaratmaktadır.

Bunun dışında kaybedilen kiloların yeniden alınması her şeyden önce moral bozukluğuna, başarısızlık duygusuna zemin hazırlamaktadır. Unutmayın kaybedilen kiloların yeniden alınması hızlı kilo verdiren diyetlere, uygulanması zor aletlere, inanılması güç olan yöntemlere meyil oluşturur. Fiziksel aktivite olmadan her diyetle birkaç kilo kaybedebilirsiniz, yağlarınız ile birlikte kaslarınızı da kaybedersiniz. Kısa sürede kilo vermeyi amaçlayanlar her zaman daha fazla kilo alarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

Durun bir dakika ilk önce kilo vermeye hazır mısınız? Önce onu değerlendirmenizde fayda var. Davranışlarınız başarıya ulaşmada etkili olabilir. Diyete başlamadan önce bu testi uygulayarak davranışlarınızda herhangi bir değişikliğe gereksiniminiz olup olmadığını öğrenebilir, ya da şu an için diyeti gerçekten yapıp yapamayacağınız hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz.

Her soruya ‘doğru’ veya ‘yanlış’ olarak cevaplayın. Yanıtlarınızın nasıl olması gerektiği değil, sizin ne düşündüğünüzü yansıtması testten galip çıkmamızı sağlar.

‘Diyete hazır mısın’ testi
1. Yeme alışkanlığım ve fiziksel aktivite durumum hakkında çok düşündüm. Neleri değiştirebileceğimi çok iyi biliyorum.

2. Yeme ve fiziksel aktivite durumumda geçici değil, kalıcı değişiklikler yapmam gerektiğini biliyorum.

3. Çok fazla kilo verirsem kendimi ancak başarılı hissedebilirim.

4. Yavaş ve uzun vadede kilo verirsem daha iyi olacağını biliyorum.

5. Gerçekten kendim istediğim için kilo vermeyi istiyorum. Başkası için değil.

6. Kilo vermek yaşantımdaki diğer sorunları da giderebilecek.

7. Normal fiziksel aktivitemi arttırmayı çok istiyorum.

8. ‘Hata’ yapmaz isem başarılı bir şekilde kilo verebilirim.

9. Beslenme ve fiziksel aktivite planımı organize etmek için her hafta çaba göstermek, zamana uymak için verdiğim sözü tutmak istiyorum.

10. Kilo vermeye başladıktan sonra kilom uzun süre sabit kalırsa ya da veremezsem, hedefime ulaşmada yardımcı olan motivasyonumu kaybediyorum.

11. Şu anda yaşamım stresli olsa bile bir kilo verme programına başlamak istiyorum.

Değerlendirme
1, 2, 4, 5, 7 ve 9. sorulara verdiğiniz yanıtlara bakın. Eğer doğru yanıtını vermiş iseniz ‘1’ puan, yanlış yanıtı vermiş iseniz ‘0’ puan verin. 3, 6, 8, 10 ve 11. sorularda doğru yanıtına ‘0’ puan, yanlış yanıtına ‘1’ puan vererek değerlendirin. Sonra puanlarınızı toplayın.

Tabi ki sadece puan vererek değerlendireceğiniz bu test sizin kilo vermeye hazır olup olmadığınızı belirleyemez. Fakat toplam puanınız ne kadar çok yüksekse başarınızda o kadar yüksek olacaktır.

8 veya üzerinde puan: Şu an muhtemelen kilo vermek için çok önemli sebepleriniz var. Ve başarmanız için gerekli adımları çok iyi biliyorsunuz. Hemen kilolarınızdan kurtulmak için doğru yolları aramaya başlayabilirsiniz.

5 ile 7 puan: Kilo verme sebeplerinizi ve takip edeceğiniz yöntemleri tekrar gözden geçirmekte fayda var. Sorulara tam puan verinceye kadar kendinizi hazırlayın.

4 puan ve altı: Şu an kilo vermek için uygun vakit olmayabilir. Başlangıçta başarılı olabilir, ancak hedeflerinize ulaşmada gerekli ilerlemeyi sürdüremeyebilirsiniz. Nedenlerinizi ve davranışlarınızı yeniden gözden geçirin. Uygun zamanı bulduğunuzda yeniden sorulara yanıtlarınıza göre harekete geçiniz.

Diyetisyen Selahattin Dönmez’in makalesinden derlenmiştir.

13 Şubat 2011 Pazar

Zayıflamak isteyenlere 7 altın tavsiye

Eğer kilo fazlalığı ve şişmanlık endişeniz var ve kilolar yerine sağlığınızı vermek istemiyorsanız, bu yazıyı dikkatle okuyun.

Kilo fazlalığı özellikle de şişmanlık hepimizin ortak korkusu haline geldi. İyi de oldu! Çünkü sorunun estetik boyutundan daha önemli yanları, tetiklediği önemli sağlık sorunları var. Dahası, şişmanlık yaşam kalitemizi bozuyor, ömrümüzü kısaltıyor. Hipertansiyon, şeker hastalığı, osteoartirit, safra kesesi taşı, koroner arter hastalığı, kolesterol yüksekliği, uyku bozuklukları, kanser gibi pek çok sağlık sorununda ya hazırlayıcı ya da kolaylaştırıcı etkisi var. Kilolu insanların çoğu kendileriyle barışık değil. Bazıları daha sinirli, alıngan, uyumsuz. Bazıları da içine kapanık, yorgun ve hırçın. Çoğu, genelde mutsuz. Kısacası, sorunun ruh sağlığını bozan yanları da var.

Kişiye özel
*Diyetler kişiye özel olmalı. Yaşa, cinse, işe, ekonomik duruma, ağız tadına, sağlık sorunlarına, kullanılan ilaçlara göre planlanmalı. Herkes için aynı şeyleri öneren sihirli diyetlerin sizi başarıya götüreceğine inanmayın.
*Diyete başlamadan önce mutlaka tıbbi değerlendirmeden geçin. Dikkatli bir bedensel ve ruhsal değerlendirme, bazı kan analizleri, özellikle hormonal değerlendirmeler, kan şekeriniz, karaciğer testleriniz, böbrek fonksiyonlarınız dikkatle incelenmeden ve doktor onayı olmadan hiçbir diyete başlamayın.
*Diyet yaparken bedeninizde meydana gelen olumlu-olumsuz değişmeleri belirli aralıklarla uzman bir doktorun değerlendirmesinin gerektiğini unutmayın. Fiziksel aktivite desteğinde bulunun.

Hormonlu kilolara dikkat edin

Düşük metabolizma hızının sorumlusu hormonal bozukluklar olabilir. Tiroid hormonu yetersizliği bunun en iyi bilinen örneği. Hipotiroidide düşük metabolizma hızına bağlı hızlı kilo almaya, hastalığın halsizlik, yorgunluk, kabızlık, unutkanlık, cilt, tırnak, saç ve kaş değişiklikleri gibi diğer birçok belirti eşlik eder. Çok hafif düzeydeki tiroid bezi yetmezliğindeyse metabolik hızdaki düşme ve bunun sonucunda oluşan kilo verme güçlüğü bazen ilk ve tek belirtidir. Bu nedenle kilo verme programlarına başlarken özellikle zor kilo verip kolay kilo alanların tiroid hormonu yetersizliği yönünden dikkatlice incelenmesi gerekir. Kilo fazlalığı sorununuzun böbrek üstü bezi hastalıklarından, hipofiz bezi urlarından ve bazı genetik kökenli hormonal bozukluklardan da kaynaklanabileceğini unutmayın.

Yavaşlayın, zayıflayın
*“Zayıflamak istiyorsanız yavaşlayın”. Size ters geleceğini biliyoruz ama bu doğru bir tavsiye. Çünkü az hareket etmeniz değil, yemek yeme hızınızı yavaşlatmanızı öğütler!
*Çatalınıza daha küçük parçalar alın, tabağınızı küçültün, kaşıklama hızınızı düşürün.
*Lokmalar arasında çatal ve bıçağınızı masaya geri bırakın.
*Yemek yerken zaman zaman ara verin ve su yudumlayın.
*Yemek süresince masadakilerle sohbet edin.
*Yavaş yiyin ki sadece damağınız değil, beyniniz de lezzet alsın.
*Yemeğe iştahınızı azaltacak düşük kalorili, hacimli yiyeceklerle başlayın.
*Başkalarıyla yemek yerken hızınızı azaltma manevralarını deneyin.
*Kendinizi aynada izliyor gibi davranın. Yavaş, hoş, ölçülü, dikkatli, abartısız yemek yiyen biri olun!
*Yemek yerken oturun. Oturmak hızınızı kesecektir.
*Çalışma masanızda yemek yemekten kaçının.

Görsellikten uzak durun
*Ara öğünleri alın ama gereksiz atıştırmaları önleyin.
*Yiyecekleri daha az görünür ve zor ulaşılır hale getirin.
*Besinleri buzdolabında açıkta veya şeffaf paketlerde değil, kapalı tutun. Böylece buzdolabını açtığınızda görsel işaretler almazsınız.
*Boş mideyle durmayın. Sık sık ve az az yiyin.
*Yemek zamanlarını keyif alınır hale getirin. Sevdiklerinizle yeni yerler keşfetmek yemeğinize zevk ve zaman katacaktır.

Sakın yapmayın!
*Kişiye özel olmayan diyetleri…
*Kısa sürede hızlı kilo kaybı sağlayan ‘sihirli ve şok’ diyetleri…
*Kişinin gereksinimine göre düzenlenmemiş, kontrol altında yapılamayan çok düşük kalorili diyetleri…
*Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırılmayıp, özel ürünleri öneren diyetleri…
*Tek tip besine dayalı diyetleri…
*Zayıflattığı öne sürülen ve pek çok yan etkisi bulunan ilaçlarla beraber önerilen diyetleri…

Kısırdöngüyü kırın
*Kilo döngüsü vücut ağırlığının defalarca azalıp çoğalmasıdır. Kilo döngüsüne sebep olan diyetler ‘ahmak diyeti’ veya ‘şarlatan diyetler’ olarak da bilinir. Kilo döngüsü küçük dalgalanmalardan (her döngü 3-5 kg) büyük iniş çıkışlara (her döngü 25 kg ya da daha fazla) kadar değişir. Bazı araştırmalar kilo döngüsünü ciddi sağlık riskleriyle (hipertansiyon, kalp sorunları gibi) ilişkili buluyorlar.
*Olası risklerden kaçınmak için uzmanların çoğu, şişman kişilerin yaşam boyu daha sağlıklı bir kiloyu elde edip koruması için sağlıklı beslenmesini ve düzenli fiziksel aktivite yapmasını öneriyor.

Sabotajcılarınızı azaltın
*Aile bireyleriyle anlaşarak yanınızda size önerilmeyen veya size uygun olmayan besinleri yememelerini sağlayın.
*Ailenizi, dostlarınızı ve çevrenizi yememeniz gereken yiyecekleri ikram etmemeleri ve hediye olarak getirmemeleri konusunda uyarın.
*Çocuklarınıza daha çok sebze ve meyve tüketme alışkanlığı edindirin. Sağlıklı ve dengeli beslenerek onlara örnek olun.
*Masa üzerinde kuruyemiş, cips, kurabiye, tatlı, kek, çörek ve diğer kalori bombası atıştırmaları bulundurmayın.
*Zayıflama programlarında en etkili fiziksel egzersiz, size ilave yiyecekler, zararlı besinler önerildiğinde başınızı sağdan sola, soldan sağa sallamaktır.
*Diyetinizi sabote eden dost sabotajcıları uyarın! Anneniz, ananeniz, teyzeniz, okul ve iş arkadaşlarınız potansiyel sabotajcılarınız olabilir.


Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Hürriyet Pazar

Diyet yapmamak ve kilo vermek...

Diyet yapmamak ve kilo vermek... Kulağa çok çekici geliyor, değil mi? O zaman bu önerileri hemen dikkat alın!

Diyet sözü çoğunlukla sıkıcı gelebilir, bu yüzden yaşam şekli değişikliği her zaman en doğru karardır. Kilo vermeye hazırsanız, ama belirli bir diyet programı takip etmek istemiyorsanız, size iyi bir haberim var! Birkaç ‘kolay’ değişiklikle daha az ve akıllı yiyerek zayıflayabilirsiniz.

KALORİLERİNİZİ İÇMEYİN

Özellikle yaz aylarında daha fazla meşrubat tüketilir. Bunu su, şekersiz çay, ayran, limonata veya maden suyu gibi bir içecek tüketerek doğru bir beslenme alışkanlığıyla değiştirebilirsiniz. Böylece gereksiz yere kalori almanın önüne geçebilirsiniz. 

HER ZAMAN KAHVALTI EDİN

Her sabah güne kahvaltı ederek başlamak için zaman ayırmanız, gün içinde size pahalıya patlayacak birçok hatayı yapmanızı önleyecektir. Bu çok önemli öğünü atlamak, öğleden sonra kontrol edilemez bir iştahın oluşmasına, kötü yiyecek seçimlerine, hatta gece yarısı atıştırmalarına neden olabilir.

Ayrıca, çok uzun süre bir şey yemeden durmak, metabolizmanın yavaşlamasının da en önemli nedenlerinden biridir.

GÜN BOYU ÇOK SU İÇİN

Günde en az sekiz bardak su içmenin faydalarını devamlı olarak duyuyorsunuzdur. Eğer bu size zor geliyorsa ve alışkın değilseniz, su tüketimini artırarak başlayabilirsiniz. Su içmek için susamayı beklemeyin. Gün boyu su içmeyi deneyin ve iştahınızın ne kadar kontrol edilebildiğini görün.

SEBZE VE MEYVELERİ OLABİLDİĞİNCE HER ÖĞÜNE KATIN

Sebze ve meyvelerin, besin değerleri yüksek olsa da, kalorileri düşüktür. Su ve lif içerikleri avantajdır. Ancak, tereyağında sote veya kızartılanlardan uzak durmaya çalışın. İyice yıkandıktan sonra kabuğuyla tüketilen elma, armut gibi meyveler, posa yönünden çok zengindir. Posanın sindirilmesi daha uzun sürdüğü için kendimizi daha uzun süre tok hissederiz.

BAŞLANGIÇ YEMEĞİ OLARAK BİR SALATA SEÇİN

Öğünden önce bir salata seçmek, yemekte aşırıya kaçmanızı engeller. Salatanıza istediğiniz kadar çok sebze doldurun, ama soslarınızı seçerken dikkatli olun. Zeytinyağı ve limon veya sirke daha az kalori alırsınız.

DAHA İYİ BİR AŞÇI OLUN

Yemek veya ara öğün yedikten sonra tok karna yemek pişirmek ya da pişirirken çiklet çiğneyerek ağzınızı meşgul etmek, yemeklerin sık sık tadına bakmanızı önler. Sağlıklı ürünleri ve pişirme yöntemlerini seçmek de, kilo vermeye yardımcı olan önemli faktörlerdir.

DONMUŞ SAĞLIKLI YİYECEKLERİ HAZIR BULUNDURUN

Donmuş sağlıklı yiyecekler, akşamları sağlıklı bir yemek hazırlayacak zaman bulamadığınızda iyi bir alternatiftir.

TAHILLARI TÜKETİN

Tam tahıllı ekmek ve krakerleri günlük tükettiklerinizin içine katmak, doğru seçimlerdir. Yulaf gibi tam tahıllar, rafine olmuş karbonhiratlardan daha uzun süre kendinizi tok hissetmenizi sağlar. Bir dilim tam buğday ekmeği ya da kahverengi pirinç ya da bulgur doğru seçimlerdir. Salatanın yanında yiyeceğiniz bir dilim buğday ekmeği, kendinizi tok hissetmenize yardım edecektir. Ara öğün olarak meyve tüketmenizin mümkün olmadığı durumlarda, çalışıyorsanız iş yerindeki çekmecenizde bulunduracağınız tahıllı krakerler size yardımcı olacaktır.

SİZİ UZUN SÜRE TATMİN OLMUŞ HİSSETTİREN YİYECEKLER SEÇİN

Hem protein hem de yağ, sade karbonhidratlardan daha uzun süre için kendinizi doymuş hissetmenize yardım etse de, protein doğal olarak yağdan daha az kaloriye sahiptir. 
*Yumurta, yağsız et, derisiz kümes hayvanları ve az yağlı sütlü mamuller, ideal protein kaynaklarıdır.
*Yoğurt, katı yumurta, dil peyniri veya hindi dilimleri gibi ara öğünler enerji verir ve açlığınızı bastırır.
*Tam tahıllar, aynı zamanda protein içerir.
*Et veya sütlü mamulleri yemiyorsanız, fasulye, mercimek ve kuruyemiş gibi diğer protein kaynaklarından da yararlanabilirsiniz.

YETERLİ MİKTARDA DİNLENİN

Yeteri kadar dinlenmenin, kilo verme başarınız üzerinde direkt etkisi olduğunu biliyor muydunuz? Yeterli uyumamak, kendinizi dermansız hissetmenize ve bunun sonucu olarak kalorisi yüksek yiyecekler seçmenize yol açabilir. Yeterli uyumak ve dinlenmek, aynı zamanda sizin daha fazla egzersiz yapabilmeniz için gerekli olan enerjiye sahip olmanızı garantiler. Fazladan uyumaya fırsat bulamasanız da, her gün kendinize zaman ayırmaya, derin nefes alıp vermeye veya sizi sakinleştiren bir müzik dinlemeye çalışın.

Dilara Koçak, Milliyet Cadde

Şişmanlık bir hastalık mı?

Türkiye'de zayıflama endüstrisi ne kadar büyük? Zayıflama yöntemleri ne kadar etkili? Şişmanlık bir hastalık mı? 

Ayşe Arman sormuş, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu yanıtlamış.

Biliyorsunuz, obezite üzerine dizi yaptım. Finali de Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ile gerçekleştirelim istemiştim ama olmadı. Hoca çok yoğundu, buluşamadık. Ne var ki, azmin elinden, demek istiyorum ki benim elimden bir şey kurtulmuyor, geçen hafta Osman Hoca bana yakalandı. Hemen sorularımı sıraladım. Bugünden itibaren bir süre Kelebek'te okuyacaksınız.

Türkiye'de zayıflama endüstrisi ne kadar büyük?

- Bizdeki boyutları pek bilinmiyor. Amerika'daki, 275 milyon dolarlık bir endüstri. Bu, açılanan rakam. Gerçeğin, birkaç yüz milyar doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bunun içinde doktorlar, diyet uzmanları, zayıflama merkezleri, akupunkturcular, detoks merkezleri, egzersiz uzmanları, fitness-egzersiz merkezleri, teknolojik cihazları pazarlayanlar ve en önemlisi “zayıflama hapı” üreten dev fabrikalar var.

Açık açık söyleyin, sahtekârlık oranı ne kadar? Ve en çok hangi alanda?

- Sahtekârlığın en çok yoğunlaştığı alan, “zayıflama hapı” olarak pazarlanan ürünlerle ilgili. Her yıl yepyeni bir bitkisel hap, “mucizevi zayıflatıcı” ilan ediliyor. Tabii palavra. Yüzde 99'u işe yaramıyor. İşe yaramadığı için çoğunun içine sağlığa zararlı, hatta öldürücü, yan etkileri olan kimyasallar ekleniyor. Bu haplar, bir yıl “lahana kapsülü”, öbür yıl “acai berry tableti”, bir sonraki yıl “acı biber kapsülü”, bir diğer yıl da “altın çilek hapı” olabiliyor! Birkaçı dışında, hiçbirinin en ufak bir yararı yok. Ve maalesef devlet, bunları ancak zararlı hale geldiklerinde yasaklıyor.

“ZAYIFLAMA İLACI” DİYE BİR İLAÇ YOK

Ama bir kısmı “bitkisel” diye satılıyor. Aralarında hiç mi yararlı olan yok?

- Bir kere “zayıflama ilacı” diye bir ilaç yok. Reçeteli olanların bile neredeyse tamamı, Orlistat hariç, art arda yasaklandı. Orlistat da zayıflama hapı değil ve sadece “uygun diyet ve egzersiz programlarında kilo kaybına destek olabilir” önermesiyle satılabiliyor. Bitkisel haplara gelince... Bitkisel olup da kilo kaybını desteklediği kanıtlanmış tek ürün var: “Yeşil çay özleri”. Bunun dışında, bitkisel özlü bazı moleküllerden bahsediliyor. Mesela karbonhidrat emilimini bir ölçüde azaltabilen ve kuru fasulyeden elde edilen bir madde bunlardan biri. Bir diğeri, yine bitkisel bazlı ve yağ emilimini azalttığı ileri sürülen özel bir destek. Ancak kesin olarak bilinen şu ki, ne altın çilek, yosun özleri, acai ekstreleri ne de lahana, karnabahar tabletleri bu konuda en ufak bir fayda sağlıyor. Biz kilo programına aldığımız hastalara biraz motivasyonu güçlendirmek, biraz da hastaya destek olması amacıyla Karnitin, CLA, krom gibi besin desteklerini zaman zaman veriyoruz.

HAREKET ETMEZSEN İNCELEMEZSİN!

Akupunktur zayıflamada işe yarar mı? Bana masum geliyor ama işe yarıyor mu bilmiyorum...

- Tek başına kilo verdirici bir etkisinin olabileceğini gösteren bilimsel çalışma yok. Bana da masum geliyor ama işe yaraması için mutlaka diyet ve egzersiz yapılması gerekiyor. Zaten sorun da burada. Akupunktur merkezlerinin birçoğunda diyetisyen bulunmuyor. Bulunsa da, doktor kontrolü altında çalışmıyor.

Peki kavitasyon, LPC, hipoksi?

- Zayıflama teknolojilerinden hangisinin işe yaradığı konusunda da herhangi bir güvenilir bilimsel çalışma yok. Herkes kendi cihazını destekleyen birkaç yayını kataloğuna ekleyip ürününü pazarlıyor. Bana sorarsanız, bu cihazların tümü, eğer egzersiz temelli değillerse, psikolojik olmaktan öte bir anlam taşımıyor. Mesela hipoksi, egzersiz temelli bir cihaz. Bence diyet ve aktivite programınıza uyum ve motivasyon sağladığı için denenebilir. Ben pek olumsuz değilim hipoksi konusunda... Ultrasonik dalgalarla yağ parçalamaya, yani kavitasyona gelince, son zamanlarda pek moda. Ama tek başına herhangi bir etkisinin olduğunu düşünüyorum. İlla diyet yapacaksın. “Bilmem kaç seansta şu kadar incelirsin” diye bir şey yok yani. Yersen, hareket etmezsen, incelemezsin!

LIPOSUCTION KALICI DEĞİL

Ya Lipocustion? Bazen bana da esiyor, yaptırayım diyorum...

- Eğer amacınız kilo vermek değil de, şeklinizi düzeltmek yani estetik bir hoşluğa ulaşmaksa, liposuction'ı deneyebilirsiniz. Ne var ki, yöntemin ağırlık bazında kilo vermeye herhangi bir faydası olduğunu söylemek mümkün değil. Hele hele kalıcı bir faydasından bahsetmek imkânsız.

EVET, ŞİŞMANLIK BİR HASTALIK

Geldik meselenin özüne: Şişmanlık, hastalık mı?

- Evet, hastalık. Çünkü sizi hasta ediyor! Şekeri, tansiyonu, kolesterolü, trigliseridi yükseltiyor. Sizi tansiyon, şeker, damar hastası yapıyor. Kalp krizine, felce, körlüğe, böbrek yetmezliğine zemin hazırlıyor. Hastalık, çünkü diz ve kalçada romatizmaya, safra kesesinde taşa, adet bozukluklarına, kıllanmaya, horlamaya, uyku sorunlarına sebep oluyor. Böyle baktığınızda, hastalıktan da öte şişmanlık, birçok hastalığın başlatıcısı, tetikleyicisi, anası-babası gibi görünüyor.

İLAÇLAR DA KİLO YAPIYOR

Şişmanlığın sebepleri sadece yemekle mi ilgili?

- Belki size garip gelecek ama şişmanların çok azı, çok yediği için şişmanlıyor! Çoğu, makul ölçülerde yemesine rağmen genetik, hormonal ya da metabolik sebeplerle şişmanlıyor. Bazen sorumlu, şişmanlatan ilaçlar da olabiliyor. Mesela kortizon veya antidepresan kullanımı, bazı antipsikotik ilaçlar, sizi ister istemez şişmanlatıyor. Başka sebepler de var. “Hareketsizlik” çok ama çok önemli bir faktör olabiliyor ve tabii ki “psikolojik” faktörler de etkili. Özetle, çoğu kişi çok yediği, yeme isteğini dizginleyemediği için değil, başka nedenlerle kilo alıyor...

İKİNİN ÜZERİNDEKİ İNİŞ ÇIKIŞLARI ALARM KABUL EDİN

Kilo almaya başladığını fark eden kişinin yapacağı ilk iş ne olmalı?

- Bence herkesin en az haftada bir kez tartılması, kilosunu kontrol etmesi lazım. Yarım veya bir kiloluk iniş çıkışlar, hepimiz için olağandır. Ama iki kilo ve üzerindeki değişimleri alarm olarak kabul etmek, önlem almak gerek. O andan itibaren “Ne oldu da kilo aldım? Nerede hata yapıyorum? Çok mu yiyorum veya az mı hareket ediyorum? Son günlerde sağlığımda herhangi bir değişiklik var mı? Mesela, eskiye oranla daha mı yorgunum? Üşüyor muyum? Unutkan mıyım? Kabız mıyım? İştahlı mıyım?” gibi soruları arka arkaya sormamız lazım. Ve eğer birkaç haftalık gayrete rağmen kilo veremiyorsak, daha da önemlisi almaya devam ediyorsak, hemen işin uzmanı bir doktorla görüşmemiz lazım. Çünkü kilo alımı da tıpkı baş ağrısı, karın ağrısı, eklem ağrısı gibi bir “sağlıksızlık işareti”. Önemli nokta da şu: Yola, mutlaka doktor kontrolü altında çıkmak gerekiyor. Çünkü diyetisyen, doğal olarak sizin önünüze yalnızca “düşük kalorili bir diyet listesi” koyar ve zayıflamanızı bekler. Eğer bu listelerle oyalanırsanız boşa zaman kaybedebilir, daha da önemlisi kilo sorununu tetikleyen hastalığın daha da ilerlemesine yol açabilirsiniz.

HAFTADA BİR TARTILIN

Haftada bir tartılın, kilo fazlanız varsa, kendinizi sorgulayın. Yaşam tarzınızdaki değişiklikleri gözden geçirin. Birkaç haftalık diyet ve aktivite artık işe yaramıyorsa bir doktordan yardım isteyin.

Ayşe Arman, Hürriyet Kelebek

8 Şubat 2011 Salı

Diyet yapmadan zayıflamanın 12 yolu

Zayıflamak ve ideal kilomuzu ömür boyunca korumak için ‘diyet’ yapmamıza hiç gerek yok! Sadece, yeni bir beslenme programıyla ideal kilomuza korumamız mümkün.

Büyük şehirlerde yaşamanın en büyük dezavantajlarından biri, yoğun iş hayatı ve günlük koşuşturmalarımız nedeniyle düzensiz beslenmek zorunda kalmamız. Hemen hepimiz sabahları kahvaltımızı ayakta atıştırıyor, gündüz tabağımızdaki besinleri hızla tüketiyor, akşam öğününü de neredeyse yatma vaktine yakın yemek zorunda kalıyoruz. Bunun faturasını da hızla aldığımız kilolar ile ödemek zorunda kalıyoruz. 

Fazla kilolarımızdan kurtulmak için başladığımız diyetleri de genellikle düzensiz yaşantımız nedeniyle yada irademize yenik düşerek yarım bırakıyoruz.

Aslında fazla kilolarımızdan kurtulmak ve ideal kilomuzu ömür boyunca korumak için ‘diyet’ yapmamıza hiç gerek yok! 

Sadece ‘yeterli’ ve ‘dengeli’ beslenerek, yani kendimize yeni bir beslenme programı oluşturarak ömür boyunca ideal kilomuza korumamız mümkün. Üstelik aç kalmadan, en önemlisi de hiçbir besin kısıtlamasına girmeden! 

Acıbadem Kozyatağı Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Cirit, fazla kilolardan kurtulmak için neler yapmanız ve nelerden kaçınmamız gerektiğini anlatıyor.

Besinleri yavaş çiğneyin

Zamanınız olmasa bile tabaktaki yemekleri hızlı yemekten vazgeçin. Ana öğünleriniz en az 15 – 20 dakika sürmeli. Çünkü beynin ‘tokum’ sinyalini vermesi için yaklaşık bu kadar süreye ihtiyacı var. Eğer besinleri hızla çiğnerseniz kontrolünüzü yitirerek bu süre içinde daha fazla yemek tüketme riskiyle karşı karşıya kalırsınız.

Her öğünden önce su için

Her gün 1.5 – 2 litre su içmeyi alışkanlık haline getirin. Gün içinde düzenli olarak tüketeceğiniz su metabolizmanızı hızlandırmak gibi önemli bir işlev üstleniyor. Ancak bu özelliğinden faydalanmak için suyu gün içine yayarak içmeniz şart. Eğer akşam su içmediğinizi fark edip bolca tüketmeye kalkarsanız, sık sık tuvalete gitmek dışında hiçbir değişiklik sağlayamazsınız. Bu nedenle her öğün öncesinde bir bardak su içmelisiniz. Böylece hem açlık hissinizi azaltarak gereksiz atıştırmalardan korunmuş, hem de günde en az 6 bardak su içmeyi garantilemiş olursunuz. Yemek yerken su tüketiminden ise kaçının, aksi halde mide hacmini artırmış olursunuz ki bu da daha fazla besin tüketmeniz anlamına geliyor. Yemekten sonra su içmek için en az 1 – 1.5 saat geçmiş olmalı. Çünkü mide boş iken su, doğrudan bağırsaklara karışıyor ama besinle karıştığında mideyi genişletmekten başka bir işlev üstlenmiyor.

Sebzeye ağırlık verin

Ana öğünlerinizden birinin mutlaka sebze ağırlıklı olmasına dikkat edin. Böylelikle hem bağırsakların daha hızlı çalışmasını sağlar, hem de daha az kalorili bir menüye sahip olursunuz. Örneğin ana öğününüzde et ve makarna yerseniz sebzeden çok daha fazla enerji alabilirsiniz. Ancak sebzeler bir porsiyon ete göre neredeyse dörtte biri kadar enerjiye sahip olsalar da, hemen hemen aynı derecede tokluk sağlarlar. Örneğin etin sindirimi 3 – 4 saat sürüyorsa, sebzenin sindirimi 2 saat kadar sürer. Fakat sebzeyi bir dilim ekmekle desteklerseniz, etli menü kadar uzun süre tok kalabilirsiniz. Bu nedenle gün içinde minimum 2 -3 porsiyon sebze, yine aynı oranda meyve almayı alışkanlık haline getirin.

Porsiyonlarınızı küçültün

Meyvede bir porsiyon derken, aklınıza dolu bir tabak gelmesin. Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Cirit bir porsiyonun 50 kalori olduğunu, bunu da yarım muz, büyük bir mandalina, küçük bir elma veya ayvanın dörtte biri ile alabileceğimizi belirtiyorlar. Sebzelerde de, 4 yemek kaşığı bir porsiyona karşılık geliyor.

Tatlılara ‘ambargo’ koyun!

Gün içinde yeteri kadar karbonhidrat tüketmediğimizde enerji ihtiyacımızı karşılayamıyoruz. Bunun sonucunda da beynimiz bize ‘tatlı’ yememizi emrediyor. Biz de ‘krizim tuttu’ diyerek tatlılara saldırmaya başlıyoruz. Oysa tatlı ihtiyacımızı önlemenin tek yolu düzenli beslenmek ve enerjiyi dengeli bir şekilde almaktan geçiyor! Beslenme ve Diyet Uzmanı İpek Cirit, şeker gibi basit karbonhidrat grubunda yer alan besinleri haftada 1, en fazla 2 kere tüketmenizi öneriyor. Çünkü tatlı yediğinizde 300 -350 gibi yüksek bir kalori alırsınız ama kan şekeriniz hızla yükselip tekrar düştüğü için yarım saat sonra tekrar acıkırsınız. Bunun aksine bol peynirli kepekli sandviç yerseniz neredeyse 3 saat boyunca tok kalabilirsiniz. Gün içinde 2 – 3 porsiyon meyve yediğinizde de tatlı krizinin önüne geçebilirsiniz. Eğer canınız tatlı çok çektiyse, baklava ve şekerpare gibi kalorisi bol tatlılar yerine, daha az kalori içeren sütlü tatlıları tercih edin.

Çeşitli beslenin!

Besinleri sadece kalori veren maddeler olarak düşünmeyin. Vücudumuzun iyi enerji harcaması, günlük işlerini yerine getirebilmesi ve aynı zamanda sağlıklı olarak hayatına devam edebilmesi için ihtiyacı olan besin öğelerini bize gıdalar verir. Tüm besin öğelerini içinde bulunduran tek bir besin olmadığı gibi aynı besin grubunda yer alan besinlerin de içeriği farklılık gösterir. Kilo vermeye de çalışsak, kilomuzu korumaya da çalışsak çeşitli beslenmeyi ihmal etmemeliyiz.

Yağları ‘yasak’ listesine almayın!

Kilo vermek uğruna yağdan vazgeçmeyin. Çünkü yağlar sindirimi en uzun süren grup oldukları için yemeklere ilave etmezseniz tokluk süreniz kısalır, siz de kendinizi yine sofra başında bulabilirsiniz. Fakat çok hareketli bir yaşantınız yoksa, et, peynir ve yoğurt tüketirken zaten vücudunuzun ihtiyacı kadar aldığınız için doymuş, yani katı yağlardan kaçının. Gün içinde yemeklere katacağınız sıvı yağ miktarı 4 – 5 tatlı kaşığını geçmemeli. Bunun için de 4 – 5 su bardağı ile yapacağınız çorbaya yarım yemek kaşığı, bir kiloluk sebze yemeğine de yarım çay bardağı, salatalara da 1 tatlı kaşığı kadar sıvı yağ eklemeniz yeterli gelecektir.

Karbonhidrattan vazgeçmeyin

Kilo vermeye karar verdiğimizde çoğumuzun yaptığı ilk şey, ‘karbonhidratlı besinleri sofradan kaldırmak oluyor. Oysa hem yeterli beslenmek hem de midemizin tok kalması için günlük enerji ihtiyacımızın yüzde 50 – 60’ını karbonhidrat kaynaklı besinlerden sağlamamız şart. Bu da günde 300 – 350 gr karbonhidrat anlamına geliyor. Diyelim ki et ve yanında da bolca salata yediniz. Karbonhidrat içeren besin tüketmezseniz vücudunuz ihtiyaç duyduğu ‘enerjiyi’ alamadığı için 1 – 1.5 saat sonra acıkmaya başlarsınız. Bunun aksine yanında karbonhidrat içeren bir besin tüketirseniz en az 2 – 2.5 saat tok kalır, bu sayede bir sonraki öğüne kadar gereksiz şeyler atıştırmazsınız. Dolayısıyla her öğünde karbonhidrat içeren besinlere mutlaka yer verin. Ancak seçiminiz kan şekerini hızla yükseltmedikleri için lif içerenlerden yana olmalı. Örneğin pilav ya da patates yerine, sindirimleri nispeten daha uzun süren, böylece kan şekerini hızla yükseltmeyen kepek ekmeğini, tam buğday makarnasını, kuru baklagilleri veya bulgur pilavını tercih etmenizde fayda var. Tabii her öğünde karbonhidrat içeren besinleri 3 – 4 yemek kaşığını geçmeyecek miktarda yemeniz gerektiğini de unutmayın!

Öğün atlamayın

Zayıflamanın öğün atlamaktan geçtiği yolundaki hatalı bilgilerle hareket etmeyin. Çünkü aç kaldığınızda vücudunuz bunu bir tehdit olarak algılıyor ve ihtiyaç duyulan enerjiyi yağ dokusundan almaya başlıyor. Fakat vücut uzun süre açlıktan sonra yağ deposundan sağlanan bu enerjiyi, öğün tüketilmesi ile beraber besinlerle gelen enerjiyi tekrar yağ dokusuna geri gönderiyor, hem de fazlasıyla. Bu da kilo verememenize, hatta kilo almanıza yol açıyor!

Dolayısıyla kahvaltıyı uyandıktan sonra en geç 1 saat içinde yapmalı ve sonraki öğünleri 2 – 4 saat sonra olacak şekilde planlamalısınız. Bunun için her gün 3’ü ana öğün olmak üzere günde en az 5 – 6 kez beslenin. İsterseniz, ara öğün sayısını 4’e bile çıkarabilirsiniz. Bu sayıyı kahvaltı saatinize göre belirleyebilirsiniz. Örneğin kahvaltınızı saat 7.00’de yapıyorsanız, ana öğünden önce mutlaka bir ara öğününüz olmalı. Ancak sofraya saat 10.00 gibi oturuyorsanız, bu durumda 2 – 3 saat sonra öğle yemeğine geçebilirsiniz.

Sofraya geç saatlerde oturmayın

Yoğun iş temposu nedeniyle bunu başarmak pek kolay olmasa da akşam yemeğini çok geç saatlere bırakmamaya çalışın. Akşam saat 19.00 gibi sofraya oturabiliyorsanız, çok şanslısınız. Ancak bu mümkün değilse ve diyelim ki saat 24.00’te yatağa gireceksiniz, hiç olmazsa yatmadan en az 4 saat önce akşam öğününü tamamlayın ki hareketsiz kaldığınız için kaloriler vücudunuzda depolanmasın. Akşam yemeğinde ağır yemekler yerine kalorisi az ve sindirimi kolay hafif yemekleri tercih edin! Eğer geç kalmışsanız, akşam yemeğini atlamayı bir çözüm olarak da görmeyin. Çünkü öğünü tamamen atlarsanız yetersiz beslenmiş olur ve vücudunuz uzun süre aç kalacağı için bazal metabolizmanızın hızının düşmesine yol açabilirsiniz.

Kızartmayın, haşlayın…

Fazla kilolarınızdan kurtulmak için besinlerinizi pişirme şekline de dikkat etmelisiniz. Kızartmaları ayda bir veya iki kez ile sınırlamalı, bunun yerine haşlama veya fırında pişirme şekillerini tercih etmelisiniz. Eğer patates kızartmasını çok veriyorsanız, baharatlandırarak fırında elma patates şeklinde hazırlayabilirsiniz.

Proteini abartmayın

Protein tüketiminde aşırıya kaçmayın. Çünkü bol protein almak aynı zamanda ‘yağlı’ beslenmek anlamına geliyor. Çok yağlı beslenmek de metabolizmanın hızlı çalışmasına engel oluyor. Bu nedenle günlük besin ihtiyacınızın sadece yüzde 18’inin proteinden oluşmasına özen gösterin. Fazla protein alımının böbrekleri yorduğunu da unutmayın.

6 Şubat 2011 Pazar

Sıkı Bir Vücut İçin 10 Pratik Kural

Hepimiz sıkı bir vücuda sahip olmayı isteriz. 10 basit ve pratik yöntemle bunu başarmak çok kolay…

Yaza hazırlandığımız bugünlerde daha daha sıkı ve formda bir vücuda sahip olmak hepimizin isteği. 10 pratik kuralı günlük hayatımızda uygulayarak hafiflemiş ve enerjik bir şekilde yazı karşılayabiliriz. 

1. Vücudunuzu Şaşırtın

Hep aynı egzersizleri rutin bir şekilde yapmayın. Farklı sporlar yaparak farklı kasları çalıştırmak, daha fazla yağ yakmanıza yardımcı olur. Önerimiz eğer her gün yürüyüş yapıyorsanız, arada bir bisiklete binmeyi deneyin.

2. Kurallar Koyun 

Kendinize karşı katı olmak ve spor için kurallar koymak sizi daha disiplinli kılacaktır. Mesela spor yaparken yediğiniz yiyeceklere kurallar koyun. Böylece daha düzenli ve hızlı bir şekilde kilo verebilirsiniz.

3. Zaman Değil, Kuvvet Harcayın

Yağ kaybetmenizi sağlayan şeyin uzun süreli bir spor değil de, kuvvet harcamanızı gerektiren egzersizler olduğunu biliyor muydunuz? Bu nedenle bir dakika aralıklarla, güç kullanarak yaptığınız spor, metabolizmanızı ateşleyecek ve vücudunuzdaki fazla yağları hızlıca yakacaktır.

4. Açık Havayı Değerlendirin

Hazır havalar da ısınmışken spor aktivitelerinizi açık havada yapmaya özen gösterin. Çünkü vücudumuz dış ortamda ısısını kaybetmemek için daha çok çalışmak zorunda kalır. Dolayısıyla açık havada yapılan sporlar daha etkilidir. 

5. Az ve Sık Yiyin

Spor yaparken uyguladığınız beslenme düzeninin sıklığı ve niceliği çok önemli. Önemli olan sık ve az porsiyonlarda yemek. Ayrıca, ağır bir akşam yemeği yemek yerine, sabahları zengin bir kahvaltıyı tercih etmeyi de unutmayın.

6. Mola Vermeyi Unutmayın

Spor yaparken arada bir mola vermek, aralıksız çalışmaktan daha etkilidir. Yapılan araştırmalara göre, yarımşar saatten iki set şeklinde bisiklete binmek bir saat aralıksız bisiklete binmekten daha fazla kalori yaktırıyor.

7. Plan Yaparak Çalışın

Birden fazla kas grubunu çalıştıran egzersizler, etkiyi iki katına çıkarırken, süreyi yarıya indirir. Bu nedenle spor eğitmeninizin bu şekilde hazırlayacağı program ile çalışmak daha faydalı olacaktır.

8. Günlüğe Her şeyi Not Edin

Kendinize bir günlük edinin ve ne yiyip ne içtiğinizi buraya not edin. Böylece hem beslenmenize takip edebilir, hem de yediklerinizin kalorileri hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz. Üstelik bu yöntemle daha bilinçli beslenmek de mümkün olacaktır. 

9. Güne Zıplayarak Başlayın

Sabah saatin alarmını ertelemek hemen hepimizin alışkanlığı haline gelmiştir. Bu erteleme işlemi yerine, uyanmanız gereken saatten 10 dakika daha erken uyanıp 5 dakika boyunca zıplayabilirsiniz. Evet, kulağa ve göze komik gibi gelse de, bunu yapmaya değer. Çünkü 5 dakika boyunca zıplamak hem 40 kalori yaktıracak, hem de metabolizmanızı hızlandıracaktır.

10. Her Zaman Merdiveni Kullanın

Spor ve egzersiz dışında bunu mutlaka uygulayın. İşten eve dönerken metroya mı bineceksiniz? Yürüyen merdiven yerine basamakları tercih edin. Apartmana girdiniz ve karşınızda asansör mü duruyor? Hayır, siz merdivenleri kullanın. Böylece pratik bir şekilde bacaklarınızı da çalıştırmış olacaksınız.

Zayıflamak için 10 kural

Diyet yaparken dikkat edilecek 10 kuralla ile hedefe ulaşmak daha kolay...

Diyete başlarken önemli olan vermeyi düşündüğünüz kilolar değildir. Hedefe ulaşmak daha önemlidir. Uzmanlar kilo vermek isteyen kişilere 10 önemli kuralı hatırlatıyorlar. Bu kurallara dikkat ederek fazla kilolarınızdan kurtulmanız daha kolay olur. İşte uymanız gereken 10 kural: 

1- Kilo verme konusunda gerçekleşmesi imkansız olan hedefleriniz olmasın. 
Kendinizi belirli bir kiloya ulaşmak zorunda hissetmeyin. Bir iki kilo fazlalığın önemli olmadığını kabullenin. 

2- Zayıf olan her kadın seksi değildir. 
Diyet uygulamaktaki amacınız seksi görünmekse bunun sadece kilo vermekle bağlantılı olmadığının farkında olun. 

3- Diyet yaptığınızda vücudunuzun genel şeklinin değişeceğini düşünmeyin. 
Kilo verdiğiniz zaman vücudunuz sadece daha ince görünecek. Kilo vermek iri göğüslerinizi ve kalçalarınızı belli bir ölçüde küçültebilir ama bu bölgeleriniz yapı olarak iri görünmeye devam ederler.

4- Aldığınız kalorilerin miktarını yavaş yavaş azaltın. 
Yiyeceklerinizin az yağlı olmasına özen gösterin. Mönünüzden sebze ve meyveyi eksik etmeyin.

5- Amacınız kısa sürede çok fazla kilo vermek olmasın. 
Bu sebeple yaz mevsimine ince girmek istiyorsanız ya da özel bir günde daha ince gözükmek istiyorsanız kilo vermeye aylar önceden başlamalısınız. Tek gıda diyetleri, iradenize, beslenmenize ve vücudunuza zarar verir. Günde 1200-1500 kalori alacak şekilde beslenin ve sürekli hareket edin spor yapın.

6- Diyet sırasında verdiğiniz kiloları geri almamak için sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirin. 
Sebze ve meyvenin porsiyonlarını artırırken şeker, et, yağ ve unlu gıdaları azaltın.

7- Kalori hesaplama işinizi göz kararı yapmayın. 
Mutfağınızda bir tartı bulundurun ve yanınızdan hiç eksik etmeyeceğiniz kalori listesine göre hesaplama yapın. Ama bunu yaparken fazla abartıya da kaçmayın.

8- Egzersizlerinizi aksatmayın. 
En büyük kabusunuz egzersiz yapmaksa ve bunu yaparken canınız sıkılıyorsa, sevdiğiniz hareketleri yapın. Bunun için haftada üç kez sevdiğiniz bir müziğe ayak uydurarak dans edebilirsiniz.

9- Her gün tartılmayı alışkanlık haline getirmeyin. 
Haftada bir gün, (günün aynı saatinde ve aynı kıyafetlerle) tartılmanız gerekir.

10- Her gün yediklerinizi not edin. 
Uyguladığınız diyetten memnun kalmadıysanız notlarınıza bakarak nerede hata yaptığınızı anlamaya çalışın. Bu bilgiler bir sonraki egzersizlerinize ışık tutacaktır.

Renklerine göre besinler

Tıpkı gökkuşağının renklerinde olduğu gibi doğa da, farklı farklı renklerde pek çok besini barındırıyor. İşte sarı, turuncu, kırmızı, beyaz gibi renklerine göre besinlerin faydaları.

Sarı ve turuncular bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor, kırmızılar kalp sağlığınızı koruyor… Her bir renkteki besinin ise kendine özgü bir faydası var. Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Yeşim Çelik, renklerine göre besinlerin faydalarını sıraladı ve sağlıklı beslenme için önerilerde bulundu.

Kırmızı renkli besinler kalp hastalıklarına iyi geliyor

Kırmızı renkli sebzeler bitkisel kimyasallardan flavonoidleri içerir ve bu bileşikler sindirim-solunum sistemi hastalıkları, kalp hastalıkları, kronik nörolojik hastalıklar ve bazı kanser türleri üzerinde risk azaltıcı etkiye sahiptir. Özellikle kırmızı pancar, kırmızı lahana bu bileşiklerden zengindir. Domates, nar, kuşburnu, böğürtlen, ahududu, vişne, çilek, karpuz C vitamini yönünden oldukça zengin besinlerdir. C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyonlara karşı direnci artırır, antioksidandır, kansere karşı koruyucu etki yapar, demir kalsiyum gibi mineralleri ile B1 vitaminin vücutta kullanımını artırır. Yemek borusu, mide, kolon- rektum kanserlerini önlediği bilinmektedir. Laykopenden (likopen) zengin olan domates, kuşburnu ve karpuzun kanser ve kalp damar hastalıklarını önleyici etkisi vardır. Kırmızı elma, kırmızı erik gibi meyveler potasyum açısından zengindir. Sağlığın sürekli olabilmesini sağlamak için sebze ve meyveleri günlük beslenmemiz içerisinde mutlaka bulundurmalıyız.

Sarı- turuncu renklerin öncüsü havuç, kayısı ve bal kabağı 

Bu renk grubundaki sebze ve meyvelerde A vitamininin öncüsü olan karotenoidler bulunur. Havuç, kayısı, bal kabağı, turunçgiller bu bileşiklerden zengin besinlerdir. A vitamini görme fonksiyonu için gereklidir, bağışıklık sistemini güçlendirir, enfeksiyonlara karşı direncin artmasını sağlar, kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Yemek borusu, mide, prostat, akciğer, karaciğer, kalın bağırsak kanseri riskini azalttığı bilinmektedir. 

İçerisinde olduğumuz kış ayları sarı-turuncu renkte sebze ve meyveleri tüketebilmek için bulunmaz bir fırsat sunmaktadır. Portakal, mandalina ve greyfurt dibi turunçgiller günlük meyve tüketiminiz içerisinde mutlaka olmalıdır. Tek tip seçim yapmak yerine günlük her birinden birer adet tüketmeniz faydalı olacaktır. Ayrıca bu meyvelerin içerdiği yoğun posadan yararlanabilmek için suyunu sıkmak yerine meyvenin kendisini tüketmeniz bağırsak sağlığınızı korumaya ve kabızlık sorununu ortadan kaldırmaya yardımcı olacaktır. Havuç rendelenerek salatalarda kullanılabilir ayrıca yemeklerinizde de kullanabilirsiniz. Haşlanmış havucu garnitür olarak tüketebilirsiniz. Fazla şeker kullanılmadan yapılan kabak tatlıları da bal kabağındaki vitamin ve minerallerden yararlanmanın iyi bir yolu olacaktır.

Yeşillerin kansersavar etkisinden faydalanın

Bu renk grubundaki ıspanak, pazı, maydonoz, marul, kıvırcık, nane, tere, roka, asma yaprağı, yeşilbiber özellikle C vitamini ve diyet posası açısından zengin besinlerdir. Nane, kekik, adaçayı, maydanoz, dereotu, rezene gibi bitkiler uçucu yağlar içerirler ve bunların hipertansiyon, solunum-sindirim sistemi rahatsızlıkları, kalp hastalıkları ve bazı kanser türlerinin oluşum riskini azaltma üzerinde etkisi vardır.

İçerdikleri yüksek posa, vitamin ve mineral nedeniyle yeşil yapraklı sebzeler sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesi adına çok önemli görevler üstleniyor. Taze marul, kıvırcık, tere, roka ve maydonozla hazırlanan salatalar sofralardan eksik edilmemeli. Salatanızı zenginleştirmek için diğer renkteki besinleri de eklemeyi unutmayın.

Turp, kereviz ve lahana gibi beyazlar sağlığınızın dostu 

Sarımsak, soğan, turp, kereviz, lahana, karnabahar gibi sebzeler kükürtlü bileşikler içerir ve bu bileşikler mide kanseri ve bazı kanser türlerinin oluşma riskini azaltır, vücuttaki zararlı maddelerin etkisiz hale getirilmesini sağlar, gastrit ve ülser oluşumunu engeller, kan kolesterol seviyesini düşürür, yüksek tansiyonu kontrol altına alır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Beyaz üzümde ve diğer üzüm türlerinde bulunan ellagik asit isimli kimyasalın çok kuvvetli antikansorejen, antibakteriyel ve antiviral etkiye sahip olduğu biliniyor. Ayrıca antioksidan, yaşlanmayı geciktirici ve kanser oluşumunu yavaşlatıcı özellikleri de bulunuyor.

Pek çok faydası olan beyaz renkli besinleri tüketmek için kış ayları bulunmaz bir fırsat sunuyor. Karnabahar, lahana, kereviz ile yapılan yemekler sofralardan eksik edilmemelidir. Bu sebzeleri buharda haşlayıp üzerine 1 kase sarımsaklı yoğurt ekleyerek tüketirseniz hem besin değeri yüksek hem de lezzetli bir yemek tüketmiş olursunuz.Tüm bu besinleri pişirirken kızartma yönteminden uzak durmalıyız, aksi takdirde besinlerin faydalı bileşiminden yararlanılamaz ve kanserojenlerin oluşumuna yol açılmış olur.

Bu beyazlara dikkat! Un, tuz, şeker!

Daha çok sofra tuzu olarak kullandığımız tuzun fazlası başta hipertansiyon olmak üzere bazı sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Günlük tuz tüketimi 2-3 gramla sınırlı kalmalıdır. Şeker, kan şekerinin hızlı bir şekilde yükselmesine ve sonra da düşmesine sebep olur. Bu da halsizlik, yorgunluk ve uyku halinin oluşmasına neden olur. Bunun dışında kan şekeri dengesizliği kişinin sürekli olarak yemek yemek istemesi anlamına gelir. Kan şekerimiz düştüğü zaman vücudumuz şekerli besinleri daha çok ister. Bu da kilo kontrolünü sağlamaya çalışan kişilerde kilo artışına sebep olabilir. Fazla şeker tüketimi, uzun vadede pek çok hastalığın oluşmasına da neden olur. Bu nedenle tüketilen şeker miktarı sınırlı olmalıdır. Kek, bisküvi, meyve suyu gibi hazır gıdalar, reçel, şerbetli-sütlü tatlılar miktarına dikkat edilerek tüketilmesi gereken besinlerdir. Ayrıca çay ile tüketilen şeker miktarı da sınırlandırılmalı mümkünse şekersiz içilmelidir.

Un da şeker benzeri etki gösterir ve kan şekerinde ani iniş çıkışlara neden olur. Her türlü unlu gıdanın tüketim miktarı sınırlandırılmalı ekmek seçimi yaparken tam tahıllı, çavdarlı, kepekli undan yapılmış ekmekler beyaz unla yapılmış ekmeklere tercih edilmelidir. Ayrıca unlu ve şekerli gıdaların fazla tüketilmesi alınan enerji miktarını arttırarak obezitenin oluşmasına yol açar.

Kilo vermek için 5 ilginç yöntem

Bu öneriler bildiğiniz diyet tavsiyelerinden çok farklı! Fark etmeden zayıflamanın sihirli yolları…

İşte farkına bile varmadan kilo vermenin 5 ilginç yöntemi…

Kumandayı saklayın
Hareketsizlik, aşırı kilonun en yakın arkadaşıdır. Zaten tüm gün iş yerinde hareketsiz kalan vücudunuzu bir de eve geldiğinizde televizyon karşısında mayıştırırsanız vücudunuz fazla kiloları ve yağları depolamaya meyilli olacaktır. Bu nedenle evinizde en ufak bir fırsatta bile hareket alanı yaratın. Örneğin televizyonunuzun kumandasını saklayın; kanalı değiştirmek veya sesi kısmak istediğinizde kalkıp hareket ediyor olun. 

Tabak çanağınızı küçük alın
Porsiyonlarınızın büyüklüğü kilolarınızın fazlalığı ile tamamen paralel olarak artar veya azalır. Kocaman bir tabağın içinde porsiyonun küçüklüğünü ayarlamak tahmin edebileceğinizden çok daha zordur. Siz farkında olmadan az yediğinizi zannedip gereğinden fazla yiyecek tüketiyor olabilirsiniz. Bu nedenle işi garantiye almak adına tabak, çanak, bardak, kap gibi mutfak malzemelerinizin boyutlarını küçük olarak almanız, porsiyonlarınızın da küçülmesine yardımcı olacaktır.

Acı yiyin
Hem lezzetli bir yemek yemeyi, hem de çabuk doymayı kim istemez ki? Yemeğinizi hazırlarken içine otlar veya baharatlar katmak ekstra lezzet ve aroma sağlayacaktır. Ayrıca daha hızlı bir şekilde doymanıza ve bu şekilde çok fazla yiyecek tüketmemenize yardımcı olacaktır. Bu konularda yapılan araştırmalarda baharatlı, özellikle acılı yiyeceklerin, yendikten 3 saat sonra, metabolizma oranını yüzde 5 ila 8 arasında arttırdığını ortaya çıkarmış.

Otobüste ayakta gidin
Üşengeçlik de aynı hareketsizlik gibi kilo alma yolundaki en büyük etkenlerdendir. Örneğin otobüs yolculukları… Hepimiz isteriz elbet kendimize oturacak bir yer bulup, rahat rahat yolculuk etmeyi; ayakta kalmaya üşeniriz. Ama eğer gerçekten kilo vermek ve formunuzu korumak istiyorsanız bazı disiplinlere ihtiyacınız olacak. Otobüste yerinizi başkalarına vermek ve yolculuğunu ayakta yaparak 1 saatte 15 kalori yakmak gibi…

Suyunuzu buzlu için
Kış günü sizi hasta etmek istemeyiz, o yüzden bu önerimizi biraz dikkatli uygulamanızda fayda var. Peki neden buzlu su? Çünkü soğuk su, midenizde ısıtılmak ister ve bu şekilde vücudunuzun ekstra kalori yakmasına yardımcı olur. Bu durum sadece 16 fl oz’de 17.5 kaloriye denk gelir. Ama sağlığımız için bolca su içmemiz gerektiği düşünülürse bu yakılan kalori miktarı hiç de küçümsenmeyecek bir boyuta ulaşır.

 
Copyright © 2013 MODA DÜKKAN
Design by MODADUKKAN | MODA
    Twitter Facebook Google Plus Vimeo Flickr YouTube