Türkiye'de zayıflama endüstrisi ne kadar büyük? Zayıflama yöntemleri ne kadar etkili? Şişmanlık bir hastalık mı?
Ayşe Arman sormuş, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu yanıtlamış.
Biliyorsunuz, obezite üzerine dizi yaptım. Finali de Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ile gerçekleştirelim istemiştim ama olmadı. Hoca çok yoğundu, buluşamadık. Ne var ki, azmin elinden, demek istiyorum ki benim elimden bir şey kurtulmuyor, geçen hafta Osman Hoca bana yakalandı. Hemen sorularımı sıraladım. Bugünden itibaren bir süre Kelebek'te okuyacaksınız.
Türkiye'de zayıflama endüstrisi ne kadar büyük?
- Bizdeki boyutları pek bilinmiyor. Amerika'daki, 275 milyon dolarlık bir endüstri. Bu, açılanan rakam. Gerçeğin, birkaç yüz milyar doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bunun içinde doktorlar, diyet uzmanları, zayıflama merkezleri, akupunkturcular, detoks merkezleri, egzersiz uzmanları, fitness-egzersiz merkezleri, teknolojik cihazları pazarlayanlar ve en önemlisi “zayıflama hapı” üreten dev fabrikalar var.
Açık açık söyleyin, sahtekârlık oranı ne kadar? Ve en çok hangi alanda?
- Sahtekârlığın en çok yoğunlaştığı alan, “zayıflama hapı” olarak pazarlanan ürünlerle ilgili. Her yıl yepyeni bir bitkisel hap, “mucizevi zayıflatıcı” ilan ediliyor. Tabii palavra. Yüzde 99'u işe yaramıyor. İşe yaramadığı için çoğunun içine sağlığa zararlı, hatta öldürücü, yan etkileri olan kimyasallar ekleniyor. Bu haplar, bir yıl “lahana kapsülü”, öbür yıl “acai berry tableti”, bir sonraki yıl “acı biber kapsülü”, bir diğer yıl da “altın çilek hapı” olabiliyor! Birkaçı dışında, hiçbirinin en ufak bir yararı yok. Ve maalesef devlet, bunları ancak zararlı hale geldiklerinde yasaklıyor.
“ZAYIFLAMA İLACI” DİYE BİR İLAÇ YOK
Ama bir kısmı “bitkisel” diye satılıyor. Aralarında hiç mi yararlı olan yok?
- Bir kere “zayıflama ilacı” diye bir ilaç yok. Reçeteli olanların bile neredeyse tamamı, Orlistat hariç, art arda yasaklandı. Orlistat da zayıflama hapı değil ve sadece “uygun diyet ve egzersiz programlarında kilo kaybına destek olabilir” önermesiyle satılabiliyor. Bitkisel haplara gelince... Bitkisel olup da kilo kaybını desteklediği kanıtlanmış tek ürün var: “Yeşil çay özleri”. Bunun dışında, bitkisel özlü bazı moleküllerden bahsediliyor. Mesela karbonhidrat emilimini bir ölçüde azaltabilen ve kuru fasulyeden elde edilen bir madde bunlardan biri. Bir diğeri, yine bitkisel bazlı ve yağ emilimini azalttığı ileri sürülen özel bir destek. Ancak kesin olarak bilinen şu ki, ne altın çilek, yosun özleri, acai ekstreleri ne de lahana, karnabahar tabletleri bu konuda en ufak bir fayda sağlıyor. Biz kilo programına aldığımız hastalara biraz motivasyonu güçlendirmek, biraz da hastaya destek olması amacıyla Karnitin, CLA, krom gibi besin desteklerini zaman zaman veriyoruz.
HAREKET ETMEZSEN İNCELEMEZSİN!
Akupunktur zayıflamada işe yarar mı? Bana masum geliyor ama işe yarıyor mu bilmiyorum...
- Tek başına kilo verdirici bir etkisinin olabileceğini gösteren bilimsel çalışma yok. Bana da masum geliyor ama işe yaraması için mutlaka diyet ve egzersiz yapılması gerekiyor. Zaten sorun da burada. Akupunktur merkezlerinin birçoğunda diyetisyen bulunmuyor. Bulunsa da, doktor kontrolü altında çalışmıyor.
Peki kavitasyon, LPC, hipoksi?
- Zayıflama teknolojilerinden hangisinin işe yaradığı konusunda da herhangi bir güvenilir bilimsel çalışma yok. Herkes kendi cihazını destekleyen birkaç yayını kataloğuna ekleyip ürününü pazarlıyor. Bana sorarsanız, bu cihazların tümü, eğer egzersiz temelli değillerse, psikolojik olmaktan öte bir anlam taşımıyor. Mesela hipoksi, egzersiz temelli bir cihaz. Bence diyet ve aktivite programınıza uyum ve motivasyon sağladığı için denenebilir. Ben pek olumsuz değilim hipoksi konusunda... Ultrasonik dalgalarla yağ parçalamaya, yani kavitasyona gelince, son zamanlarda pek moda. Ama tek başına herhangi bir etkisinin olduğunu düşünüyorum. İlla diyet yapacaksın. “Bilmem kaç seansta şu kadar incelirsin” diye bir şey yok yani. Yersen, hareket etmezsen, incelemezsin!
LIPOSUCTION KALICI DEĞİL
Ya Lipocustion? Bazen bana da esiyor, yaptırayım diyorum...
- Eğer amacınız kilo vermek değil de, şeklinizi düzeltmek yani estetik bir hoşluğa ulaşmaksa, liposuction'ı deneyebilirsiniz. Ne var ki, yöntemin ağırlık bazında kilo vermeye herhangi bir faydası olduğunu söylemek mümkün değil. Hele hele kalıcı bir faydasından bahsetmek imkânsız.
EVET, ŞİŞMANLIK BİR HASTALIK
Geldik meselenin özüne: Şişmanlık, hastalık mı?
- Evet, hastalık. Çünkü sizi hasta ediyor! Şekeri, tansiyonu, kolesterolü, trigliseridi yükseltiyor. Sizi tansiyon, şeker, damar hastası yapıyor. Kalp krizine, felce, körlüğe, böbrek yetmezliğine zemin hazırlıyor. Hastalık, çünkü diz ve kalçada romatizmaya, safra kesesinde taşa, adet bozukluklarına, kıllanmaya, horlamaya, uyku sorunlarına sebep oluyor. Böyle baktığınızda, hastalıktan da öte şişmanlık, birçok hastalığın başlatıcısı, tetikleyicisi, anası-babası gibi görünüyor.
İLAÇLAR DA KİLO YAPIYOR
Şişmanlığın sebepleri sadece yemekle mi ilgili?
- Belki size garip gelecek ama şişmanların çok azı, çok yediği için şişmanlıyor! Çoğu, makul ölçülerde yemesine rağmen genetik, hormonal ya da metabolik sebeplerle şişmanlıyor. Bazen sorumlu, şişmanlatan ilaçlar da olabiliyor. Mesela kortizon veya antidepresan kullanımı, bazı antipsikotik ilaçlar, sizi ister istemez şişmanlatıyor. Başka sebepler de var. “Hareketsizlik” çok ama çok önemli bir faktör olabiliyor ve tabii ki “psikolojik” faktörler de etkili. Özetle, çoğu kişi çok yediği, yeme isteğini dizginleyemediği için değil, başka nedenlerle kilo alıyor...
İKİNİN ÜZERİNDEKİ İNİŞ ÇIKIŞLARI ALARM KABUL EDİN
Kilo almaya başladığını fark eden kişinin yapacağı ilk iş ne olmalı?
- Bence herkesin en az haftada bir kez tartılması, kilosunu kontrol etmesi lazım. Yarım veya bir kiloluk iniş çıkışlar, hepimiz için olağandır. Ama iki kilo ve üzerindeki değişimleri alarm olarak kabul etmek, önlem almak gerek. O andan itibaren “Ne oldu da kilo aldım? Nerede hata yapıyorum? Çok mu yiyorum veya az mı hareket ediyorum? Son günlerde sağlığımda herhangi bir değişiklik var mı? Mesela, eskiye oranla daha mı yorgunum? Üşüyor muyum? Unutkan mıyım? Kabız mıyım? İştahlı mıyım?” gibi soruları arka arkaya sormamız lazım. Ve eğer birkaç haftalık gayrete rağmen kilo veremiyorsak, daha da önemlisi almaya devam ediyorsak, hemen işin uzmanı bir doktorla görüşmemiz lazım. Çünkü kilo alımı da tıpkı baş ağrısı, karın ağrısı, eklem ağrısı gibi bir “sağlıksızlık işareti”. Önemli nokta da şu: Yola, mutlaka doktor kontrolü altında çıkmak gerekiyor. Çünkü diyetisyen, doğal olarak sizin önünüze yalnızca “düşük kalorili bir diyet listesi” koyar ve zayıflamanızı bekler. Eğer bu listelerle oyalanırsanız boşa zaman kaybedebilir, daha da önemlisi kilo sorununu tetikleyen hastalığın daha da ilerlemesine yol açabilirsiniz.
HAFTADA BİR TARTILIN
Haftada bir tartılın, kilo fazlanız varsa, kendinizi sorgulayın. Yaşam tarzınızdaki değişiklikleri gözden geçirin. Birkaç haftalık diyet ve aktivite artık işe yaramıyorsa bir doktordan yardım isteyin.
Ayşe Arman, Hürriyet Kelebek
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder