POPULER YAYINLAR

30 Nisan 2012 Pazartesi

Meyveyi fazla tükettiğinizde neler olur?

Meyveyi fazla tükettiğinizde kilo alabileceğinizi biliyor musunuz? Peki meyve ne zaman ve ne ölçüde yenmeli?

Meyve diyeti kilo vermek ve formumuzu korumak için en çok önerilen diyet türlerinden biridir. Fakat her diyette olduğu gibi meyve diyetinde de yanlış uygulamalar söz konusu olduğunda hem sağlık problemleri doğabilir, hem de daha fazla kilo bile alınabilir.

İşte meyve diyeti uygularken dikkat etmemiz gerekenler…

Öncelikle meyvelerin faydaları… 
Meyveler kanser yapıcı ve ilerletici maddelerin oluşumunu engeller. Aynı zamanda iyi birer vitamin, mineral ve enerji kaynağıdırlar. Büyüme ve gelişmeye yardım eder, hücre yenilenmesini ve doku onarımını sağlarlar. Ayrıca, meyveler yüksek miktarda posa (lif) içermesi sebebiyle bağırsakların düzenli çalışmasında ve kolesterol seviyesinin kontrolünde büyük rol oynamaktadır.

Aynı zamanda içeriğindeki yüksek posa sayesinde kişilerde doygunluk hissi yaratır. Yani kişi uzun süre açlık hissetmeyeceğinden aralarda yaptığı atıştırmalar azalır ve bir sonraki ana öğünde fazladan besin tüketimi engellenmiş olur. Bu bağlamda; obezitenin diyet tedavisinde de yüksek posa içeren meyve ve sebzelerin rolü büyüktür. Posa içeriği yüksek olan meyveleri örneklendirecek olursak; kabuklu armut, kabuklu elma, kayısı, muz, portakal ve kuru meyveler en posalı olanlardır.

Meyveyi fazla tükettiğinizde fazla kilo alabilirsiniz 
Unutulmaması gereken bir nokta; meyvenin yeterli miktarlarda tüketilmesi gerektiğidir.

Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Şefika Aydın “Meyveler, gereksinimden fazla tüketildiğinde fazladan enerji alımına sebep olacağından kilo kontrolüne ters etki yaratabilir” diyor. Çünkü basit karbonhidrat içeren besinlerdir. İçinde fruktoz denilen meyve şekeri vardır. Meyveler fazla yendiğinde, fazla kalori alınmasına neden olunur. Bu fazla kalori de kilo olarak geri döner. Bu yüzden meyve tüketiminde porsiyon kontrolüne dikkat edilmelidir. Bir kişinin bir günde yemesi gereken meyve miktarı, üç-beş porsiyon arasında değişir.

Bunu değiştiren faktör kişinin yaşı, cinsiyeti ve alması gereken kalori ile ilgilidir. Bu porsiyon miktarını gün içine dikkatlice dağıtmak gerekir. Çocuklarda ve büyüme çağında meyve günde en az 3 porsiyon alınması gerekir. 1 porsiyonu gösteren örnek miktar; 1 küçük boy elma, armut, şeftali veya 1 çay bardağı kiraz, erik veya çilektir. Karpuz, kavunun 1 porsiyonu 2 parmak kalınlığında hilal şeklinde kesilmiş 1 ince dilim miktarıdır. Yetişkinlerde 2-3 porsiyon alımı yeterlidir.

Meyve hangi öğünlerde tüketilmelidir? 
Metabolizmamızın düzenli çalışması için ilk başta meyvenin ara öğünlerde tüketilmesi önerilir. Ayrıca, kalorisi düşük tok tutucu, tüketimi kolay ve bulunabilirdir. Ana öğün olarak tüketilmesinde sakınca yoktur. Yemekle beraber tüketilince yağlandırmaz.

Ana öğünde meyvenin yanına mutlaka proteinli gıda! 
Etli yemeklerin yanında bol sebze ve meyve yemek etin kolesterolü yükseltici etkisini azalttığı üzerine bazı çalışmalar vardır.

Yine yumurta tüketiminde de yanında meyve yemek veya meyve suyu içmek ya da menemen gibi sebzelerle pişirmek de kolesterol açısından daha koruyucudur.

Dyt. Şefika Aydın meyvenin proteinli gıdalarla tüketildiğinde daha uzun süre tok kalmayı sağladığını ve insülin dengesinin korunduğunu belirtiyor. Örneğin karpuz, peynir, ekmek tüketimi sağlıksız değildir. Sadece miktar açısından çok aşmamak gerekir. 1 kase yoğurt + meyve salatası +ekmek hafif olması açısından öğün olarak alınabilir. Sakıncalı olan bunu hem kahvaltı hem öğle hem de akşam yemeği olarak aynı yapmaktır.

Bilinen ve birçok kişi tarafından uygulanan en büyük yanlış öğünde tek başına meyve tüketmektir. Yani sabahtan akşama kadar kiraz ya da karpuz yemek yanlıştır.

Özellikle bazı meyveler çok çabuk acıktırır 
Meyveler içeriğindeki karbonhidratın türü basit olması sebebi ile daha bilinçli tüketilmelidir. Çünkü basit şeker içeren besinler kan şekerini hızla yükseltip hızla düşüren etkiye sahiptir.

Bu bağlamda meyvelerin glisemik indeksi göz önünde bulundurulmalı. Örneğin incir, muz, karpuz, kavun ve üzümün glisemik indeksi diğerlerine oranla daha yüksektir ve daha çabuk acıktırırlar. Elma, armut ve şeftali gibi meyveler ise glisemik indeksi düşük olanlarıdır.
Glisemik indeksi yüksek olan meyvelerin tüketilmesi yasak değildir ama miktarını iyi ayarlamak gerekir.

Meyvelerin sağlığa olumlu katkılarının yanında aslında tüketimi ile ilgili bu tip yanlışları yapmamak gerekmektedir. Sıklığını ve miktarını doğru ayarladığımız süreçte vücuda olumlu getirileri vardır.

Zayıflamak için ilginç yöntem

Sinemaya gittiğinizde patlamış mısırın ya da restoranlardan gelen sıcak yemeklerin kokusuna dayanamıyor ve bu nedenle kilolarınızla başınız dertteyse bu haber tam size göre. 

İşte Kaliforniya Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı tarafından keşfedilen ilginç zayıflama yöntemi…

Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılar yemeklerin kokusunun özelikle aç olduğunuzda neden çok daha güzel geldiğini inceledi. Ve bu süreci tersine döndürerek bu aromaları daha az cazip bir hale getirmeyi hedeflediler. Bu sayede sıcak kurabiyelerin kokusuna dayanamayanlar için de zayıflamanın hayal olmaktan çıkacağını düşünüyorlar.

Diğer bir deyişler cipsler, kızartmalar, pudingler artık güzel kokmayacak. Uzmanlar bu sayede iştahın kapanacağını ve en sevdiğiniz yiyeceklere karşı koyabileceğinizi savunuyor.

Milliyet’te de yer alan habere göre, Cell (Hücre) isimli dergide yayınlanan araştırmada meyve sinekleri kullanıldı. Çünkü bu sinekler genetik olarak insana en çok benzeyen canlılardan biri olarak görülüyor ve bu nedenle laboratuvar araştırmalarında sık sık kullanılıyorlar.

İncelemelerde aç olan sineklerin tok olanlara nazaran meyvelere karşı daha atılgan oldukların gözlemlendi. Bu durum zaten beklenen bir sonuçtu. Ancak uzmanlar sineklerin koku alma duyularına müdahale ettiğinde artık o kadar da istekli olmadıkları görüldü.

Bunun sebebi olarak sineklerde bulunan ve insülin seviyesi düştüğünde üretilen bir protein gösteriliyor. Bu protein ne kadar çok üretilirse sineklerin koku alma duyusu da o kadar keskin oluyor.
İnsan burnunun da aynı şekilde çalıştığını düşünen bilim adamları insülin seviyesini artırıcı ilaçlar sayesinde iştahın azaltılabileceğini iddia ediyor.

Kaynak: SağlıkveGüzellik

Metabolizmanızı çalıştırman için

Son zamanlarda kalsiyum ile ilgili yapılan araştırmalarda, kalsiyumun zayıflamaya yardımcı olduğu ile ilgili kanıtlar var.

Yüksek kalsiyum içerikli düşük kalorili diyetle, düşük kalsiyum içeren düşük kalorili diyet deneklere uygulandığında, yüksek kalsiyum grubunun daha fazla zayıfladığı görülüyor.

Vücudumuz için en önemli elementlerden biri kalsiyumdur. Kalsiyum kemiklerimizin ve dişlerimizin ana maddesidir. Vücuttaki kalsiyumun yüzde 99'u bu şekilde bulunur. Yüzde 1'i ise kanda ve yumuşak dokuda bulunur. Dolaşımdaki kalsiyumun başlıca görevi; kanın pıhtılaşmasını sağlamak, eklemleri ve kemikleri onarmak, kalp ritmini düzenlemek, sinir uyarılarının iletimini sağlamak, kasların kasılabilirliğini ayarlamak ve dokuların canlılığının sürdürülmesine katkıda bulunmaktır.

Vücut, kalsiyum dengesini, parathormon adını verdiğimiz bir hormon ile sağlar. Parathormon boynumuzun hemen önünde, tiroid bezlerimizin arkasında yer alan paratiroid bezlerinden salgılanır. Vücut kalsiyumu az ise, parathormon, kalsiyum seviyesini yükseltmek için harekete geçer. Kalsiyum metabolizmasında böbreklerin ve D vitaminin de önemi vardır. 

Bütün insanların, günlük kalsiyum ihtiyacını karşılamak için ortalama 1000 mg kalsiyum alması gereklidir. Bu ihtiyaç gebelik ve süt verme döneminde 1500- 2000 mg'a kadar çıkar. En zengin kalsiyum kaynağı süt, yoğurt, ayran, peynir, hamsi, sardalye, somon balığı, kuru baklagiller, badem, ceviz, brokoli ve ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzelerdir. Yeteri kadar kalsiyum almadığımızda, vücudumuz kan kalsiyum düzeyini ayarlamak için kemiklerimizden kalsiyum çalar. Bu da kemiklerimizin erimesine, dişlerimizin zayıflamasına, çürümesine ve diş eti hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olur. 

Kalsiyum eksikliği devam ettiğinde, kaslarımızda kasılma bozuklukları olur ve tekrarlayan kramplar ve kas ağrıları oluşur. Bununla birlikte tırnaklarımızda kırılmalar ve uyku bozuklukları da yaşam kalitemizi bozar. Yapılan bazı araştırmalarda, kalsiyumu uzun süre çok fazla almanın da böbrek taşı riskini artırabildiği görülmüştür. Bu nedenle, böbrek taşı riski olanların günde 1200 mg kalsiyumdan fazlasını almamaya özen göstermeleri doğru olacaktır.

Zayıflamaya yardımcı

Son zamanlarda kalsiyum ile ilgili yapılan araştırmalarda, kalsiyumun zayıflamaya yardımcı olduğu ile ilgili de kanıtlar var. Yapılan bir araştırmada, yüksek kalsiyum içerikli düşük kalorili diyetle, düşük kalsiyum içeren düşük kalorili diyet deneklere uygulandığında, yüksek kalsiyum grubunun daha fazla zayıfladığı gösterilmiş. Özellikle ağırlık kaybının daha çok yağ kitlesinden olması da önemli. 

Kalsiyumun bu şekilde zayıflamayı kolaylaştırıcı etkisinin vücudumuz tarafından sentezlenen kalsitiriol denen hormon düzeyini dengelemesi ve vücudumuzdaki yağların depolanmasının azaltması şeklinde açıklanmaktadır. Özellikle az yağlı süt ürünleri kullanımı ile bu etki artmaktadır. Çünkü sütün yağı azaltılırken kalsiyum oranı değişmemektedir. Dolayısı ile daha az kalori almak mümkün olmaktadır. 

Orta dereceli kalori kısıtlaması yapılan, az yağlı bir diyetin uygulandığı kişiye özel beslenme programında, günde 3 bardak süt tüketimi yeterli olmaktadır. Sütün içindeki kalsiyumun zayıflamayı artırıcı etkisi diğer süt ürünlerinden bir miktar fazladır. Ancak süt yerine yoğurt, ayran, peynir tüketildiğinde de yağ yakımı hızlanmakta, kişilerde daha fazla doygunluk hissi oluşmaktadır.

Diyetler mutlaka kişilere özel olmalı

Diyet programlarının parmak izleri gibi kişiye özel olması gerektiği, hızlı kilo kayıplarının ölümle sonuçlanabildiği bildirildi.

Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fadime Özgök, çok sayıda kişinin obezite sorunu yaşadığını, diyet programlarının parmak izleri gibi kişiye özel olması gerektiğini, hızlı kilo kayıplarının ölümle sonuçlanabildiğini söyledi.

Acıbadem Hastanesi toplantı salonunda 'Yoğun İş Temposunda Sağlıklı Beslenebilirsiniz' konulu konferans veren Fadime Özgök, sağlıklı beslenme gruplarının arasında şekerin bulunmadığını, tüketiminin zorunlu olmadığını kaydetti. Dünyada kilo ilgili en büyük sorunun şişmanlık olduğunu belirten Özgök, kadınlarda yağ dokularının daha fazla olması nedeniyle kilo sorunun da fazla yaşandığını vurguladı.

Çevre ve yaşam biçimiyle ilgili birçok faktörün kilo alınmasına neden olduğunu ifade eden Özgök, sağlıklı beslenme eğitiminin okul müfredatlarında yer almasıyla yaygınlaşmasının sağlanabileceğini söyledi. 

Sağlıklı beslenip, spor yaparak yavaş kilo verilmesinin sağlıklı olduğunu belirten Özgök, "Hızlı kilo kaybettiren diyetleri sağlıklı bulmuyoruz. Vücut dengesini bozan bu diyetler, kas erimesine de neden olduğu için ölümle bile sonuçlanabilir. Bu nedenle her bireyin diyetisyen kontrolünde zayıflaması gerekiyor. Her hafta yarım ile bir kilogram arası Dünya Sağlık Örgütü tarafından da sağlıklı bulunuyor" dedi.

Aç karınla alışveriş yapılmaması önerisinde bulunan Özgök, markete gidilmeden önce bir liste hazırlanmasının da yanlış beslenmenin önüne geçen faktörler arasında yer aldığını söyledi. 

Özgök, masada oturarak yemek yemenin ve lokmaların iyice çiğnendikten sonra yutulmasının da kilo alınmasının önleyeceğini vurgulayarak şu öneriler de bulundu:  "Özellikle televizyon izlerken ve bilgisayar başında gıda tüketilmemesini öneriyoruz. Az ve sık beslenilmeli, öğün atlanmamalı, su ve lifli gıdaların tüketimi de sağlık açısından büyük önem taşıyor. İnternet üzerinden satılan zayıflama ilaçlarıyla ilgili yeterince bilimsel araştırmalar yapılmadığı için kullanılmasını uygun bulmuyoruz.

Kilo vermenin psikolojisi

Zayıflamanın etkili olması için önemli adımlardan biri de psikolojinin farkındalığıdır. İşte adım adım kilo psikolojisi…

İlk adım; günde kaç saatinizi yemek yemeyi ya da rejim yapmayı, rejimi bırakmayı, rejimi bozmayı düşünerek geçiriyorsunuz gözleyin ve kaydedin…

Günde 15 -18 saat ayakta olan birinin benim gözlemlerime göre günde 15 kez (neredeyse saatte 1 kez hatta çoğunlukla daha da yoğun bir şekilde) yemek yemeyi ya da yememeyi düşündüğünü söyleyebilirim. Yemek yemeyi düşündüğünüz anlarda iç sesinizi takip etmeye başlayın ve bunun için kendinize 3 hafta verin. 

Dikkat etmeniz gerekenler:
*En çok bu iç sesin tonu, vurgulaması,
*Sen ya da ben hangi özne ile size hitap ettiği,
*Olumlu mu olumsuz mu?
*Uzaklaşmacı mı, yaklaşmacı mı?
*Eleştirici mi alaycı mı?
*Kibar mı, motive edici mi, cesaret verici mi?

Bunları iyice takip edin ve dinleyin iç sesinizi…
Böylece yemek yemek veya diyet yapmakla ilgili bu ses, acaba farkında olmadan sizi nasıl etkiliyor. Bunca zamandır iç sesiniz size nasıl davranmış? Sizi bazen uykuda bile rahat bırakmayıp, 24 saat konuşan bu ses nasıl? 

İkinci adım: Yemek yemeye başlamadan önce, yemeğe şöyle bir dikkatlice bakın. Siz en çok çeken yönü ne?
*Kokusu mu, görüntüsü mü?
*Tadımı, bildik oluşu mu, hepsi mi?
*Farklı tatlar mı denemeyi seversiniz?
*Anneniz/eşiniz mi yemeklerinizi pişirir?
*Sadece kendi yemeklerinizi mi tercih edersiniz?
*Hangi lokantalara, tatlılara dayanamazsınız?
*İş, arkadaş, akraba ziyaretlerinde onları kırmamak için, ısrarlara dayanamadığınız için, yemek yediğiniz olur mu? Ne kadar sıklıkta?
*Öğün arası atıştırdığınız, kuru yemişler, çikolatalar, yağlı birçok besin takip ediyor musunuz?
*Akşam yemeği sonrası televizyonun karşısında, farkında olmadan, artık otomatikleşen atıştırmalar, tıkınmalar var mı?
*Bunları gram gram, not alsaydınız nasıl olurdu?

Hiç denediniz mi? Eminim düşündünüz, bu konuda konuştunuz… Hatta bir sürü diyet denemeleriniz de oldu. Ama tek tek, her yediğinizin gramlarını 3 hafta boyunca not alırsanız, farklı bir durumla karşı karşıya kalırsınız. Beyniniz, artık otomatikleşen, yemek yeme davranış kalıbınızın dışında, farklı bir davranış kalıbı uygularsa, en azından 1 hafta ile 3 hafta arasında vücuduna neler girdiğini, saniye saniye takip ederse, farklı bir bakış açısı kazanabilir. Yakamayacağımız kadar kalorileri vücuda yüklemek, sadece sağlığımızı bozmakla kalmaz, estetik açıdan ve psikolojik açıdan da bizleri etkiler, yaşam kalitemizi bozar. Bir deyim vardır; "Bizler yediklerimizden ibaretiz ''derler. Ayrıca beynimiz ne yediğimizi unutsa bile, vücudumuz hepsini hatırlar.

Üçüncü adım; Daha çok üzülünce mi, sinirlenince mi, yoksa duygu durumunuz ne olursa olsun, mütemadiyen mi yemek yemek istiyorsunuz? 
Bunu değiştirmek için, beyninizle ve vücudunuzla, bir takım olumlamalarla konuşmaya başlamak nasıl olurdu? Kendinize sorular sorun.
*Yemek yemeden önce, yemek yerken, doyduktan sonra, yemek yemek hissiniz sürekli mi?
*Nereniz sizi yemeğe teşvik ediyor?
*Sürekli karnınız mı kazınıyor? Mideniz mi aç?
*Beyninizde sürekli ''ye ya da yeme, yememelisin, diyet yapmalısın, spor yapmadın yine'' gibi konuşmalar mı geçiyor?

Bütün bunları daha yakından gözlemlediğinizde, dinlediğinizde, takip ettiğinizde gerçekten değiştirmek mi istediğinizi yoksa değiştirmek istiyor'muş' gibi mi yaptığınızı fark edeceksiniz. Evet, maalesef genelde kabullenmesi zor olsa da, kendisi için yemek yemekten başka bir şeyler yapmayan kişilerle karşılaşıyoruz.

Şimdi bir kez daha düşünün. Sizin iç dünyanızda "yemek yemek" tanımı nedir? Yeryüzünde milyarlarca insanın, kendine özgü özel bir tanımlaması olacaktır. Sizinki hangisi? Nasıl anlamlar yüklemişsiniz yemek yemeye? İçinizde hangi duygular beliriyor bu konudan bahsederken? Kendinize sorar mısınız acaba yemek yemekle ilgili olan bu duygularınızı değiştirme imkanlarınız olsaydı, hangi duygularla değiştirirdiniz? Ya da size benzer duyguları yaşatan, hangi davranış kalıplarını, hangi hobileri yemek yemek kadar isterdiniz? Bunları daha önce hiç düşündünüz mü? Ya da düşündünüz ama uygulamak için harekete geçtiniz mi? Harekete geçmek için önce fark etmek önemlidir. Sonra da, kendimizi olumlamalarla motive ederek, beynimizi, bedenimizi hazırlamak işe yarayacaktır.

Dördüncü ve son adımda, her gün kendinizle randevulaşın. 
En az günde 45 dakika ya da 1 saat telefonların fişini çekerek, bedeninizi ve beyninizi yatağınıza uzanarak, en rahat pozisyonda dinleyin. Spor yapmak, kitap okumak, uyumak vs. buna dahil değil. Çünkü tamamen beynimizi, bedenimizi takip edelim.

Eğer mümkünse 30dakika uzanarak, diğer 30 dakika ayna karşısında bedeninizi izleyerek ve kafanızdan geçen düşüncelerinizi, duygularınızı, bedeninizi inceleyen sizi takip edin. İsterseniz ayna karşısında mayolu egzersizde yapabilirsiniz. Daha da etkili olacaktır. Düşüncelerinizi not aldığınızda, okuduklarınız sizi şaşırtacaktır.

Diyelim ki, o anda aklınıza yaz kıyafetleriz, bikiniler geldi ve sinirlendiniz... Çocuklar, taksitler, aileniz, işler, patronunuz gibi sorunlarınız geldi. Hemen onlara başka bir saate randevu vererek, o zaman dilimini sadece kendinizle geçirin. Bunu 3 hafta uygulayın. Acaba günde sadece 1 saat bile kendinizi incelmiş olarak düşünüyor musunuz? Hayal ediyor musunuz? Görselleştirebiliyor musunuz? Düşünüyorsanız olumlu düşünceler mi, yoksa olumsuzlar mı? Bunları takip edin. Her seferinde olumsuz cümleleri en olumlu haliyle, hayal edip not alın. Diğer saatlerde artık, olumlu kayıtları tekrar edin.

Örneğin, "Evet artık öğün aralarında sürekli atıştırmamam lazım" cümlesi yerine, aynı anlama gelen olumlu bir cümleyi yerleştirin. "Bugünden itibaren, her zaman atıştırmak yerine, sağlıklı ara öğün yemeye hazırım" ya da "Bir şeyler atıştırmak istiyorum ve bunun için meyve veya yoğurt tercih ediyorum" iyi fikir olabilir. "Bunları denemeyi seçiyorum. Ben incelmeyi seçiyorum ve sağlıklı beslenmeye hazırım" gibi cümleler bulmaya çalışın. Beyninizi yeni olumlu alternatiflere hazırlamaya başlayın.

Zorunluluk cümleleri –meli, -malı, -memeli, -mamalı yerine; olumlu şimdiki yada geniş zaman cümleleri kullanarak, harekete geçin.

Sıkı kalça ve basen için yöntemler

Sıkı bir kalça ve kalkık bir popoya sahip olmak için yapılması gerekenler çok basit!

Zamanla yerçekimine maruz kalan popomuz ve gitgide yanlara doğru genişlemeye başlayan kalçamızı sıkılaştırmak hepimizin hayalidir. Bu hayal gerçekleştirmek aslında hiç de zor değil. Hadi, ne yiyip yemememiz gerektiğini öğrenelim ve bu egzersizleri hemen uygulayalım! Bikini giymeye çok az kaldı…

Ne yemeli?
Nişastalı besinler tercih edilmelidir. Yağsız et, balık, tavuk, yumurta gibi yiyecekler kalçalarınızın için çok yararlıdır. Hamur işi gıdaları ise akşam saatleri yerine öğle saatlerinde tüketmeye özen gösterin. İçecek olarak da bol su içmek komple sağlığımız için önemli olduğu gibi kalça ve popomuzun formunu korumamız açısından da faydalıdır. Ayrıca çay, çorba gibi sıcak içecekler de tüketilebilir. Az kalorili, bol vitamin ve mineralli meyve ve sebzelerin tüketimine de ağırlık verilmeli.

Ne yememeli?
Kalçalarda formu korumak için yağ kullanımı en aza indirgenmelidir. Kızartma yiyeceklerden ve ağır soslardan da uzak durulmalıdır. Tuzu da mümkün olduğu kadar az kullanmamız gerekir. Gazoz gibi asitli içeceklerden kesinlikle uzak durulması gerekir. Kalçaların en büyük tehlikesi ise şekerdir, çünkü alındığı zaman vücutta direk kalça ve popo bölgesine yerleşir. 

Soğuk duş etkisi
Soğuk su bacak, kalça gibi selülit ihtimalli bölgelerimiz için atalarımızdan kalma bir yöntem olsa da, oldukça etkilidir. Söylendiğinde kulağa ürkütücü gelebilir, ama burada size bahsettiğimiz saatlerce 'buz' gibi bir duş almak değil. Yapmanız gereken ılık suyla banyonuzu yaptıktan sonra, kalça ve üst bacak bölgenize tazyikli soğuk su püskürtmeniz. Bu şekilde vücudunuzun o bölgesindeki kan dolaşımı hızlanacak ve cildiniz canlanacaktır.

Hangi sporları yapmalı?
Kalça ve popomuzun şekillenmesi için en ideal spor yüzmedir. Hatta daha fazla etki görmek için daha fazla efor sarf etmenizi sağlayacak olan paletleri de kullanabilirsiniz. Ayağınıza paletleri de taktıktan sonra her gün yarım saat yüzdüğünüzde çok kısa bir zamanda kaslı kalça ve popolara sahip olabilirsiniz.

Ayrıca koşu, yürüyüş, paten ve bisiklet bacaklarımızı çalıştırdığı gibi kalçalarımızı da çalıştıran sporlardır. Dolayısıyla ince bir kalça için 30 dakikalık bir koşu, sıkı popo için paten, kalçanın çalışması için ritimli yürüyüş ve pedal çevirirken şekillenen bir popo için bisiklet yapmanız çok işe yarayacaktır.

Spor sevmeyenler ise dans etmeyi deneyebilirler. Çünkü özellikle Latin, Afrika gibi dinamik danslar kalça ve poponun kas kazanmasını ve şekillenmesini sağlar.

Dikkat, her diyet zayıflatmıyor!

Kısa zamanda zayıflatmayı vaat eden diyetler şişmanlamanıza yol açabilir.

İnsanların estetik kaygılarını, minimum çaba ile daha iyi görünme ve daha iyi hissetme zaaflarını bilen kişilerce ticari amaçla piyasaya sürülmüş, bilimsel dayanağı olmayan, kısa ve uzun vadede kiloyu ve sağlığı olumsuz etkileyen moda diyetler, çoğu kişide kilo kaygısının artmasına, diyet yapmanın yaşam tarzı haline gelmesine yol açıyor. 

Moda diyetler hangileri?
Ayırma diyeti (karbonhidrat ve proteinin beraber tüketilmemesi), Dr. Atkins diyeti, tek besine dayalı diyetler (ekmek diyeti, makarna diyeti, çorba diyeti…), kan grubuna göre diyet, Hollywood diyeti, formula diyetler (endüstriyel üretilmiş toz şeklindeki çorba ve içeceklerden oluşuyor) olarak sıralanabilir. Bu diyetler hızlı zayıflatmayı vaat etmenin yanı sıra bazı besin karışımlarını mucize olarak tanıtma, bazı besinleri sınırsız tüketmeyi önerme, onları iyi-kötü diye sınıflandırma gibi özelliklere sahip. 

Şok diyetler kilo aldırıyor
Pek çok kişi hızlı zayıflatmayı vaat eden moda diyetlerin cazibesine kapılırken, aklımıza gelen ilk soru şu: Bu diyetler sağlıklı mı ve gerçekten kilo verdiriyor mu? Bu diyetler kilo verdirmesine verdiriyor ancak beslenme uzmanları, sağlıklı zayıflamanın bu diyetlerle sağlanamayacağı ve moda diyetle zayıflamanın gerçek zayıflama olmadığı konusunda hemfikir. Çünkü moda diyetlerin ilk 3-7 günde kiloda hızlı değişiklik sağlamaları, vücuttan su atıldığı için oluyor. 

Bu diyetlerin genelde kalorisi ve karbonhidratı çok düşük olduğundan vücut temel ihtiyacı için kendi deposundaki karbonhidratı kullanıyor. Depolanmış karbonhidratın her bir gramı vücutta 2-4 gram su bağladığından, depo kullanıldığında su açığa çıkıyor. Su vücuttan atıldığında da kilo düşüyor. Diyet kesildiğinde ve normal gıdalara dönüldüğünde ise bu su ve tabii ki kilolar da geri dönüyor. 

Diyet esnasında belli besinlere ağırlık verildiğinden yasaklanan gıdalara karşı aşırı istek oluşuyor ve diyet sonrasında bu besinlere hücum edilince kilo alınıyor. Üstelik düşük karbonhidratlı diyetlerle yağ dışı dokuların, özellikle de kasların kaybı artıyor. Oysa bir diyette asıl olması gereken, yağ kaybetmek. Kısa zamanda zayıflatmayı vaat eden diyetler, insanları egzersizden de uzaklaştırdığı için zaman içinde kilo almayı destekliyor. 

Yeme bozukluğuna yol açıyor
Moda diyetlerin yan etkileri baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, yorgunluk, bulantı, ishal, kabızlık, kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, saç dökülmesi, bazal metabolizma hızında azalma şeklinde ortaya çıkıyor. Daha çok gençlerin uyguladığı bu diyetlerin sık ve bilinçsiz yapılması, kişiyi psikolojik yönden de etkiliyor. Çok sık yapılan çok düşük kalorili diyetler sonucu çeşitli yeme bozukluklarının ortaya çıkması da mümkün. 

Sağlıklı zayıflama nasıl olur?
Uzmanlar, dengeli ve kalorisi çok düşük olmayan bir diyet sayesinde vücuttaki yağın yakıldığını, yağ dışındaki dokuların korunduğunu, besinlerden gelen karbonhidrat ve proteinin vücudun temel ihtiyaçları için kullanıldığını söylüyorlar. Unutmayın, dengeli bir diyette etkin bir zayıflatma periyoduna giriş, diyetin en az 15-20 gün uygulanmasını gerektiriyor. Vücut sıvılarının dengeye ulaşması ve yağ kaybının en yüksek orana çıkması 20 günü buluyor. Sağlıklı bir zayıflama programında dengeli bir diyetle beraber egzersiz de yapılması gerekiyor. Çünkü egzersiz yağların yakılmasını kolaylaştırıyor.

Zayıflamak için haftada 4 kez spor

Daha sağlıklı, mutlu, kaliteli ve uzun bir yaşam için hangi sporu seçmeli, ne kadar spor yapmalısınız? İşte yanıtlar… 

Uzun yaşamak, hayatı zinde, kaliteli, nitelikli geçirmek istiyorsanız spor yapıyor olmalısınız ya da en yakın zamanda spora başlamalısınız! Fiziksel görünüşünüzü güzelleştirmek ve zindelik sağlamak için yarışmalara katılacak profesyonellikte sporcu olmak zorunda da değilsiniz.

"Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme" bütünü kas gücünü, dayanıklılığı, koordinasyonu artırıp, kardiyovasküler uyumu sağlar, şişmanlık riskini azaltır, daha mutlu ve stressiz bireyler yaratır.
Doğru kilo kaybı yağ kaybıdır; bunun için vücudun "çalışan işçileri" olan kas kitlesini artırmalı metabolik faaliyeti yükselterek yağ yakımını hızlandırmalısınız. Bunun en temel yolu da diyet programları için her zaman söylediğimiz "kişiye özel" ilkesinin spor programları için de uygulanmasından geçmektedir. Kendi vücudunuza, yaşam şartlarınıza ve isteğinize uygun bir spor seçip o sporu yapmayı sürdürmelisiniz.

Kısırlığa yol açabilir!

Son çalışmalar kadınların son yıllarda uyguladıkları ağır diyet ve sporla bünyelerindeki yağ oranını tükenmeye yakın hale getirdiklerini, bunun da kısırlığa giden sonuçlara neden olabileceğini, hamile kalmakta zorlanabileceklerini göstermiştir.

Dikkat edilmesi gereken en kritik nokta, harcanan eforun şiddeti, yani yoğunluğudur. Spor hekimi efor testiyle egzersiz nabzını belirleyebilir. Eforunuzun yoğunluğu, egzersiz yaparken ıslık çalmanızın veya yanınızdakilerle konuşmanızın mümkün olacağı bir şiddette olmalıdır. Ayrıca, egzersiz yoğunluğu çok hafif de olmamalı, ter atılmalıdır.

Nasıl ve ne kadar?

Uzmanlar kilo kontrolü için haftada en az 2, kilo kaybı içinde haftada en az 4 kez spor yapmayı öneriyor. Spor öncesi ne çok aç, ne de tok olmalısınız. Sıvı alımını takip etmelisiniz.

Egzersiz konusunda kendinizi test edin

1. Haftada kaç kez spor yapıyorsunuz?
a. Hiç
b. Haftada 1 veya 2 kez
c. Haftada 3-4 kez
d. Haftada 5 veya daha fazla

2. Bir günde spor yapmak amacıyla ortalama kaç dakika hareket ediyorsunuz…
a. 10 dakikadan az
b. 10-20 dakika
c. 20-30 dakika
d. 30 dakika veya daha fazla

3. Spor yaparken ya da ağır bir aktivite sonrasında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
a. Pek hareketli sayılmam.
b. Nefesim kesilmez, terlemem.
c. Normalden hızlı nefes alırım.
d. Normalden çok daha hızlı nefes alırım, terlerim.

A'lar çoğunluktaysa:
Sağlığınızı ciddi şekilde riske atıyorsunuz. Az hareket bile hareketsizlikten iyidir. Azar azar başlayın, performansınız yükseldikçe yaptığınız aktiviteyi artırın.

B'ler çoğunluktaysa:
Fena değil. Az da olsa hareket ediyorsunuz. Fayda sağlamak için biraz daha aktif olmalısınız. 10 dakikalık aktivitelerle başlayıp, birkaç hafta içinde bunu günlük 30 dakikaya, daha sonra da 60 dakikaya çıkarmak hedefiniz olmalı.

C'ler çoğunluktaysa:
Düzenli egzersizin faydalarını hissediyor olmalısınız. Haftanın çoğu günü yarım saatlik bir aktiviteniz var. Amacınız bunu artırmak her güne yaymak ve aktivite süresince hafif ısınma hissedip hafif şekilde nefes nefese kalmak olmalıdır.

D'ler çoğunluktaysa:
Süpersiniz! Aktivite süresince ciddi ısı artışı hissediyor, nefes nefese kalıyorsunuz. Egzersizin sağlığınız açısından faydalarını görmeye başlamış olmalısınız. Eğer performansınızdan memnunsanız bu seviyede tutmak için çalışın, artırmak niyetindeyseniz bir egzersiz uzmanı eşliğinde çalışın.

Kilo Veremeyenlerin 7 Nedeni

İşte kilo vermenizi engelleyen hatta kilo almanıza yol açan 7 neden ve bunlarla baş etmek için en etkili çözüm önerileri...

ABD'de, Amerikan Diyet Birliği tarafından, Gallup Araştırma Şirketi'ne yaptırılan bir araştırmanın sonucu oldukça ilginç. Kadınların yüzde 99'u sağlıklı bir şekilde beslendiklerine inanıyorlar. Oysa verdikleri yanıtlar; kendileri için gereken sağlıklı beslenme standartlarını, sadece yüzde 1 oranında sağlayabildiklerini ortaya çıkarıyor. Buradaki en büyük sorun, bolca lifli gıda ve doymamış yağ yerine, ağırlıklı olarak, az ama doymuş yağ, şekerin ve rafine besinlerin tüketilmesi. Oysa besinlerin niceliği kadar niteliği de önemli. Siz kalori hesabı yapıp, yediğiniz her lokmayı sayarken çok farklı nedenler kilo vermenizi engelliyor olabilir. İşte kilo vermenizi engelleyen hatta kilo almanıza yol açan 7 neden ve bunlarla baş etmek için en etkili çözüm önerileri.

1- Kahvaltıyı atlamak

A.B.D. Colorado Üniversitesi'nde, 3 bin gönüllü üzerinde, kahvaltı üzerine bir araştırma yapılmış. Bu kişilerden 1 yıl boyunca düzenli kahvaltı etmeleri istenmiş ve yıl sonunda ortalama 6 kilo verdikleri gözlenmiş. Özellikle, kepekli ekmek, müsli gibi lifli besinlerle kahvaltı eden kadınlar çok daha rahat kilo veriyor ve bu kiloyu korumakta da çok zorlanmıyor. Ayrıca kahvaltıyı atlamak dalgınlığa ve konsantrasyon eksikliğine de neden olabiliyor.

ÇÖZÜM: Tabii ki kahvaltı atlamamak. Sabahları sadece 10 dakika erken kalkarak, bir kase yağsız süt içinde müsli yiyebilir ve kendinize çok büyük bir iyilik yapabilirsiniz. Ancak kahvaltı etmek adına, yağlı poğaça ve açmaları sakın aklınıza getirmeyin. Lifli yiyecekler, taze meyve, meyveli yoğurt ve yağsız süt iyi bir kahvaltı için yapılacak en mükemmel tercihler.

2- Sadece tadına bakmak

Arkadaşınızın doğum gününde dayanamadınız ve o kadar ısrar karşısında incecik bir dilim pasta yediniz. Ardından akşam yemeği için gittiğiniz restoranda, salata ısmarlamanıza rağmen, eşinizin patates kızartmalarından bir iki tane aldınız, bir de diğer arkadaşınızın spagettisinin tadına baktınız. Ama tabii bunları kesinlikle yemekten saymıyorsunuz. Ancak beslenme uzmanları, kilo almanın altında yatan en önemli nedenlerden birinin, diyet planı uygularken, "tadına bakmak", "küçücük bir lokma almak" gibi bahanelerle günlük kalori alımının üzerine çıkmayı gösteriyorlar. Hatta yapılan araştırmalar, bu şekilde tüketilen yiyeceklerin ortalama olarak günde 700 kaloriyi bulduğunu gösteriyor.

ÇÖZÜM: Bu konuda yapabileceğiniz en mükkemel şey bir yiyecek günlüğü tutmak. Böylece, tadına baktığınız böreği, bir parçacıktan bir şey olmaz diye ağzınıza attığınız çikolatayı önünüzde yazılı görecek ve durumun ciddiyetini anlayabileceksiniz. Ayrıca yazacağınızı bildiğiniz için bir şeyler yerken çok daha dikkatli olacaksınız.

3- Şeker bağımlılığı

Şeker ve çikolata kadınların en çok sevdiği yiyeceklerin başında geliyor. Ama burada suçlular çay ve kahvelerimize attığımız kesme şekerlerle, atıştırdığımız şekerleme ve çikolatalar değil. Uzmanlara göre tükettiğimiz şekerin üçte birini gizli bir şekilde alıyoruz. Meyveli yoğurtlar, meyve suları, bazı alkolsüz içecekler nedeniyle farkında olmadan daha fazla şeker tüketebiliyoruz.

ÇÖZÜM: Öncelikle tüm tatlı ve pastaları kendinize haftada sadece bir gün sunabileceğimiz bir ödül olarak sınırlandırmalısınız. Onun dışında yediğiniz tüm besinlerin etiketlerini okuyun ve fruktoz, mısır şurubu ve sakkaroz gibi maddelerin de şeker sınıfına gireceğini unutmayın. Meyveli yoğurt, mısır gevreği ve müsli gibi yiyecekleri satın alırken de şeker içermeyen çeşitlerini seçin.

4- Yeterli miktarda gıda alamamak

Çoğu kişinin, bol bol lif, vitamin ve mineral içeren "tam" yani işlenmemiş gıdalardan yeteri kadar tüketmediği bilinen bir gerçek. Ne yazık ki, işlenmiş, rafine edilmiş ve pek çok katkı maddesi katılarak hazırlanmış gıdaların hayatımızdaki yeri çok daha fazla. Araştırmalar beyaz unla yapılan her türlü hamur işinin beslenmemizde en büyük yeri tuttuğunu gösteriyor.

ÇÖZÜM: Beyaz ekmek, pirinç ve makarna yerine, işlenmemiş kepekli ya da doygun ekmek, kepekli pirinç ve tam makarna tercih etmeye çalışın. Atıştırmak içinse cips, çikolata yerine, yağsız patlamış mısır ya da kuru meyveleri seçin. Evde yaptığınız kek ve hamur işlerinde de, eğer mümkünse, kepekli unu kullanmanız son derece akıllıca olur.

5- Çok fazla yağ tüketmek

Günlük yağ ihtiyacımız yaklaşık 67 gram. Yağ tüketimini kısıtlamak denince, aklımıza sadece yemeğe konulan ya da kahvaltıda kullanılan yağlardan vazgeçmek geliyor. Oysa tereyağ ve margarini keserken, salata soslarında, peynirde ya da sütte var olan yağı göz ardı ediyor, tüketmeye devam ediyoruz. Üstelik fazla yağların en önemli özelliği, kalça, karın ve bacak gibi bölgelerde depolanmaya çok müsait olmaları. Ayrıca fazla yağ tüketenlerin, balık, yağsız süt, C vitamini, A vitamini ve folik asit açısından zengin ve kilo vermeye yardımcı yiyecekleri daha az tükettikleri de gözlenmiş.

ÇÖZÜM: Genel olarak, "bir yiyecek ne kadar az işlenmişse o kadar az yağ içeriyordur" kuralını benimseyebilirsiniz. Ayrıca satın aldığınız besinlerin ambalajlarını okuyarak ne kadar yağ içerdiği hakkında bilgi edinmeniz ve seçimi buna göre yapmanız da olası. Bir besinin kaç kalori olduğu kadar, yağdan gelen kalorisinin ne kadar olduğuna da dikkat edilmeli. Yağ oranı, 100 kaloride 3 gramdan fazla olan besinleri tercih etmeyin.

6- Kalsiyum alımını önemsememek

Hemen hemen herkes kalsiyumun sağlıklı kemiklere sahip olmak ve osteoporozu engellemek için gerektiğini biliyor. Ancak kalsiyumun kilo vermede de etkili olduğu pek fazla bilinmiyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, kalsiyum açısından zengin olan yiyeceklerle beslenenlerin vücut kitle endekslerinin daha düşük olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni kalsiyumun kalsitrol eksikliğini önlemesi. Kalsitrol, vücudumuz tarafından salgılanan ve yağların depolanmasını önleyen bir hormon.

ÇÖZÜM: Büyük bir bardak yağsız süt içerek hem kemiklerinizi koruyacak hem de sizin için gerekli olan kalsiyum miktarını alacaksınız. Üstelik sadece 320 kaloriyle! Süte karşı hassassanız ve süt içtikten sonra sindirim problemleri yaşıyorsanız laktozsuz sütlerden de faydalanabilirsiniz. Eğer süt içmek sizin için imkansızsa, yağsız peynir, yoğurt ve füme somon gibi kalsiyum açısından zengin olan yiyeceklerden bol bol tüketin.

7- Doğru sebzeleri seçememek

Yağ içermeyen, bol lifli ve hastalıklarla savaşan bir çok maddeyle dolu sebze ve meyveler aslında tüketmek için en mükemmel besinler. Oysa ne yazık ki pek çoğumuz taze sebze ve meyve tüketimine gereken önemi vermiyoruz. Sadece sebze yemiş olmak için ağırlıklı olarak patates ve marulu tercih etmek de yapılabilecek büyük bir hata. Oysa patates, özellikle de kızarmış olduğu zaman, fazla besleyici değeri olmayan bir gıda. Aynı şey büyük ölçüde sudan oluşan amerikan marulu için de geçerli.

ÇÖZÜM: Sebze seçiminde aklınıza ilk gelen koyu yeşil yapraklı (ıspanak ve pazı gibi) ve sarı (biber ve kabak gibi) sebzeler olmalı. Bu sebzeleri haşlanmış ya da buharda pişirilmiş şekilde yemeniz en doğrusu. Ayrıca, bol bol şeker ve boya içeren meyve sularının da meyve yemekle aynı şey olamayacağını aklınızdan çıkarmamanız gerek.

Yağ Yakımını Hızlandırın!

İşlemeyen vücut yağ bağlar.. Sürekli yiyip yan gelip yatarsanız ya da tüm gün masa başında yiyip içip hareketsiz çalışırsanız vücudunuzun yağ bağlamasını engelleyemezsiniz. 

Hiç yemeyen biri de kilo alabilir. O halde ne yapmalısınız? Vücudunuz neden yağ depolar, hızlı yağ yakmak için ne yapmalısınız?

Diyette yağ alımını kesmek kilo verme sürecini hızlandırır mı?
Uzmanlara göre yapılan en yaygın hatalardan biri çok az yemek. Bu, metabolizmanın yavaşlamasına neden olur, vücut olanı koruma moduna girer. Vücudun enerji seviyesini ve metabolik işlemleri sürdürebilmesi için belli bir miktar besine ihtiyaç vardır ve bu nedenle çok az yağ tüketmek de bir problemdir. Diğer bir yaygın hata da sürdürülebilir olmayan bir diyeti takip etmektir. Hızlı zayıflama diye bir kavram yoktur. 

Doğru bir diyet, hızlı bir incelme değil kilo sorununa uzun vadeli bir çözüm getirmelidir. Çok az yemek genellikle kilo kaybının hızının artmasını sağlayacaksa da, sürdürülebilir olmadığından yetersiz beslenmeye sebep olabilir. Ayrıca, karbonhidratlar gibi, tüm bir besin grubunu tamamen kesmek de çok yanlış. Karbonhidrat eksikliği vücudun yeteri kadar lif ve B vitamini alamamasına sebep olur. Bu da egzersiz için ihtiyaç duyulan kan şekeri ve glikoz seviyelerinin düşmesine yol açabilir.

Karın bölgesinde oluşan yağlanma tehlikeli mi?
Özellikle karın ve bel bölgesinde oluşan aşın yağlanma; obezite, insülin direnci, tip 2 diya¬bet, kısırlık ve kardiyovasküler hastalıklara sebep olabilir.

Gece geç saatte yemek kilo vermeyi engeller mi?
Vücudunuz çalışmayı gece de durdurmaz ve uyurken uzun bir süre açlık döneminde olduğunuz için aslında önemli miktarda enerji yakarsınız. Ama çoğu kişi belli bir saatten sonra atıştırmamayı yararlı bulur çünkü bu zamanlar az yemek, kilo almaya sebep olabilir. Akşamları televizyon karşısında abur cubur olarak tabir edilen kalori değeri yüksek yiyeceklerden farkında olmadan bolca tüketebilirsiniz. Tabii bu noktada önemli olan neyi ne kadar yediğiniz. Mutfaktaki raflarınızı meyve ve fındık gibi düşük glisemik indeks değerine sahip atıştırmalıklarla doldurmak harika bir fikir olabilir. Bu, metabolizmanızın çalışmasını hızlandırır ve sizi aşırı yemekten, özellikle de sağlıksız yiyeceklerden korur.

Kadın vücudu yaşlandıkça neden biçim değiştirir?
Kadın vücudu genellikle menopoz dönemi öncesine kadar armut biçimindedir, yağlar kalçada depolanır. Menopoz dönemi sonrasında ise vücuttaki yağ orta bölgeye depolanır ve vücut elma biçimini alır. Yağ dağılımındaki bu fark menopoz dönemindeki hormona! değişikliklerden kaynaklanır. Bu, kadınlar için özellikle kalp hastalıkları açısından risk oluşturabilir. Yaşlandıkça hepimiz yılda bir-iki kilo alma eğiliminde olabiliriz. Vücutta özellikle karın bölgesinde oluşan abdominal yağlanma hiçbir zaman için iyi değildir. Kadınlar için 80 cm'den az olan bir bel ölçüsü sağlıklı olarak kabul edilebilir.

Egzersiz yapmadan önce mi, egzersizden sonra mı yemeliyim?
Egzersizden önce yemek yemek tavsiye edilir fakat zamanlama önemlidir. Çalışmadan iki saat önce yapılan yüksek karbonhidratlı ve düşük lifli bir atıştırma idealdir, bundan daha geç bir zamanda yemek, spor yaparken zorlanmanıza sebep olabilir. Karbonhidrat alımından sonra vücudunuzda önce bir insülin artışı meydana gelir ve bu, kan şekeri seviyenizin düşmesine neden olur. Fakat iki saat kadar beklemek vücudunuzun kan şekeri ve insülin değerlerinin normale dönmesine imkan verir. Egzersiz sonrası hafif bir atıştırma da o sırada boşalan karbonhidrat depolarınızın tekrar yenilenmesini sağlayacağı için uygundur. Spor sonrası yüksek karbonhidrat değeri ve biraz da protein içeren bir öğün idealdir çünkü protein karbonhidratların alınmasını kolaylaştırır.

Vücuttaki yağ hücreleri zamanla değişir mi?
Birkaç yıl öncesine kadar doğum sonrası sahip olduğunuz yağ hücresi miktarının hayatınız boyunca sahip olduğunuz kadar olduğu ve siz zayıflayıp şişmanladıkça bu hücrelerin dolup boşaldığı düşünülüyordu. Sonuçta hücrelerin sayısı değişmese de özellikle yağlı beşin tüketildiğinde yağ hücrelerinin ciddi oranda büyüdüğü gözlemleniyor.

Üç ana öğün yiyerek kilo verebilir miyim?
Ara öğünler, metabolizmayı hızlandırdıklarından ana öğünlere göre çok daha yararlıdır. İnsülin salgılanmasının dengeli olmasını sağlarlar. Yüksek insülin değerleri vücudun yağı kırma kabiliyetini azalttığından düşürülmeli. Ara öğünler ani acıkmaların önüne geçer.

Kalori Kısıtlaması : Öğünlerinizde daha az ve sağlıklı besinler yerken enerji tüketimini artırmak kilo vermenin en mantıklı yoludur.

Öğün Yerine Geçen Karışımlar : Bu karışımların bazıları kısa vadede belirgin bir kilo kaybını hedefliyor. Böyle bir zayıflama yöntemi muhtemelen yağ kadar kas kaybını da içeriyor. Bu karışımlar genellikle vücudun depolamadığı kadar yüksek miktarda protein içerir ancak büyük ihtimalle eski diyetinize döndüğünüz zaman kaybettiğiniz kiloları hızla geri alırsınız.

Kilo Verme İlaçları : Bu ilaçların, vücudun besinlerdeki yağı almasını engelleyen türleri güvenlidir. Ama başta ishal olmak üzere tatsız yan etkileri olabilir. Bu durum sizi daha az yağ yemeye yönelterek negatif bir destekleme işlevi görebilir.

Egzersiz Programları : Egzersiz programları her zayıflama stratejisinin parçası olmalıdır ve mutlaka kas yapmaya yönelik bir direnç çalışması içermelidir. Kas oluşumu yağların o bölgeye yerleşmesini engeller.
Suyun içine birkaç damla limon damlatıp içerek metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz.

Yağların vücutta hangi sebeple ve nasıl depolandığı fazla kiloların oluşmasında önemli bir etken. İnsanların daha zor koşullarda yaşadığı eski dönemlerde vücutta yağ depolanması hayati önem taşıyordu. Vücut, gıdalardan artan enerjiyi yiyecek bulunamadığı zamanlarda kullanmak üzere depoluyordu. Günümüzde enerji depolaması hayati gereklilik taşımasa da; yağ, diğer organların fonksiyonlarını etkileyen hormonları ürettiği için önemli. Çok fazla yağ, vücudun şekeri işleme koyma gücünü azaltabilir ve bu da kişinin üreme sistemiyle ilgili problemler yaşama ihtimalini artırabilir. Yetersiz yağ alımı ise adet dönemlerinin aksamasına ve doğurganlıkla ilgili problemlere yol açabilir.

Doğru yiyeceklerle zayıflama tüyoları

Fazla kilolarınız ne yediğinizden çok mutfağınızda hangi gıdalara yer verdiğinizle ilgilidir. Eğer doğru yiyecekleri satın almasını bilirseniz fazla kilolarınızdan da kısa sürede kurtulabilirsiniz.

İşte size süpermarkette sağlık yiyecekler seçebilmenizi sağlayacak bazı ipuçları…

Fark etmeden diyetle size akıllı alışveriş tüyolarını veriyorum. Sağlığınız için doğru yiyecekler seçerek fazla kilolara geri dönmemek üzere veda edebilirsiniz.

- Gökkuşağının renklerinin keyfini çıkarın – 
Sene boyunca elinizin altında bulunan rengarenk sebze ve meyve yelpazesinden yararlanın. Yerel çiftlik marketlerinde veya sebze reyonundaki haftanın özel ürününe dikkat edin.

- Kalsiyum için sütü tercih edin – 
Marketteki bir sürü kalsiyum açısından zenginleştirilmiş meyve sularıyla süt yerine bunları tercih etmek oldukça kışkırtıcı. Kalsiyum açısından zenginleştirilmiş meyve suları kemik yapıcı besinleri içermezler.

- Tam tahılları tercih edin – 
Tam tahıllılar rafine kuzenlerine oranla daha fazla lif, vitamin, mineral ve diğer koruyucu maddelerden sağlarlar.

- Depolayın – 
Gazlı içecekler yerine çikolatalı veya aromalı sütlere bakın. Çocuklar besleyici soğuk içecekleri her zaman severler.

- Yüzde 100′ü arayın – 
Meyve suyu alırken etiketinde yüzde 100 ibaresini arayın. Başka içeceklerde bulunmayan besinleri sağlarlar.

- Seyahat dostu seçenekler alın – 
Parka veya günübirlik gezilere gitmeyi planlarken paketlemesi kolay, besleyici yiyecekler alın. Tek porsiyonluk yoğurt, puding ya da peynir, kolayca çürümeyen meyveler ve önceden kesilmiş sebzeler, krik-krak, simit, kraker ve humus gibi bunları batırabileceğiniz proteinli soslar alın.

- Öğrendiklerinizi öğretici bir deneyime dönüştürün – 
Çocuklarınızın haftalık alışveriş listenizi yapmanıza yardımcı olmalarına izin verin. Çocuklarınızın yaşları yeterince büyükse bunu 'Yiyecek Rehber Piramidi'ni kullanarak yapın. Bunu bir oyuna çevirerek eğlenceli hale de getirmeniz de mümkün.

- Çocuklarınızın seçmesine izin verin – 
Çocuklara besleyici yiyecekler yemeyi öğretmenin önemli bir kısmı onları yeni lezzetlerle tanıştırmaktır. Çocuğunuzun o hafta denemek üzere yeni bir çeşit ekmek, yoğurt veya yeni bir tam tahıllı gevrek seçmesine izin verebilirsiniz.

Diyeti bozmanızın nedeni arkadaşınız mı?

Restoranda arkadaşınla birlikte yemek siparişi vermek üzeresin. Sen, kremalı jambonlu spagetti düşüncesiyle ağzının sularını akıtırken bir anda kendine itiraf ediyorsun: 'Hayır, yapmamalıyım!'.

Yakın arkadaşların kararlarının bizim üzerimizde aslında çok eğlenceli bir etkisi var. Onların kararları o kadar önemli ki Dünya Sağlık Örgütü, insan sağlığı üzerindeki arkadaş faktörüne genetik ve gelir düzeyi faktörleri kadar önem atfetmiş. 

Arkadaşların birbirinin beslenme ve sağlık alışkanlıklarına etki etmesi Healthy People 2010 raporunda bile işlenmiş. Sigara içmek, grip aşısı olmaya karar vermek ve vitamin almaya başlamak sosyal çevreden bulaşan davranışlar. Ancak arkadaş çevremizin etkisini en çok hissettiğimiz zamanlar yemek, içmek ve egzersiz saatleri.

(Sözde) Dalga etkisi

Hızla kilo alan bir arkadaş sahibi olmak senin de yüzde 57 oranında o yolda ilerlemene neden oluyor. Bunu yaptıkları bir araştırma ile ortaya koyan ikili sosyal ağlar üzerine 10 yıldır çalışmalar gerçekleştirdi.  Bu konuda ki açıklamaları: "Bilinçli ya da bilinçsiz olarak, insanlar ne kadar yiyeceğine ya da ne kadar kilonun fazla kilo olduğuna başkalarına bakarak karar veriyor" diyor.

Aslında tatlı mönüsüne bakmaya gerek bile görmezken yemeğin ardından brownie sipariş eden arkadaşlarına katılıp sen de fikrini bir anda değiştirebilirsin. Hatta bazı durumlarda yemek konusunda teslim olacağımız ilişkiler bile geliştirdiğimiz oluyor. Kadının sadece "Berbat bir gün geçiriyorum ve birkaç tane kızarmış patates yersem daha iyi olacağım" demek için "yemek arkadaşları" bulunuyor.

Sosyal çevre içki içme alışkanlıklarına da çok fazla etki ediyor. Alkol, fazlasıyla nam salmış bir diyet düşmanıdır. (Eğer Martini'den sonra baharatlı cipse hayır diyebiliyorsan o ayrı.) Araştırmalarına göre içki içmek risk kategorisinde bulunuyormuş. Çünkü arkadaşları içtiyse içki içme isteği iki katı artan katılımcılarla karşılaşılmış. Bu kadar çabuk etkilenip kendimizi bırakmamızda fiziksel bağlantının etkisi olabilir.

Araştırmalarının ardından şu sonuca ulaşmış: Başkalarından etkilendiğimiz zaman, beynimizin bilinçli kararlar veren bölümü harekete geçmiyor. Bunun yerine kafanın arkasında yer alan bir bölüm (occipital lob) harekete geçiyor (ki burası görme fonksiyonuyla ilgili olan kısımdır.) Türkçesi: Bizim için iyi olacak şeye odaklanmak yerine (bir elmayı ısırdığımız an) başkalarının o sırada ne yaptığına odaklanıyoruz (birinin çikolatalı pastadan ısırık alması).

Yeni diyet: Doyana kadar ye

Amerika'dan gelen yeni bir diyet trendi, diyete olan bakış açısını değiştiriyor. Amaç; yemeyi sevmek, tadını çıkarmak ve doyana kadar yemek!

Diyet yaparken sürekli midenizin zil çalmasından şikayetçiyseniz, imdadınıza Amerika'dan gelen yeni bir diyet trendi yetişiyor: Volumetrik Diyet! ''Hacim Diyeti'' olarak da adlandırabileceğimiz bu diyet trendi, yeni bir çığır açıyor. Çünkü temeli, ''doyana kadar ye'' prensibine dayanıyor.

Nesnelerin hacmini ölçmeye yarayan bir birim olan ''volumetri''den adını alan diyet yöntemi, besinleri kalori değerlerine göre değil, hacim değerlerine göre sınıflandırıyor. Bir örnek vermek gerekirse: 15 tane üzüm, tartıda 100 gram geliyor ve kalorisi de 70 civarında. 15 tane kurutulmuş üzüm ise en fazla 20 gram ve onun da kalorisi 70 civarında. Peki, 100 gram üzümle mi doyarsınız, yoksa 20 gram kuru üzümle mi? Her ikisinin de kalorisi aynı ise, daha hacimli olan taze üzüme uzanmaz mı şimdi eliniz? Bu soruya ''evet'' deme ihtimaliniz çok yüksek. Zaten araştırmalar da bunu gösteriyor.

Pennsylvania'da yapılan bir araştırmaya göre insanlar, ''doyana'' kadar yemek yiyor. Bu durumda ''ne'' yediğinin pek bir önemi kalmıyor. Düşük kalorili de olsa, yüksek kalorili de olsa, temel amaç ''doydum'' hissini yaşamak! Bu araştırmadan yola çıkarak ''Volumetrik Diyeti'' geliştiren Beslenme Uzmanı Barbara Rolls, normalden daha az yiyerek zayıflamanın çok zor olduğunun altını çiziyor: ''Besinleri kısarak yapılan diyet, ilk başta kilo verdirir ama uzun vadede başarılı olamaz. Çünkü 'açlık' hissinin bastırılması gerekiyor!''

Bir günlük örnek mönü

SABAH: Aç karnına bir bardak su için. Ardından büyük bir kase içine; yulaf ezmesi, taze meyve parçaları koyun. Bu karışıma yağsız süt, yoğurt ya da meyve suyuyla hacim kazandırın.

ARA: Bir patates salatasının içine bolca salatalık doğrayın. Bu, salatanızın hem hacmini artıracak hem de daha doyurucu olacak.

ÖĞLE: Sade suya tirit tarzı çorbanızın hacmini artırmak için kepekli makarna ve sebzelerden faydalanın. Makarna yerine bulgur, yarma, pirinç gibi bakliyatlar da kullanabilirsiniz. Kurubaklagiller de çorbaya ayrı bir lezzet ve hacim katar. İsterseniz içine arada bir tavuk, balık ya da et parçaları atın. Eğer zengin bir çorba içme şansınız yoksa; balık ya da tavuk filetonun yanında bol salata ve sebze yiyebilirsiniz. Ardından küçük bir sütlü tatlı ya da meyve alabilirsiniz. Bol bol su içmeyi unutmayın! 

Kilo vermek için ne yemeliyiz?

Gerçekten kilo vermek istiyorsanız, hangi yiyeceğin yerine hangisini koyarak sağlıklı ve düşük kalorili seçim yapmış olacağınızı bilmelisiniz.

Sağlıklı kilo vermenin en önemli yolu sağlıklı beslenme kurallarını bilmekten geçiyor. Günlük beslenme programımızda dengeli olmak, fazla kalori almamak, spor yapmak hem kilo kontrolü hem de sağlıklı bir beden sağlıyor.

Uzak durmamız gereken ve tüketmemiz gereken yiyecekleri sizin için araştırdık: Beslenme düzenimizi sağlıklı yiyeceklerden oluşturmak için size harika önerilerimiz var…

Bırakmamız gerekenler
*Pastırma, sucuk, sosis
*Yağda kızartılmış köfte
*Kızartılmış hamur işi tatlılar
*Yağda kızartılmış tavuk

Tercih etmemiz gereken pişirme yöntemleri 
*Izgara
*Haşlama
*Buharda pişirme, buğulama
*Fırında pişirme

Seçmemiz gereken yiyecekler 
*Tavuk (derisiz)
*Yağsız kırmızı et
*Balık
*Mercimek, fasulye gibi baklagiller

Kahvaltıda uzak durulması gereken yiyecekler
*Poğaça ve diğer hamur işleri
*Şekerli kahvaltı gevreği
*Reçel ve kaymak

Kahvaltıda tercih etmemiz gerekenler
*Ekmek (Tahıllı kahverengi tam buğdaydan yapılmış)
*Az tuz ve az şekerli kahvaltı gevreği
*Meyve ve meyve salatası

Makarna sosu hazırlarken kullanmamız gerekenler
*Domates
*Çeşitli sebzeler

Makarna sosu hazırlarken kullanmamamız gerekenler
*Krema, tereyağı
*Peynir

Sebzeleri ve salataları tüketirken
*Sebzeleri ve salataları daima sossuz tüketin
*Salatanıza sadece limon ya da sirke ilave edin

Sebzelere ve salatalara eklememeniz gerekenler
*Tereyağı ya da tereyağlı sos
*Yoğun zeytinyağlı soslar
*Mayonez

Karbonhidrat olarak seçmemiz gerekenler
*Kahverengi pirinç ya da bulgur
*Kepekli makarna
*Haşlayarak pişirme

Uzak durmamız gereken karbonhidratlar 
*Beyaz pirinç
*Beyaz makarna
*Haşlanmış patates
*Tereyağı ve krema karıştırılmış püre halinde patates
*Cips
*Kavurarak pişirme

Tatlı olarak tercih etmemiz gerekenler
*Az şekerli sütlü tatlılar
*Kuru ve taze meyveler (Miktarlara dikkat!)
*Taze sıkılmış meyve suları
*Çok az balla tatlandırılmış meyve salatası

Uzak durulacak tatlılar
*Şerbetli tatlılar
*Her türlü pasta, kek, kurabiye

Yeme alışkanlıklarınızda yapmanız gereken küçük değişiklikler
*Restorannda yemeğiniz gelmeden önce masaya ekmek almayın.
*Tatlınızı yanınızdaki arkadaşınızla paylaşın.
*Sağlıklı tatlı yemek istiyorsanız taze meyve salatasını tercih edin.
*Yediğinizin meyve değil de illa ki tatlı olmasını istiyorsanız, meyveden yapılmış bir tatlıyı seçin.
*Sandviç seçimlerinizi beyaz ekmek yerine tahıllı ekmekle yapın. Kaşar yerine yağsız beyaz peynirle hazırlamayı tercih edin.
*Dışarıda yediğiniz et, köfte türü yiyeceklerin yanına patates cipsi almak yerine salata yemeyi tercih edin.
*Makarna sosu için hazır paketleri tercih etmek yerine evde kendiniz sos hazırlayın.
*Atıştırmak için cips yerine kurutulmuş meyveler ile taze meyveleri tercih edin.
*Süt ve yoğurdun tam yağlı olanını değil, az yağlı ya da yağsız olanını tercih edin.
*Hazır meyveli yoğurt almak yerine, sade yoğurt alıp evde kendiniz meyve ilave edin.

Zayıflamaya yardımcınız olacak formüller

Yapılan araştırmalar ve testler sonucunda etkili olduğu söylenen ve aşırı kilolardan kurtulup kolayca zayıflamaya ve sürekli formda kalmaya yararlı besinler ve zayıflama formüllerini merak ediyorsanız yazımızın devamını okumalısınız.

1. Salatalık
Düşük kalori ve yüksek su içeren salatalık, formda kalmanızı ve zayıflamanızı sağlar. Sadece bir salatalıkta sadece 45 kalori vardır.

2. Kırmızı üzüm
Bir kâsede ortalama 80 kalori içerir, soğuk üzüm tatlı isteğinizi karşılayan mükemmel bir seçenek olabilir.

3. Yaz salatası
Ağırlıklı olarak düşük kalorili yaz sebzeleri içeren yaz salataları, kalori bakımından oldukça düşük ancak doyurucu ve zayıflatıcıdır.

4. Soğuk filtre kahve
Kafein sizi canlandırır. Kaymaksız süt eklenmiş filtre kahve, kan şekeri seviyenizin normal kalmasına ve metabolizmanızın çalışmaya devam etmesine yardımcı olur.

5. Izgarada pişirilmiş sebzeler.
Mantar, soğan, dolmalık biberler, kabak, patlıcan, kuş konmaz gibi sebzeleri ızgarada pişirin. Hem hazırlaması kolay hem de düşük kalorilidir. Zeytinyağı ile hafifçe yağladığınız sebzeler, tuz eklenerek yenilebilir.

6. Yağsız patlamış mısır
Mısır yağda yapıldığında kilo almanıza neden olabilir. Ancak bir kâse yağsız patlamış mısırda sadece 30 kalori ve 2 gr lif bulunur. Bunu yiyerek de zayıf kalabilirsiniz.

7. Yağsız çeşnili yoğurt
Serinlemenin en doğal yolu yoğurt aynı zamanda zayıflamanıza da yardımcı oluyor. Yağsız yoğurdun içerdiği karbonhidrat ve protein uzun süre tok hissetmenizi sağlar.

8. Şekersiz buzlu çay
İlk başta ‘şekersiz’ tanımlaması size hoş gözükmeyebilir. Kalorisiz doğal içecek buzlu çayınıza taze meyve dilimleri ekleyerek içeceğinizi tatlandırabilir, gecenizi serinletebilirsiniz.

9. Karpuz
Bol bol karpuz yiyin. Su ve C vitamini bakımından zengin olan karpuzun bir kâsesi veya suyu sadece 80 kaloridir.

10. Çorba
Midenizi yeni yapılmış ve biraz soğumaya bırakılmış domates çorbası ile doldurun. Bir kâse çorba sadece 50 ila 100 kalori arasındadır.

İncenik olmanın püf noktaları

Her kadın, formda bir vücuda sahip olmak ve verdiği kiloları uzun yıllar geri almamak ister. Zarif ve İncecik bir vücuda sahip kadınların 12 sırrını uygulayarak bu isteğinize kavuşabilirsiniz. İşte ince ve zayıf olmanın püf noktaları…

Fazla kilolarınızdan kurtulmak uğruna sürekli aç mı yaşıyorsunuz? Aslında eziyet çekmeden ideal kilonuza kavuşabilirsiniz. Formda bir vücuda sahip olmak ve verdiğiniz kiloları uzun yıllar geri almamak için zayıf kadınların 12 sırrını öğrenmeniz yeterli!

Elinizden arkadaşlarınızın önerdikleri diyet listelerini düşürmüyor, üstelik buna rağmen tartıda gördüğünüz sayıdan hiç memnun kalmıyor veya verdiğiniz kiloları kısa sürede fazlasıyla geri mi alanlardan mısınız? Siz gün boyunca yarı aç dolaşırken, bazı kadınların ise hiç diyet yapmadıkları halde uzun yıllar formlarını korumaya devam etmesinin bir sırrı olmalı diye mi düşünüyorsunuz? Haklısınız! Onlar, zayıf kalmalarını sağlayacak sırlara sahipler. Acıbadem Maslak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Burcu İnce’den, zayıf kadınların 12 sırrını öğrendik.

Az ancak sık besleniyorlar

Metabolizmalarının iyi çalışması ve şeker dengesinin kurulması için aç kalmamaya ve az beslenmeye özen gösteriyorlar. Bunun için günde 3 ana öğün 3 ara öğün besleniyor, böylece hem aç kalmadan, hem de metabolizmanın daha hızlı çalışmasını sağlayarak, kilo kontrolünü sağlayabiliyorlar.

Düşük kalori ve düşük yağ içeren beslenme programını takip ediyorlar

Yağlı besinlerden uzak durmaya ve çok kalorili besinlerle karınlarını doyurmamaya dikkat ediyorlar. Çünkü biliyorlar ki bu tür besinler içerdikleri yüksek kalorinin yanı sıra yağ ve karbonhidrat miktarının fazlalığından dolayı çabuk acıkmalarına ve açlık krizleri geçirmelerine neden oluyor.

Düşük glisemik indeksli besinler tercih ediyorlar

Patates, pirinç pilavı, beyaz ekmek, çay şekeri ve bal gibi kan şekerini hızlı yükselten ve ani iştah artışına neden olan yüksek glisemik indeksli besinlerden kaçınıyorlar. Bunun yerine kan şekerini hızlı yükseltmeyen ve tok tutan tam buğday, tam çavdar ekmeği, bulgur pilavı ve meyve gibi düşük glisemik indeksli besinleri tercih ediyorlar.

Besinlerin pişirme şekline dikkat ediyorlar

Kızartmaları ayda 1 veya 2 kez ile sınırlandırıyor, bunun yerine haşlama veya fırında pişirme şekillerini tercih ediyorlar. Patates kızartmasını çok sevseler de, baharatlandırarak fırında elma patates şeklinde hazırlıyorlar.

Yemekten önce çorba veya salata tüketiyorlar

Yemekten önce yenen çorba veya salata açlık hissini azaltarak, ana yemeğin daha az yenmesini sağlıyor. Onlar da bu kurala mümkün olduğunca uymaya çalışıyorlar. Tabii ki yenilen çorbanın içeriği de önem taşıdığını biliyor, düşük kalorili olanlarını yiyorlar.

Atıştırmak için düşük kalorili besinler yiyorlar

Hem açlık şikayetlerinin sonlanması hem de doygunluk sağlanabilmesi yemek aralarında acıktıklarında kalori değeri çok düşük olan sebzeler salata tüketiyorlar.

Dışarıda yemek yerken dikkatli oluyorlar

Davetlerde veya iş yemeklerinde; ızgara balık, tavuk, köfte veya yağsız et gibi seçenekleri, salata gibi düşük kalorili besinlerle birleştirerek hafif menüleri tercih ediyorlar.

Bol bol su içiyorlar

Vücudu bir kap gibi düşünürsek, bunun yüzde 60-70’ini su oluşturuyor. Su içmeye önem verilmediği takdirde ise vücuttaki yağ miktarı artabiliyor. Onlar da bunu önlemek için günde 10-12 bardak su içmeyi asla ihmal etmiyorlar.

Dengeli besleniyorlar

Her besin grubunu eşit olarak tüketiyorlar. Günlük öğünlerinin; et, balık, tavuk veya kurubaklagil gibi protein grubundan, süt ve süt ürünlerinden, tahıl grubundan ve sebze-meyveden oluşması gerektiğini çok iyi biliyorlar.

İçeceklerin kalorilerini göz ardı etmiyorlar

İçeceklerin kalori yönünden besinler kadar tehlikeli olduğunu biliyorlar. Bu nedenle içeceklerin üzerinde yazan kalorileri dikkate alıyor ve alkolden mümkün olduğunca uzak duruyorlar. Asitli ve enerjisi olmayan içecekleri de besinlerin sindirilme hızına etkisi olacağı için çok sık tercih etmiyorlar. Çünkü bunlar besinlerin emilimini hızlandırdığı için çabuk acıkmaya yol açıyor.

Düzenli spor yapıyorlar

Düzenli olarak spor yapmak kilo vermenin yanı sıra sıkılaşmaya ve formda kalmaya yardımcı oluyor. Zayıf kadınlar da ne kadar yoğun olurlarsa olsunlar, haftanın birkaç günü spor yapmayı asla ihmal etmiyorlar.

Haftada bir tartılıyorlar

Fazla kilolardan kurtulduktan sonra vücut ağırlığının düzenli takip edilmesi gerekiyor. Onlar da haftada veya 15 günde bir, aynı saatlerde tartılarak kilolarının kontrolünü sağlayabiliyorlar.

Hızlı kilo verdiren müthiş hatalar..

Diyet yapan kişiler, sonuca hemen ulaşmak istiyorlar, ama..

Kişinin kendi isteği ile hızlı kilo vermesi günlük enerji alımının azalması veya harcadığı enerjiyi egzersiz ile artırması temeline dayanır. Hızlı kilo kaybı genelde düşük kalorili ve proteini yüksek diyetlerle sağlanır. Bu tür diyetlerde düşük karbonhidrat ve ilk günlerde yaşanan su kaybı nedeniyle ortaya çıkan hızlı kilo kaybı yüz güldürücüdür.

Bu diyetlerde yan etki olarak başağrısı, bulantı, ishal, halsizlik sıkça gözlenir. Ayrıca hızlı kilo vermeyi sağlayan ancak kalıcı olmayıp daha fazla kilo almaya davet eden diyetler olup, sağlık açısından önerilmemektedir. Proteini yüksek düşük kalorili diyetlerin kolesterol açısından da zengin olması kalp hastalığı açısından çok önemli bir risktir. Çünkü proteini yüksek karbonhidratı düşük diyette ekmek ve türevleri kısıtlanır yerine, hayvansal kaynaklı besinler daha fazla verilir (tavuk, balık, süt, peynir, yoğurt, et ürünleri gibi). Çok düşük kalorili diyet yapanlarda görülen diğer bir risk de safra kesesi problemidir.

Diyet yapan kişiler, sonuca hemen ulaşmak istiyorlar, ancak seneler süren yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle bozulan metabolizmalarının bir veya iki ay gibi kısa sürede düzelmesinin imkânsız olduğunu zor kabul ediyorlar. Kilo vermekten çok elde edilen kiloyu korumak ve kişilerin su ile kas kaybı yerine yağ kaybetmeye yönelik diyetleri tercih etmeleri daha doğru oysa.

DOĞRU DİYET Mİ ACABA?

• Size verilen programı kontrol edin

• Tüm besin grupları bir günlük diyet içinde yer alıyor mu?

• Bu besinler her zaman alışveriş yaptığınız süpermarket veya manavda var mı?

• Yaşam tarzınıza ve bütçenize uygun mu?

• Program sevdiğiniz besinleri yemenize de müsaade ediyor mu?

• Sadece birkaç hafta değil ömür boyu uygulayabileceğiniz bir program mı? (Cosmoturk)

Elma sirkesi ile zayıflayın

Yıllardır birbirinden önemli faydaları nedeniyle birçok insan tarafından kullanılan elma sirkesinin son sürprizi de zayıflatma özelliğine sahip olduğunun bulunması… 

Elma sirkesi düzenli olarak kullanıldığında sindirime yardımcı oluyor ve kilo vermeyi kolaylaştırıyor.

Sabahları kahvaltıda, içine 1-2 kaşık elma sirkesi ve 1 kaşık bal karıştırılmış bir bardak ılık su, uygun bir rejimle birlikte kullanıldığında düzenli kilo kaybetmeyi sağlıyor.

Elma sirkesinin faydaları şu şekilde sıralanabilir…

Akne tedavisi

Su ile seyreltilmiş elma sirkesi ile yüzünüzü temizleyin ve su ile durulayın. Elma sirkesi hem cildinizi yumuşatacak, hem de antiseptik özelliği ile akneye neden olan mikropları öldürecektir.

Boğaz ağrısı

Anjin ve streptokok dâhil olmak üzere tüm boğaz ağrılarında, 1 bardak suya katılan 1 kahve kaşığı elma sirkesi ile saat başı yapılacak gargara rahatlatıcı bir çözüm.

Ciltteki lekelere

Dörtte bir litre suya, üç çorba kaşığı elma sirkesi ekleyip, kaynayıncaya kadar ısıtın, ateşi kısın. Başınıza bir örtü örtüp, yüzünüzü buhara tutun. Yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi ile yüzünüzü silin. Haftada iki kez tekrarlayabilirsiniz.

Migren

Bir tasa eşit miktarda su ve elma sirkesi koyup kaynatın. Altını kısarak yüzünüzü buhara tutun. Bu şekilde 3 dakika kadar soluk almanız, migren ağrılarının yok olmasını sağlayacaktır.

Yorgunluk ve uykusuzluk

1 litre suya 3 yemek kaşığı elma sirkesi ve bir fincan bal ilave edin. Her gece yatmadan önce 2 yemek kaşığı için. Uykusuzluğunuzun ve yorgunluğunuzun kaybolduğunu göreceksiniz.

Kaşıntılar

Böcek ısırmalarına, kurdeşene bağlı kaşıntılarda, arı sokmalarında ve cilt çatlaklarında, sorunlu bölgeye sürülecek elma sirkesi rahatsızlığı giderecektir.

Mide bulantısı

Mide bulantısının önüne geçmenin yolu; ılık elma sirkesine bir bezi batırıp sonra sıkmak ve bu bezi midemizin üstüne yerleştirmektir. Bez soğudukça ılık bir bez ile işlem tekrarlanmalıdır.

Sivilceler

Sivilceler için, su ile seyreltilmiş elma sirkesiyle yüzünüzü silin ve durulayın. Elma sirkesi akneye yol açan mikropları öldürür.

Varisler

Varislerin yol açtığı ağrıdan şikâyetçiyseniz, sirkeli bir bezi bacaklarınıza sarın ve 30 dakika bekletin. 30 dakikalık süreyi bacaklarınızı yukarı kaldırarak geçirin. Bu işlemi sabah-akşam tekrarlayın.

Nasırlar

Bir dilim bayat ekmeği elma sirkesine batırıp nasırlı bölgenize koyarak gece boyunca orada tutun. Sabah uyandığınızda sertliğin kaybolduğunu göreceksiniz. Bir başka yol ise ılık suyun içine yarım bardak sirke koyup, yarım saat nasırlı bölgeyi bu suda bekletmek ve sonra bir havlu ile kurulayıp ponza taşı ile bölgeyi ovuşturmak…

Kepeksiz saçlar

Saçlarınızı yıkadıktan sonra, son durulama suyuna elma sirkesi ekleyin. Saçlarınızın kepekten arındığını ve parlaklaştığını göreceksiniz.

Göbek nasıl eritilir?

Peki, bu iş için nasıl bir yol uygulamalıyız ki kışın yaptığımız göbeği yazın geçmesine fırsat vermeden eritelim? İşte uzmanlardan fazla kiloları atıp göbek eritmek için önemli öneriler…

Yaz tatili dönemine girdiğimiz şu günlerde birçoğumuzu fazla kilolardan kurtulmak ve kışın depoladığımız yağları eritmek için diyet yapma telaşı sarmıştır.

Beslenme, Diyet ve Akupunktur Uzmanı Dr. Murat Topoğlu yaza girerken zayıflama önerilerini verdi. Dr. Topoğlu şöyle konuştu:

"Yaz aylarına girerken önereceğim bir şey var o da bol miktarda su içmek. Günde 3 litrenin altında su içmemeniz lazım. Tansiyon düşüklüğü yaşayanların da günde 2 şişe maden suyu içmeli. Haftanın 3- 4 günü de ekstradan birer saat yürüyüş yapılmalı. Bunun haricinde vücut kilo veriyor. Zaman zaman kilo vermemiz durabilir. Kadınlarda adet döneminde durması normaldir. Adet bittikten 2 gün sonra tartılmalıdır. Kilomuz bazen iki hafta da durgunluk gösterebilir. Devam etmek lazım diyete. "Bütün hafta diyet yaptım, kilo aldım" demeden diyete devam etmek gerek.

Bu işin önemli taraflarından biri de verdiğimiz kiloyu korumak. Onun için de mutlaka koruyucu beslenme şeklini devam ettirmemiz gerekir. Öğlen bir tabak yemek, akşam bir tabak yemek yiyorsunuz. Günde üç dilim ekmek tüketiyorsunuz. Haftada iki kez sütlü tatlı yiyorsunuz. Bu biçimde verdiğiniz kiloyu geri almazsınız.

Haftada iki top dondurma da yiyebilirsiniz. Haftada iki kadeh alkol tüketiyorsanız sorun yok ama daha fazlaysa, o alkol kadar zeytinyağı tüketiyor gibi olursunuz.

Zeytinyağının 100 gramında 900 kalori var. 4 kadeh alkolde 1800 kalori var. 1800 kalori bütün gün ihtiyacınız olan kaloridir. Bir şey yemeseniz de kilo almaya devam edersiniz.

Haftada bir iki kadehle kalıyorsanız sorun değil ama artıyorsa sorun. Kolalı içecekler iştah artırıyor, kilo aldırıyor. Şekerli gazlı bir su. Doğal sıkma meyve sularını tavsiye ediyoruz."

Göbek nasıl erir?

Dr. Topoğlu şöyle devam etti: "Göbek eritmeyle ilgili, mekik hareketlerini tavsiye etmiyoruz. Bol yürüyüş yaparlarsa göbek kendiliğinden erir. Çalışanlar da otobüsten ya da servisten bir durak önce inmeliler. Alışveriş merkezine yürümeniz bile yeterli. Bir spor salonuna gitmenize gerek yok.

"İnsanlara sürekli bir şeyler öneriyoruz insanlara. Kadınlar geliyorlar "Enginar yaptım, suyuna ekmek banmıyorum, üstünden yiyorum doktorcuğum" diyorlar. Ama bilmiyorlar ki enginar konulan bir bardak zeytinyağını emiyor. Emdiği zeytinyağını yediğiniz zaman siz zaten yağı yiyorsunuz.

Zeytinyağlı yemekler zararlı değil ama koyduğunuz yağ miktarı çok önemli. Bir ara da fındık, fıstık modası vardı. Herkes avuç avuç cinsel obje olarak gördüğü fındıkları yiyorlardı. Bilmiyorlar ki onlar göbeklerimize, yağ olarak geldi. 26 senedir 40 bin insanın zayıflama çilelerini beraber yaşadığı biriyim. 10 yaşında 56 kilo olan bir çocuğun 15 kilo verdikten sonra yaşadığı sevinci anlatamam.

Okulunda arkadan gelen arkadaşı, "Şişko baksana" dediğinde o çocuğun üzülmesini düşünebiliyor musunuz? O çocuk her gün yaralanıyor. Dolayısıyla şişmanlığı hastalık olarak kabul etmelisiniz. Biz insanlara diyet veriyoruz ama uygulamıyorlar. Dengeli beslenemiyoruz. Pişirme teknikleri kilo alımında önemli rol oynuyor. Tavuk mesela, derisini çıkardığınızda kilo yapmaz. Ama halkımız derisi lezzetli diye yemeye devam ediyor."

Dr. Topoğlu diyet yemeği hazırlanışının bilinmediğine dikkat çekerek Dr. Ümit Aktaş ile birlikte yeni bir sistem kurduklarını da açıkladı. Diyet yemeği isimli internet sitesinden dileyenlerin diyet yemeklerini sipariş edebileceklerini ve bu sayede kilolarını koruyabileceklerini ifade eden Dr. Topoğlu, "Besinler, havası alınmış özel vakumlu kapların içinde düşük ısıda ve minimum yağ kullanarak uzun sürede pişiriliyor. Pişirme esnasında besinlerde minimum su kaybı meydana geliyor ve böylece besin değerini kaybetmeyen son derece sağlıklı yemekler hazırlanıyor. Hazırlanan yemekler hava almayan, akıntı yapmayan vakumlu kaplarda paketleniyor, pastörize ediliyor, böylece her türlü zararlı mikroorganizma yemeklerden uzaklaştırılıyor ve yemekler uzun süre dayanıklı hale geliyor. Bu sayede, müşterilere taze taze ulaştırılıyor" dedi.

Obezite günümüzün en büyük tehlikelerinden biri

Beslenme, Diyet ve Akupunktur Uzmanı Dr. Ümit Aktaş ise şunları söyledi:

"Obezite günümüzün en büyük tehlikelerinden biri. Sağlık problemleri yanında kalpten diyabete kadar uzanan çok geniş sıkıntıların sebebi. Obez kişiler toplumdan uzaklaşmakta ve sosyal izolasyona maruz kalıyor.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre obeziteye bağlı ölümlerin sayısı 3 milyonu geçiyor. ABD nüfusunun yüzde 60′ı fazla kilolu yüzde 35′i obez. Siz hastanıza ne diyet verirseniz verin hastanızın temel ihtiyacı diyet yemeği.

Çalışanlar diyet yemeği bulamıyor, evde diyet yemeği yapamıyoruz. Kişiler aç kalarak zayıflamaya çalışıyor ya da zayıflama girişimleri başarısız oluyor."

Ara öğün dedikleri...

Ara öğün nedir? Ara öğünde ne yemeli? Ara öğünlerle ilgili bilmeniz gereken her şey burada...

Ara öğün tüketmeli midir? Aslında acıkmadan bir şeyler yiyorsanız, alışkanlıktan yiyorsunuz demektir. Oysa doğru beslenme, alışkanlıktan değil, vücudumuzun sesiyle beslenmektir. Bu nedenle insanın kendi bedenini tanıması çok önemlidir. Bedeninizle doğru bağlantı, acıktığınızı fark etmek demektir. Doğal olarak acıktığınızda da yemelisiniz.

Yurt dışında uygulanan bazı kilo verme programlarında kişilere 3 öğün beslenmeleri öneriliyor. Ancak bu öğünler öyle programlanıyor ki danışanlar en geç 18’de akşam yemeklerini bitirmiş olmalı ve sonrasında ertesi güne hiçbir şey yememeli. Ancak çok yoğun çalışan bizlerin hayatına baktığımızda, öğlen yemeklerimizle akşam yemeklerimiz arasında uzun bir saat aralığı olduğunu gözlemliyoruz. Öğlen yemeğini ortalama 1’de yiyebilen biri, akşam yemeğini en erken saat 8 civarında yiyebiliyor. Bu da oldukça uzun bir zaman aralığı.

Bedenin yaklaşık olarak yedi saati hiçbir şey yemeden, bir de üstüne çalışarak geçirmesi, çok doğru bir beslenme tarzı değil.

Ne yapmalıyız?

Bu noktada kişinin beslenme düzenini kendi yaşamına uygun olarak planlaması çok önemli. Yedi saat boyunca hiçbir şey yemeden akşam yemeğine geçerseniz muhtemelen kan şekeriniz çok düştüğü için yemekte ihtiyacınızın çok daha fazlasını tüketebilirsiniz.

Sabah 10’da kalkıyorsanız sabahla öğlen arasında bir daha ara öğün yapmaya gerek olmayabilir. Ama sabah 7’de kahvaltı yapıyor ve öğlen 1’den önce yemek yiyemiyorsanız, vücudunuzun ara öğüne ihtiyacı olabilir. Ancak burada en önemlisi, kendi bedeninizi dinlemeniz. Kendinizi diğer insanların şablonlarına adapte etmeyin. Başka birisi için doğru olan, sizin için doğru olmayabilir.

Ara öğün tüketimi nedir?

Ara öğün tüketimi, kan şekerinizi dengede tutarak çabuk acıkmayı ve bir sonraki öğünde çok fazla yemeyi engellerken, metabolizma hızını da artırır. Metabolizma hızının artmasına bağlı olarak da kilo kaybı hızlanacaktır. Ancak herkes ara öğün yemek zorunda değildir. Bununla birlikte ara öğün tüketmek ’zorunda olan’ şeker hastaları, reaktif hipoglisemi sorunu ve mide rahatsızlıkları olan hastalar vardır ki bu grup ara öğün tüketmek zorundadır.

Ara öğün tüketimi, iştahınızı kontrol altına almakta etkilidir. Ara öğünle hem kilo kontrolü sağlamak hem de mide ve bağırsak sisteminizi rahatlatmak daha kolaydır. Bu konuda algılamada yanlışlıklar olduğunu da görüyorum. En önemlisi miktarın ne olduğu?

Ana öğünde fazla yediyseniz, bir de ara öğün yerseniz tabii ki kilo alırsınız. Her öğünde olduğu gibi ara öğünlerde de porsiyon miktarları küçük olmalıdır. Çünkü gereğinden fazla tüketilen her besin vücutta yağa dönüşür.

Ara öğünde ne yemeli?

Vücudunuzun enerji yakımını bir kalorifer kazanına benzetebilirsiniz. Vücudu rölantide çalıştırmak, enerji harcamasında daha etkili olur. Günlük 1500 kalorilik yiyecek toplamını 2 öğün yerine 5 öğünde tüketmeniz, daha fazla enerji harcamanızı sağlar. Çünkü her yediğiniz besinle tüm sindirim sistemi çalıştığı için  yediğinizin yanma enerjisiyle birlikte kilo vermek kolaylaşıyor.

Sadece kilo vermek olarak düşünmeyin, gaz ve sindirim şikayetiniz varsa ve çok hızlı yemek yiyorsanız, öğünleri bölerek yemek çok daha sağlıklı.

Ara öğün faydalıdır ama ara öğünlerde ne tür besinler tüketildiği de çok önemlidir. Genelde ara öğün denildiğinde kişilerin aklına abur cuburlar, yağlı ve şekerli yyecekler gelir. Fakat ara öğünlerde bu tür besinleri tüketmek, kilo almanızla sonuçlanacaktır. Özellikle şekerli besinleri tüketmek, kan şekerinde ani yükselmelere ve sonrasında ani düşüşlere sebep olacaktır.

Ara öğünler için 100-200 kalori civarında sağlıklı seçimler yaparsanız, hem kilo kontrolünü sağlayarak formda kalır hem de kan şekerindeki dalgalanmaları engellemiş olursunuz.

Taze ve kuru meyveler, kolay taşınması açısından iyi birer ara öğün alternatifidir. Beraberinde süt, yoğurt veya ceviz ile tüketimiyse, daha dengeli ve tok tutan seçimlerdir.
Ara öğünlerde lifli besinler tüketmeye özen göstermelisiniz. Çünkü lifli besinlerin midede kalma süreleri fazla olduğundan daha uzun süre tok tutarlar. Meyve ve sebzeler, tam tahıl ürünleri, lifli besinler arasına girmektedir.

Light adı altındaki ürünlerin tüketimine de dikkat edilmelidir. Ara öğün için tercih edilebilir fakat ’nasıl olsa light, kalorisi daha az’ diye bir oturuşta 1-2 paket bitirmenin size yarardan çok zararı olacaktır.

Ara öğünlerde, ana öğün değil ara öğün alındığınızı aklınızdan çıkartmamalısınız.

Ara öğünlerde tüketeceğiniz besinlerde farklılıklar yaratabilirsiniz.

Uzman Diyetisyen
Simge Çıtak
 
Copyright © 2013 MODA DÜKKAN
Design by MODADUKKAN | MODA
    Twitter Facebook Google Plus Vimeo Flickr YouTube