POPULER YAYINLAR

31 Ağustos 2012 Cuma

Cuma Günü Kombini:Alessandra ve Olivia'dan

Bana göre bu Cuma çabuk geldi.Umarım sizin haftanızda güzel geçmiştir.Hafta sonunuzun daha da güzel geçmesi dileğiyle.

Cuma gününü,Alessandra gibi şık bir şeyler giyerek daha da güzel yapmaya ya da Olivia gibi rahat bir şeyler giyerek haftanın sıkıntısını atmaya ne dersiniz?

Alessandra'nın giydiği üstdeki gibi kartal desenine bu sezon birçok markada yer var.Kartal desenli üstleri beğenenler Rebel Takipte'nin yaptığı post a buradan bakabilirler.

 İyi hafta sonları;)

Lucy Hale

Lucy'yi Pretty Little Liars dizisiyle ekranlarda görüyoruz.Bence O,ilerde ismini daha çok duyacağımız genç oyunculardan biri.

Lucy dizide de gerçek hayatta da kendine has stiliyle dikkatlerden kaçmıyor.Bu kez de yüksek bel etek ve dantel detaylı bir üst ile karşımızda.Aksesuar aşkını da görselden anlayabiliyoruz,zaten son zamanlarda kim sevmiyorki sıra sıra dizili bileklikleri;)

30 Ağustos 2012 Perşembe

Olivia Palermo İle Moda Dolu Bir Video

 
Olivia Palermo InStyle Ekim sayısına konuk olmuş.Çekimler yapılırken oluşturulan bu videoyu ben çok eğlenceli ve renkli buldum,sizlerle de paylaşmak istedim.Umarım sizin de hoşunuza gider.

Zafer Bayramı

 Zafer Bayramımızın 90. yıl dönümü kutlu olsun.

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Yeni sezonun saç ve makyaj stilleri

Seksi, şık, romantik… Yeni sonbahar trendleri hem uygulama açısından, hem de göz alıcılığıyla göz dolduruyor. Şimdi bir kadının beş farklı saç ve makyajla nasıl değişebileceğine siz de tanık olun. Ardından yeni sezonun saç ve makyaj stillerini kendiniz deneyin.

Romantik bohem

Bu stilde önemli olan buklelerin sanki rüzgâr tarafından dağıtılmışçasına doğal, gözlerin ise tıpkı bir deniz gibi derin olması önem taşıyor. Yeşil renkli bir göz farıyla gözler kaşlara kadar boyanıyor. Gözün iç kısımlarında ise aydınlık bir etki yaratmak için açık yeşil far kullanılıyor.

Gözaltlarında ise sıcak bir kahve tonu tercih edilmeli. Alt göz kapağının içi siyah bir göz kalemiyle belirginleştirildikten sonra, kirpiklere siyah maskara kullanılıyor. Yanaklar, şeftali tonunun sıcaklığıyla ışıldarken, dudaklar şarap rengi bir rujla vurgulanıyor.

Soğuk ihtişam

Hitchcock fimlerindeki kadınların erotizmini yakalamak için göz kapaklarının üzeri gümüş/beyaz bir farla boyanıyor. Bronz renk göz kapağının üzerinden bir yay şeklinde uygulanıyor. Bir miktar bronz far gözlerin altına ve hatta yanakların üst kısmına bile ışıltı kazandırmak için uygulanabilir.

Siyah eye-liner kirpik diplerine sürülüyor. Gözün alt kısmında ise orta bölümden başlayarak gözün dışına doğru ince bir çizgi çekiliyor. Dudaklar ise sezonun trend rengi kırmızıyla vurgulanıyor.

Maskülen büro makyajı

Klasik büro kıyafeti, sıkıca geriye toplanmış saçlar ve sade bir makyajla abartısız bir şekilde ortaya konuyor. Göz kapaklarının üzerine yumuşak bir kahve tonundaki göz kalemiyle bir yay çekiliyor. Bu arada kalemi içeriden dışarıya doğru uygulamak önem taşıyor.

Kalemle kirpik diplerinin de iyice boyanması şart. Dudaklar doğal tonlarla hafifçe belirginleştiriliyor. Yanaklarda ise bronz allık kullanılıyor.

Seksi 20’ler

Modacıların vazgeçemediği çarliston stili, saçlarda yumuşak dalgalarla bütünleşiyor. Eflatun renkli yanardöner far önce gözkapağının üzerine sürülüyor. Aydınlık bir etki yaratmak için parlak beyaz kaş kemiğine ve gözün iç kısmına uygulanıyor.

Göz kapağının dibine yumuşak bir göz kalemiyle bordo bir çizgi çekiliyor ve daha sonra renk dağıtılıyor. Taze bir finiş için dudaklar çekici bir pembe/kırmızı, yanaklar ise şeftali tonlarına boyanıyor.

Sportif ve doğal

Yün bere ve şalları sıkça göreceğimiz sonbahar-kış sezonda, ‘outdoor’ modası ağır makyajları kaldırmıyor. Kullanılan renkler şal ve berenin tonlarından izler taşıyor. Yanaklar şeftali tonlarıyla renklendiriliyor.

Kaş kemiğinin üzerine hafifçe uygulanan açık renk far gözlere aydınlık bir ifade kazandırıyor. Kirpiklere sadece bir kez maskara sürülüyor. Pembe renkli gloss’la dudaklar vurgulanıyor.

Eşsiz saç derisi

Sağlıklı bir saç derisi olmadan güzel saç yaşayamaz. Kerastase ‘Spesifique’ serisinin ürünleri hem kuaför salonlarında hem de evde kullanılan ürünleri ile saç derisindeki problemlerinize çözüm sunuyor. Yağlı saç derisi ve kepeklenme sorunları için ürünleri barındıran ‘Spesifique’, saçları eski güzelliğine ve canlılığına kavuşturur.

Dekolteniz için

Geceleri cilt onarım modundadır. 22.00- 04.00 arası hem sakin hem de gün boyu oluşmuş hasarları onarıp en yoğun anti-aging eylemni gerçekleştirir. La Prairie’e ait ‘Cellular Night Repair Cream’, cildi derinlemesine nemlendiriyor ve gençlik ışıltısını geri kazandırıyor. Bu da ışık dağıtıcı polimerler sayesinde oluyor.

Erkeklerin kaçmasına sebep olan 10 hata!

İlk buluşmada erkekleri en çok rahatsız eden şeyler nelerdir? Nefret ettikleri şeyler listesinde ilk on sırada olanları sizler için listeledik. Erkekleri kaçıran 10 hata...

Müstakbel sevgili adayınızla buluşacaksınız ve onunla uzun soluklu bir ilişki yaşamak istiyorsunuz. Ne kadar güzel hayaller... Tamam ama ilk buluşmanızda neler yapmanız ya da yapmamanız gerektiğini biliyor musunuz?

1- "Ben, ben, ben" hakkında çok konuşmak
Erkeklerin korkulu rüyalarından biri durmadan kendileri, ilgi alanları, işleri, hayalleri tatilleri, alışverişleri hakkında konuşan kadınlardır. Böyle diyaloglar kuran kadınlar yalnızca kaba ve düşüncesiz değil, ayrıca oldukça sıkıcı. Kim sizin son aldığınız el çantasıyla ya da iki sene önce yaptırdığınız o harika permayla ilgilenir ki?

2- Çok fazla kişisel sorular sormak
Erkeği uygunsuz sorularınızla korkutuyor musunuz? Kulağa ne kadar çılgınca gelse de, bazı kadınlar daha ilk buluşmada "Ne zaman evlenmeyi düşünüyorsun?" ya da "Şimdiye kadar kaç kadınla birlikte oldun?" gibi sorular soruyorlar. Böylesine özel sorular erkeği utandırabilir. Onu sorguya çekmeyi bırakın ve ilgi alanları gibi daha genel sorular sorun.

3- Yiyecek konusunda çok seçici olmak
Buluştuğunuz kişi diyette olmadığı sürece (ki çoğu erkek değildir), yemek hakkındaki tuhaflığınızı anlamlandıramayacaktır. Her erkek iştahlı bir kadından hoşlanır. Çünkü bu hayatı seven, keyif almayı bilen birisi olduğunuza işaret eder. Diyette olsanız bile, onunlayken diyetinize bir ara verin ve ona yarım kilo alma paranoyasıyla yaşayan fizik takıntılı başka bir kadın olduğunuz izlenimini vermeyin.

4- Geç kalmak
Maalesef bazı kadınlar biraz geç kalmanın klas olduğu yanılgısına kapılmış durumdalar. Beş dakika geç kalmak affedilebilir iken, zavallı adamı 15 dakika ya da daha fazla bekletmek oldukça kaba (tabii geçerli bir mazeretiniz yoksa). Randevunuza bu kadar geç kaldığınızda ona yanlış bir mesaj gönderirsiniz, (dakik olmanız için gereken eforu harcamanıza değmeyecek biri) bunu istemeseniz bile. Gecikmeniz onun akşam için yaptığı özel planları mahvedebilir. Eğer geç kalmaya meyilli biriyseniz, geç kalmamak için daha erken hazırlanmaya çalışın.

5- Duygusal yükler
Geçmişteki başarısız ilişkileriniz hiçbir zaman değinmek için doğru konu değildir. Özellikle ilk birkaç buluşmada. Duygusal yüklerinizi (Eski erkek arkadaşınızla ne yaptığınızı, onun sizi nasıl aldattığı vb.) henüz tanımaya başladığınız birinin üzerine boşaltmak, özellikle bu kişi sizin müstakbel erkek arkadaşınız ise erkeğin kaçmasına sebep olabilir.

6- Senin için fazlayım
Onun için fazla iyi olduğunuzu aklınızdan geçirseniz bile, asla dile getirmeyin. Müstakbel erkek arkadaşınıza onun sizin standartlarınızın altında olduğunu söylemek çok kaba bir davranış.

7- Sürekli telefonda
Bir randevuda telefonlara cevap vermek sorun değil ama telefonunuzu titreşime almak onunla rahatsız edilmeden zaman geçirmenizi sağlar. Nazik olmayan bir hareket değil, ama sürekli telefonunuzla ilgilenip onu umursamazsanız bu hiç de iyi olmaz. Daha da kötüsü, telefonda bağırarak konuşan kız arkadaşınız randevunun nasıl gittiğini soruyorsa biraz utanabilirsiniz.

8- Umutsuz görünmek
Biyolojik saatiniz işliyor ve gerçek bir ilişkiye başlamanın zamanı geldiğini mi düşünüyorsunuz? Öyleyse bile işleri biraz ağırdan alın. Böylesine umutsuz görünmek bütün erkekleri korkutacaktır. Özellikle gelinlik hayallerinizden, ne zaman evlenmek istediğinizden ve kaç bebek istediğinizden daha ilk randevuda bahsederseniz. Randevudan sonra işler harika gitmiş, kimyanız tutmuşsa bile o gece onu asla aramayın. İlgili görünün ama çok da değil. Hatta daha da iyisi onun sizi aramasını bekleyin.

9- Sarhoş olmak
Rahatlamak için biraz alkol almak iyi bir şey fakat sarhoş olursanız her şeyi berbat edersiniz. Geğirmek, dengenizi kaybetmek ya da kusmak sizin en güzel portreniz değildir. Kararında için.

10- Kendiniz olmamak
Kendiniz olmak yerine onun hoşlanacağını düşündüğünüz biri olmaya çalışmak en yaygın hatalardan biridir. Eğer kendinizi çekici olduğunuza ikna edemiyorsanız, erkeği onu hak ettiğinize nasıl ikna edeceksiniz? Kendinizi bir maske arkasına sakladığınızda yalnızca onu değil kendinizi de kandırıyorsunuz. Zaten karşınızdaki erkek doğru olanı görecek ve sizin samimiyetsizliğiniz ve öz güven eksikliğinizden rahatsızlık duyarak kaçacak delik arayacaktır.

Bu kontroller hayat kurtarıyor!

Sadece hastalandığınızda ya da bir sorun olduğunu hissettiğinizde jinekolojik kontrole gidiyorsanız hemen bu durumu düzene sokmanızda fayda var. 

Rahim ağzı kanserinden, cinsel yolla bulaşan uçuklara; adet düzensizliğinden, kısırlığa kadar pek çok rahatsızlık düzenli jinekolojik muayene ile henüz ortaya çıkmadan önlenebiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Hakan Peker, kadınlarda düzenli jinekolojik muayenenin önemi hakkında bilgi verdi.

Sinsi Seyreden Hastalıklara Karşı Önleminizi Alın

Tıbbın her branşında düzenli kontrollere devam etmek ve check up programlarına dahil olmak, sinsi seyreden hastalıkların tanı ve tedavisinde ayrıca kanser gibi ölümcül rahatsızlıkların erken teşhis ve tedavisinde önemli yer tutar. Jinekoloji açısından da düzenli kontroller, kadınlar için hayat kurtarıcıdır.

Yaş Arttıkça Jinekolojik Problemler de Artıyor

Kadınlarda “reprodüktif dönem” dediğimiz üreme çağının başlamasıyla birlikte, yaş arttıkça jinekolojik problem sıklığı da artmaktadır. Jinekolojik problemler; çevresel faktörler, kötü alışkanlıklar (sigara, alkol vs.), kullanılan ilaçlar, ailesel genetik yapı gibi sebeplere bağlı olarak meydana gelebilir. Düzenli kontrollere giden ve doktoru tarafından muayene ve tetkikleri düzenli olarak kayıt altına alınan hastanın, jinekolojik takip açısından problem yaşaması mümkün değildir.

Senede Bir Kez Mutlaka Smear Testi Yaptırın

Rutin yapılan jinekolojik muayenede; kadının dış genital bölgesini (vulva), doğum yolunu(vajina), rahim ağzını (serviks), rahim (uterus)  ve yumurtalık (over-adneks) bölgesini, ultrason kullanılarak muayene edilir. Ayrıca pap-smear testi ile rahim ağzının mikroskobik muayenesini, patolog desteği sayesinde yapmış oluruz.  Bu muayene ve smear tetkiki sonucunun kayıt altına alınması ile birlikte, senede bir kez yapılan düzenli smear ve ultrasonlu muayene ile takip edilen kadında en ufak problemi saptamak ve tedavisini yapmak mümkün olur.

Rahim Ağzı Kanserini Yüzde 100 Önlemek Mümkün

Genelde hastalar, dış genital bölgede (vulva) olan HPV veya uçuk (herpes) virüsüne bağlı lezyonlar ile kist gibi ele gelen kitleleri fark ederek uzmana başvururlar. Fakat vajina, rahim, rahim ağzı gibi görülemeyen yerlerdeki sinsi problemleri fark edemeyebilirler. İşte düzenli kontroller sayesinde bu bölgelerdeki problemler saptanıp, tedavisi yapılır. Düzenli kontroller ile vajinada sinsi bir enfeksiyon veya ileride kansere dönüşebilecek öncü lezyon saptanabilir. Dünyada rahim ağzı kanseri sıklığı, meme kanserinden sonra ikinci sıradadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise ilk sırada yer alır. Günümüzde düzenli kontroller sayesinde erken tanı ve smear testi takip programı ile rahim ağzı kanseri yüzde 100 önlenebilir hastalık durumundadır. Hem de erken tanı ile kanser öncü lezyonlarını yakalayıp, rahim alınmasına gerek kalmadan tedavi imkânı mümkündür.

Yumurtalık Kistleri Kansere Dönüşebiliyor

Rahimde yeni gelişen bir miyom veya menopoz dönemindeki endometrial hiperplazi (Rahim içi zarı kalınlaşması), belirti vermeyip düzenli kontrollerde saptanabilir. Endometrial hiperplazinin bazı tipleri ve tedaviye dirençli olanları rahim kanserine dönüşebilir. Düzenli muayeneler ile rahim kanserine karşı önlem alınmış olur. Rahim içi kalınlığını artıran diğer sebepler ise polip ve rahim içine doğru büyüyen urlardır (Submuköz miyom). Düzenli kontrollerle bu patolojik durumlar saptanıp, ilerlemeden histereskopik (Rahim içinin gözlenmesi) yöntemle tedavisi yapılır. Doğum kontrolü için spirali olan bayanların düzenli senelik kontrollerinde, hem enfeksiyon hem smear testi hem de spiralin yeri konusunda gerekli muayene yapılarak, destek sağlanır. Yumurtalıklarda olan kiste ait problemler, adet düzensizliği veya ağrı yapabildiği gibi sinsi de seyredebilir. Yumurtalık kistleri, kişinin yaşı arttıkça kanser olma ihtimalini de artırmaktadır. Yapılan düzenli muayeneler ve tetkiklerle, yumurtalık bölgesi problemlerinin önüne geçilir.

Kadınların organik hastalığını biliyor musunuz?

Kadınlarda adet düzensizlikleri hormonal olabileceği gibi organik sebeplerle de meydana gelebiliyor. Organik adet düzensizliklerinin mutlaka ayrıntılı olarak  araştırılması gerekiyor.

Avrupa Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü Op. Dr. Serhat Partalcı, rahim iç yüzeyinde gebelik oluşması ve embriyonun beslenmesi sağlamak için oluşan tabakanın, döllenme olmadığı zamanlarda dökülüp vücuttan atılmasına halk arasında ay hali, adet, regl, tıp dilinde ise menstürasyon olarak adlandırıldığını belirtiyor. Op. Dr. Serhat Partalcı, adet kanamalarının düzensiz olmasının birçok soruna sebep olduğuna dikkat çekiyor.

Yaş Çok Önemli

Düzensiz vajinal kanaması olan kadınlarda yaşın çok önemli olduğuna değinen Partalcı, 40 yaş öncesi olan çoğunlukla hormonal nedenlere bağlı iken, 40 yaş sonrası ise hormon dışı sebeplerden kaynaklanan düzensiz kanamaların yüksek olduğunun altını çiziyor.

Adet kanamalarının düzensiz olduğu durumlarda, pıhtılı, ağır ve sancılı olması, 2-8 gün arası normal olan kanamaların daha uzun sürmesinin organik ve hormonal sebeplerden kaynaklandığını aktaran Op. Dr. Serhat Partalcı, rahimde ur, tümör, yumurtalık kistleri gibi problemler yaşanıyorsa; organik adet düzensizliğinden, yapısal bir problem olmadan yaşanan düzensizliklerin ise hormonal sebeplerden oluştuğunu belirtiyor.

Ergenlik Öncesi ve Menopoz Sonrasına Dikkat!

Bir düzensiz adet kanamasının nedenini hormonal bozukluğa sokabilmek için diğer organik sebeplerin ekarte edilmesi gerektiğini ifade eden Op. Dr. Serhat Partalcı, özellikle ergenlik öncesi veya menopoz sonrası vaginal kanamaların, mutlaka araştırılması gereken ciddi durumlar olduğunun altını çiziyor.

Adet Düzensizlikleri Tedavisi

Op. Dr. Serhat Partalcı, kanamanın sebebinin üreme organlarından yani hormon düzensizliği değil de organik sebeplerden kaynaklandığında rahimde bulunan myom, tümör veya kanser varsa hastanın ameliyat edilmesi gerektiğini belirtiyor. Menopoz döneminde görülen her türlü kanamanın mutlaka ayrıntılı araştırılması gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Serhat Partalcı, tıbbi tedavide doğum kontrol ilaçları, adet düzenleyici hormonal ilaçların yanında dengeleyici alternatif tedavilerin de uygulanabileceğine değiniyor.

Günlük ihtiyacınız olan 5 besin

Dr. Mehmet Öz Show’ da günlük ihtiyacınız olan 5 besin açıklandı. Peki bu beş besin hangileri?

Günlük beslenmenize lif, vitamin D, su, kalsiyum ve omega 3 besinlerini ekleyerek, akıl ve kalp sağlığınızı iyileştirebilir, bağışıklık ve iskelet sisteminizi güçlendirebilirsiniz.

Lif: 
Meyve, sebze ve tam buğdayda mevcut olan Lif hazım için gereklidir. Lif, ayrıca diyabet ve kalp hastalığı riskinizi de azaltır. Günlük lif ihtiyacınızı karşılamak için ahududu, frambuaz, yulaf ezmesi, mercimek ve pişmiş enginarı mutlaka yiyin.

Vitamin D: 
D Vitaminin öneminin farkına değiliz. Belki de doğada D vitamini içeren çok fazla besin olmadığındandır. D Vitamini kemik sağlığınızı iyileştirir ayrıca bağışıklık sisteminize de faydalıdır.D vitamini almanın en iyi yolu asında göğüs dekoltesi, sırt ya da bacaklarınıza 15 dakika boyunca güneş banyosu yapmaktır. Yüzünüzü ve ellerinizi yaşlanmaya karşı her zaman korumanız gerektiğini unutmayın. Ve ilk 15 dakikadan sonra tüm vücudunuza UVA ve UVB içeren güneş koruyucucu sürmeyi ihmal etmeyin.

Su: 
Düşünerek ya da beceri gerektirmeden başarılabilecek bir konu. Aslında günde ne kadar su içmeniz gerektiğini söyleyen genel bir formül yok. Günlük su ihtiyacınızın belirlenmesi genel sağlık durumunuz, hareketliliğiniz ve nerede yaşadığınız gibi bir çok faktöre bağlı. Yeterli su içip içmediğinizi gösteren bir rehber sunmak gerekirse; gün boyunca ender susamak ve renksiz ya da hafif sarı 1.5 litreye yakın idrara çıkmak. Ayrıca suya elektronik bir karışım ekleyerek içebilirsiniz. İçtiğiniz suya yarım çay kaşığı kabartma tozu, tat vermesi içinde 1 çay kaşığı kaktüs özü ve 1 çay kaşığı da deniz tuzu ekleyebilirsiniz. Böylelikle vücudun su kaybetmesini önleyecek ve enerjinizi de arttıracaksınız. Karışımın içerisinde yapay hiçbir madde olmadığı gibi, kilo aldırmaz ve formada kalmanıza yardımcı olur.

Kalsiyum: 
Birçok kişi iskelet yapısının doğru gelişmesi için kalsiyumun önemini biliyor. Ancak kalsiyum kilo kaybına yardım ettiği gibi, kolon kanseri gibi bazı kanserlerden de sizi korur. Günlük kalsiyum ihtiyacınızı karşılayacak dozda bir vitamin alın ya da kalsiyumdan zengin süt, fasulye, kuru kayısı gibi besinler tüketin. Kalsiyumu D Vitamini ile birlikte aldığınız zaman daha doğru kullanılmış olacaksınız.

Omega 3: 
Beyin ve kalp sağlığı için çok gerekli olan Omega 3, ayrıca vücudun kanserle savaşmasına da yardımcı olur. Omega 3 yağlarının kaynağı balık yağı, bazı bitki ve fındık yağında mevcuttur. Omega 3 yağ asitleri kalp krizi ve felç riskini azaltmakta ve  tansiyonu düşürmekte güçlü rol oynar.

G-noktası gerçekten var mı?

G-noktasının varlığı 60 yıldır tartışılıyor. Bu konuda uzmanlar bile ikiye ayrılmış durumda... İşte G-noktası hakkında merak edilen soruların yanıtları...

Seks terapisti Jinekolog Dr. Grafenberg tarafından 1950 yılında “Kadında seksüel yanıt alınamayacak bir bölge yoktur, sadece partnerin bu erotojenik noktaları bulması gerekir” şeklinde yaptığı açıklamayla jinekoloji dünyasında başlayan G-noktası tartışmaları, günümüzde embriyoloji ve fizyoloji alanında çalışan doktorlar tarafından "G-noktası yoktur" şeklinde yorumlanırken, seks terapisi ile ilgilenen jinekologlar tarafından da var olduğu iddia edilmektedir.

Jinekologların ve bazı seks terapistlerinin bulduklarını iddia ettikleri G-noktasını cinsel bölge anatomisi, embriyoloji ve fizyolojisi ile ilgilenen araştırmacılar ise bulamıyorlar. Bu konuda yayınlanmış bilimsel bir araştırmanın olmaması konuyla ilgili günümüzde farklı inanışlara ve bakış açılarına neden oluyor.

29 – 30 Eylül tarihlerinde Amerika’nın Las Vegas şehrinde düzenlenecek olan Uluslararası Kozmetik Jinekoloj Derneği tarafından düzenlenen Kadın ve Erkek Kozmetik Genital Cerrahi Dünya Kongresi’ne konuyla ilgili davet alan ve 1950 yılından beri tartışılan G-noktasının Anatomisi, Tarihi ve Fonksiyonelliği hakkında bir konferans verecek olan Bahçeci Sağlık Grubu doktorlarından Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Bora Cengiz, G-noktası ile ilgili söylenen yüzlerce farklı açıklama ve inanışın kimi zaman kadınlar açısından yanlış değerlendirildiğini ve problemlere neden olduğunu belirtiyor.

Op. Dr. Bora Cengiz, bugün varlığı halen tartışılan G-noktası hakkında Dünya Kozmetik Cerrahi Genital Kongresi’nde vereceği seminer öncesinde konuyla ilgili önemli noktaların altını çiziyor.

- Kadınlarda, G–noktası olarak adlandırılan bölgenin varlığı doğru mu?
Aslında Grafenberg, G-noktası diye bir yer tanımlamamış. O bölgenin uyarılmasının orgazma yol açtığını da iddia etmemiş. 1982 yılından günümüze Anatomi, embriyoloji ve fizyoloji alanında çalışan doktorlar g-noktasının olmadığını ve gösterilemediğini öne sürerken, seks terapisi ile ilgilenen jinekologlar var olduğunu iddia ediyor.

- G–noktası hakkında kadınların en erojen bölgesi olduğu inanışı sizce gerçek mi?
Erotojen alanları sıralarsak ilk sırada klitoris gelmektedir. Küçük dudaklar, anüs, meme ve meme uçları, kulaklar, ense en erotojen bölgelerdir kadınlarda. Dr. Grafenberg tüm bunları saydıktan sonra üretranın geçtiği ön vajen duvarının da erotojen olduğunu ve cinsel doyum ve orgazma ulaşmaya yardımcı olduğunu iddia etmiştir.

- G-noktasının yeri ile ilgili farklı inanışlar var. Konuyla ilgili net ve ispatlanmış bilgi nedir?
Maalesef jinekologların ve bazı seks terapistlerinin “bulduk” dediği noktayı, cinsel bölge anatomi, embriyoloji ve fizyolojisi ile ilgilenen araştırmacılar bulamıyorlar. Bu konuda yayınlanmış “bilimsel” bir araştırma da bulunmuyor.

- Klitoral orgazm ile G-noktası orgazmı arasında fark var mıdır?
G-noktası orgazmı yanlış bir tanımlama, vajinal orgazm ve klitoral orgazmdan bahsedebiliriz. Bu da tartışmalı bir kavram. Kimi seks terapistleri vajinal orgazmın aslında klitoral orgazm olduğunu ileri sürüyorlar. Bu aslında kadın açısından probleme yol açabiliyor. Klitoral uyarı olmadan orgazm olamayan bazı hastalarım, kendilerini bu konuda eksik hissettiklerini ifade ediyorlar. Bu da cinsel yaşamlarını kötü etkiliyor.

- G-noktası nasıl bulunur, bulma yöntemleri nelerdir?                                      
G-noktası, vajenin duvarında mesane boynu olarak adlandırılan yaklaşık 3 - 5 cm. derinliğinde yer aldığı ifade edildiyse de, vajina da erotojen olan bölümün bu bölge ile sınırlı olmadığı, her kadında olmadığı da ileri sürülmüştür. Genellikle partner yardımı ile daha rahat bulunduğu ifade ediliyor.

- Orgazmda G-noktasının fonksiyonu ne kadar önemlidir?
Dr. Grafenberg 1950 yılındaki makalesinde günümüzde G-noktası olarak adlandırılan bölgenin uyarılmasını arttıran seks pozisyonunu tarif ederek, bazı kadınlarda bu uyarının cinsel doyumu arttırdığını ileri sürmüştü. Ama bu durumu daha popüler hale getiren jinekologlar var. İşlemle G-noktası kolajen, hyaluranik asid veya yağ enjeksiyonu ile şişiriliyor. Bu ögmentasyonun cinsel ilişki sırasında G-noktasının uyarılmasını arttırdığı öne sürülüyor. Ancak bu da dikkatli yorumlanması gereken bir durum. Vajinal orgazm olabilmek adına bu işlemi yaptıran kadınlarda yanlış bir algılama oluşuyor. Sanki vajene takılan bir düğme vasıtası ile daha iyi orgazm olabileceklerini düşünüyorlar. Orgazm olamama  sorunu,  kadınların yarısının problemi olarak gözlenmektedir. Ancak doktora başvurma nedenleri arasında diğer cinsellik problemleri kadar çok sık karşımıza çıkmamaktadır.

- Orgazm olamama problemi ne sıklıkla görülmektedir?
Çok yaygın bir problemdir. Kadınların yüzde 60’ı orgazm olamıyor. Birçok araştırmada cinsel sorun nedeniyle başvurmamış kadınların yüzde 40-60 kadarının orgazm olamadıkları saptanmıştır. Bu kadar yaygın olmasına karşılık başvuru oranı yüksek değildir.

- Orgazm olamamanın sebebi nedir?
Orgazm olma yeteneği vajinanın boyutu ve pelvis kaslarının gücüyle bağlantılı değildir. Orgazm olamamanın çok sayıda sebebi vardır. En sık sebepleri; sosyokültürel yapı, aile içindeki kısıtlamalar ve yasaklamalar, cinsel bilinçsizlik, aşırı dinsel inanışlar ve erkeğe ait erken boşalma, sertleşme sorunu gibi problemlerdir. En sık karşımıza çıkan sebepler diyabet, alkolizm, nörolojik bozukluklar ve psikiyatrik ilaçların kullanımıdır.

Çapkın erkeklere kötü haber!...

Eşini aldatan erkeklere kötü bir haberimiz var! Uzmanların açıklamalarına göre; çapkın ve aldatan erkeklerde, yasak aşkların verdiği heyecan ve suçluluk duygusunun da etkisiyle erken boşalma sorununa daha çok rastlanıyor...

Cinsel Sağlık Enstitüsü; erkeğin eşini aldatmasının Türk aile kurumu için önemli bir sorun olduğunu vurguladı.

Milli Olmak...

Türk erkeklerinin milli olmak veya rüştünü ispat etmek için genellikle ilk cinsel ilişkilerini genelevlerde yaşadığına dikkat çeken Dr. Cem Keçe; “Cinsel terapistler olarak tavsiye etmesek de ilk cinsel ilişkilerin genelevlerde yaşanması sık rastlanan bir durumdur. Çünkü erkekler arasında milli olmak ve rüştünü ispat etmek gibi erkekliğin sözde sınandığı durumlar yaşanır. Zevk almayı hedefleyen, kendini güçlü görmek isteyen ve kontrolün kendinde olduğunu sanan erkekler; duygusal bir ilişkileri olsa bile çoğu zaman hemcinsleri arasındaki bu psikolojik oyunu oynamaya mecbur kalabilirler. Ancak hiçbir mahremiyet koşulunun bulunmadığı genelevlerde aceleyle tamamlanan cinsel birleşme deneyimleri; erkekleri, erken boşalmaya programlayabilir ve sertleşme problemlerine yol açabilir” dedi.

Erken Boşalma Nedir?

Erken boşalmanın fikir birliğine ulaşılmış bir tanımının olmadığının altını çizen Dr. Cem Keçe; “Erkeğin, eşi orgazm olmadan önce boşalması biçimindeki bir tanım; mevcut sorunun eşinin orgazmının gecikmesi ile ilgili olup olmadığını yeterince yansıtmadığından doğru değildir ve bu tanımlama günümüzde bir cinsel mit olarak kabul edilmektedir. İnatçı ve tekrarlayıcı bir biçimde, çok az cinsel uyarılma ile cinsel birleşme öncesinde ya da birleşmeden hemen sonra, kişinin ve eşinin arzu ettiği süreden daha önce oluşan boşalma daha iyi bir tanımlama olmaktadır. Çiftten en az birinde süre açısından memnuniyetsizlik yaratan bir durum olmalıdır. Erken boşalmada önemli olan süre değil, boşalma refleksi üzerinde istemli denetimin olmamasıdır. Denetimsizliği tanımlamada erken sözcüğü uygun olmadığından erken boşalma yerine denetimsiz boşalma ya da istemsiz boşalma terimlerinin kullanılması daha uygun olacaktır. Kısaca denetimsiz boşalma; sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, çok az bir uyarılmayla ve kişinin istemesinden önce, vajinaya girme öncesi, girer girmez ya da hemen sonra boşalmanın olması şeklinde tanımlanır”  dedi.

Erken Boşalmanın Nedenleri

Çoğu erkeğin soluk soluğa bir telaşla cinsel zevkin peşinden koşarken boşalmasını kontrol edemediğini söyleyen Dr. Cem Keçe; şu bilgileri verdi:

“Bedenini eşiyle uyum içinde hareket ettiremeyen erkekte şimdiye yoğunlaşmak, o anı duyumsamak olanaksızlaşır ve cinsel birleşmenin ansızın son bulacağı kaygısı olur. Bu nedenle her cinsel sorun gibi erken boşalmada bu kaygıdan ya da bir rahatsızlıktan kaynaklanır. Ama asıl sorun erkeğin cinsel işlevlerinde değil, cinsel işlevlerini nasıl yerine getirmesi konusundaki düşüncelerindedir. Çünkü aklını düşüncelerden arındıramayan, özgür ve doğal bir şekilde cinselliği yaşayamayan erkek tedirginlik duygusundan uzaklaşamaz ve boşalma konusunda sorun yaşar. Gençlik çağlarında uygunsuz ortamlarda yapılan mastürbasyonlar, aldatma, cinsel mitler yani hurafeler, cinsel ilişki konusunda tecrübesizlik, yorgunluk, sıkkınlık, kızgınlık ve tedirginlik, cinsellikle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler, cinsel uyarım eksikliği, gerekli koşulların sağlanamaması, sertleşmiş penise verilen orantısız önem, cinsel açıdan baskı altında yetişme, aşırı cinsel isteğin verdiği gerginlik, günah işleme veya suçluluk duygusu, hastalık kapma korkusu, gebe bırakma korkusu, para karşılığı kurulan ilişkiler veya genelev alışkanlığı, cinsel uyumsuzluk, bilinçaltında yatan cinsel ilişki ile ilgili olumsuz düşünceler, prostatit, üretrit vb. hastalıklar erken boşalmanın başlıca nedenleri arasında sıralanabilir.”

Erken Boşalan Erkeklerin Ortak Özellikleri

Denetimsiz boşalan erkeklerin A tipi kişilik yapısına sahip olduklarının altını çizen Dr. Cem Keçe; “Denetimsiz boşalan erkeklerin kolay aldatma, genelev alışkanlığı, çapkınlık, hızlı yemek yeme, hızlı araba kullanma ve hızlı konuşma, her konuda aceleci davranma, çabuk sinirlenme, kontrolsüz davranışlarda bulunma, çabuk güvenme ya da güven duymada zorlanma, kaygılı bir ruh hali,  çocuklukta babayla sorun yaşama veya yataklarını ıslatma, eğitim düzeyinin yüksek oluşu, rekabetçi, sosyal alanda ve mesleğinde hırslı, dakik, güçlü ve etkileyici, sabırsız, aynı anda birkaç iş yapmayı seven, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenen, onaylanmayı bekleyen, sorunlu bir dinlenme tarzı olan, daima telaşlı, ev ve iş dışında çok az ilgi alanı olan, duygularını saklayan, kendini ve başkalarını işlerini bitirmeye zorlayan özellikleri vardır” dedi.

Çapkın ve Aldatan Erkekler Dikkat!

Evli ve tüm yaşamı boyunca, boşalmasını kontrol edememiş bir erkeğin cinsel birleşmeyi gereksiz bir görev ve bir yükmüş gibi benimsemesinin sık rastlanan bir durum olduğunu söyleyen Cinsel Sağlık Enstitüsü Başkanı Dr. Cem Keçe; “Yasak aşkların verdiği heyecan ve suçluluk duygusu erkeğin boşalmasını kontrol etmesini güçleştirir. Çapkın erkekler veya aldatan erkekler bu nedenle genellikle erken boşalırlar. Cinsel yaşamdan payına düşeni alamamış erken boşalan erkekler, kişiliklerini başka yönlerde yüceltmeye çalışırlar. Örneğin, eşlerini daha çok aldatabilirler, daha çok çapkın olduklarını göstermeye çalışabilirler, işlerine çok düşkün olabilirler, geçimsiz veya karamsar olabilirler. Çünkü boşalma ile orgazm olma aynı şey değildir. Boşalma bedensel bir rahatlamadır, orgazm ise bedensel rahatlamaya ruhsal rahatlamanında eklendiği yoğun bir duygudur. Bir başka deyişle; orgazm çeşitli cinsel uyaranlarla beynin uyarılması ile başlayan ve uyaranların etkisiyle kişide hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan cinsel yanıtın son aşamasındaki hoş bir histir. Orgazm normal bir vücut fonksiyonudur. Orgazm öğrenilebilir istemli bir reflekstir. Orgazm olmayan ve erken boşalan erkek; cinsel doyumsuzluğa bağlı ruhsal alanda yıkım yaşar, gerginleşir, işyerlerinde, sosyal ilişkilerinde, aile çevrelerinde rahat olamaz ve iş verimleri düşebilir. Bu durum erkeğin yaşamı ve yakınları yönünden oldukça önemli bir kondur" diye konuştu.

Aldatmanın Tamiri Zor...

Erken boşalan ve genelev alışkanlığı olan bir erkeğin aldatma olasılığının çok yüksek olabileceğini ifade eden Dr. Cem Keçe; “Aldatma bir evlilikte tamiri en zor sorunlardan birisidir ve Türk aile yapısının önündeki en büyük engellerden biridir. Aslında erken boşalan ve gururu zedelenen bir erkeğin aldatmak için çok önemli bir nedene de ihtiyacı yoktur. Maksat heyecan olsun, skor olsun! Çünkü çok sayıda kadınla ilişkiye girmek arkadaş çevresinde bir takdir göstergesi olarak algılanmaktadır. Artı puan toplamak uğruna çapkın görünmeye çalışan veya bu konuda gerçek dışı hikâyeler anlatan erkeklerin sayısı az da değildir. Ayrıca eşiyle yaşadığı cinsel birlikteliklerde ezilen erkek, aldatarak eşinden ve hayattan intikam alıyor da olabilir. Hatta kendilerinden yaşça küçük genç kadınlarla birlikte olarak hala güçlü bir erkek olduklarını kendilerine ve çevrelerine kanıtlamaya çalışabilirler. Kısaca erkeklere göre aldatmanın nedenleri şu şekilde ifade bulur: Her erkek yapar, heyecan olsun diye, arkadaşlarımı etkilemek için, başka bir kadına âşık oldum, sarhoş olduğum için, eşimle sorunlarımız var, ortam öyle gerektirdi, olaylar öyle geliştiği için, karım benimle ilgilenmiyor, O’na acıdığım için, istediğimi elde edebileceğimi kendime kanıtlamak istiyordum, canım seks istiyordu, O’nu öylece eve yollayamazdım, karım kendisine eskisi gibi bakmıyor, cinsel isteğim fazla vb.” dedi.

Erken Boşalma ve Aldatma Yaygın mı?

Aldatmanın ve çapkınlığın çoğu toplumda olduğu gibi Türk toplumunda da ciddi bir sosyal sorun haline geldiğini de aktaran Keçe, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Cinsel Sağlık Enstitüsü olarak yaptığımız araştırmalarda her 100 erkekten 70’nin erken boşaldığını, her 100 çiftten 30’nun eşini aldattığını tespit ettik. Bu çok acı ve vahim bir tablodur. Çünkü tarihin hiçbir döneminde erken boşalma ve eşlerin birbirini aldatması, modern dünyadaki kadar yaygın olmamıştı. Aldatmanın bu kadar yaygın olması, elbette boşanma oranlarına da yansıyor” dedi.

Hemoroidle baş atmenin 9 altın kuralı

Hemoroidten kurtulmanın ilk yolu dengeli beslenerek kabızlıktan kurtulmaktan geçiyor. Mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olan hemoroidle baş etmenin 9 altın kuralı bu yazımızda...

Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ayhan Erdemir, “Sürekli kanaması olan ve bu nedenle yaşam kalitesi etkilenen hastaların tedavisinde de cerrahi yöntem öncelikle düşünülmelidir” diyor.

Yaşam Kalitenizi Bozmasın!

Hemoroid, barsak alışkanlıklarındaki değişiklikler, başta gebelik olmak üzere karın içi basıncının arttığı durumlar, hareketsiz yaşam, çalışma şartları ve kalıtsal yatkınlık gibi nedenlerle oluşuyor. Yakınmaya neden olan birinci ve ikinci derecedeki hemoroidlerde tıbbi tedavi uygulanması gerektiğini söyleyen Dr. Ayhan Erdemir, şöyle devam ediyor:

“Üçüncü ve dördüncü derecede ise öncelikle yine tıbbi tedavi ama başarısızlık durumunda ise cerrahi tedavi yapılmalıdır. Ayrıca sürekli kanaması olan ve bu nedenle yaşam kalitesi etkilenen hastaların tedavisinde de cerrahi yöntem öncelikle düşünülmelidir.”

Dr. Erdemir, hemoroid oluşumunun en sık nedeninin yanlış beslenmeyle meydana gelen kabızlık olduğunu söylüyor. Posadan fakir beslenme biçimi ve az sıvı tüketimi ise kabızlığın başlıca nedenleri arasında gösteriliyor. Bitkilerin içeriğinde bulunan ve sindirim enzimleri ile parçalanmayan posalar, barsak çapının genişleterek hareketlerini artırıyor ve dışkının yumuşamasını sağlıyor. Hemoroid tedavisinde dışkıyı yumuşak tutmak için bol sıvı tüketmenin ve dengeli beslenmenin önemine değinerek, ayaküstü beslenme alışkanlığın hemoroid, hatta kalın barsak kanser riskini artırdığına dikkat çekiyor.

9 Altın Kural

Meyve kabuklarının posa açısından çok değerli olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ayhan Erdemir, hemoroidle baş etmenin yollarını şöyle sıralıyor:

1- Meyve suyu yerine meyvenin kendisini tüketin. Günde 3-5 porsiyon meyveyi posa açısından zengin olan kabuğuyla birlikte yiyin.

2- Günde 0,5- 2,5 litre arasında sıvı tüketin. Sıvı ihtiyacı gün içerisinde değişiklik gösterebilir. Aldığınız kalori kadar sıvı tüketin. Sıvının ancak posalı besinlerle birlikte etkili olacağını unutmayın.

3- Beyaz un yerine siyah unu tercih edin. Kepek ekmeği, buğday kepeği, yulaf ekmeği veya çavdar ekmeği tüketin. Buğday unu, beyaz una göre daha fazla posa içerir. 100 gr buğday kepeği 44 gr posa içerirken aynı miktarda beyaz un 3,2 gr posa içerir. Pilav, makarna, çorba yaparken de, kepekli unu tercih edin ve bol sebze ekleyin.

4- Sebze yemeyi ihmal etmeyin. Brokoli, enginar, kereviz, pırasa, ıspanak ve bezelye gibi sebzeler posa bırakarak hemoroid sıkıntılarının azalmasına yardımcı olur. Ancak bu gıdaların aşırı tüketilmesi gaz yakınmalarını artıracağı unutulmamalıdır.

5- Haftada iki kez kurubaklagil tüketin. İyi bir protein kaynağı ve posa bakımından zengin olan kuru fasulye, nohut, bulgur ya da mercimek haftada iki kez tüketilince barsakları yumuşatır ve hemoroid yakınmalarını azaltır.

6- Acıya dikkat edin. Acının direkt hemoroid yapıcı etkisi yok ancak acı, makat ağzındaki yanma hissi ve tam boşalamama nedeniyle ıkınma ihtiyacı artırır. Aşırı ıkınma ise hemoroidlerin büyümesine, şişmesine ve kanamasına neden olur. Acının direkt etkisi olmasa da hemoroidleri olumsuz etkiler.

7- Keskin lezzetlerden uzak durun. Acılı, ekşili, mayalı besinler, baharatlı gıdalar, hardal, kırmızı et, kızartma, çay ve kafeinli içeceklerden uzak durun.

8- Kilo verin. Fazla kilo, makat ağzına bası yapar ve hormonal etkilerle hemoroidal yakınmalarını artırır. Makat ağzındaki hemoroidal damarları saran bağ dokusundaki gevşemeler; damarların genişlemesine, şişmesine, ıkınma ile makattan dışarı sarkmasına, yapısının frajil olmasına ve hafif bir travma ile kanamasına neden olur.

9- Egzersiz yapın. Beslenme biçimine dikkat etmek önemli. Ancak tuvalet alışkanlığını düzene soktuğunuzda ve egzersiz yaptığınızda, hemoroidal yakınmalarınız daha güçlü bir şekilde düzene girer.

Cinsel sorunlarınızla yüzleşin!...

İnsan yaşamının çok önemli bir parçası olan cinsellik, aynı zamanda, kadın ve erkek arasında yakın ilişkinin kurulması ve sürdürülmesinde de çok büyük bir rol oynuyor. Bu yüzden cinsel sorunlar, çiftler için haz ve doyum duygusunu kaybetmekten öte bir sıkıntı yaratıyor.

Cinsel ilişki, istek, uyarılma, doyum ve rahatlama olmak üzere dört aşamadan oluşuyor. Bu basamaklardan herhangi birinde veya birkaçında sorun yaşanması, cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıkmasına neden oluyor.

Erkeklerin en sık yaşadığı sorunların başında erken boşalma, kadınlarda ise cinsel isteksizlik geliyor. Cinsel işlev bozukluklarına tıbbi, psikolojik ve sosyo-kültürel etkenleri bir bütün olarak dikkate alarak yaklaşmak gerektiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Evrim Erbek, “Cinsel işlev bozuklukları organik ve psikolojik nedenlere bağlı oluşabilir. Çoğu zaman organik nedenlere psikolojik nedenler de eşlik ettiği için cinsel işlev bozukluklarının multi-disipliner olarak ele alınması gerekir. Değerlendirme psikiyatri, üroloji ve jinekoloji uzmanlarınca yapılır.

En sık karşılaştığımız organik nedenler, damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kronik hastalıklar, ilaç yan etkileri ve uyuşturucu madde kullanımıdır. Bunlar dışlandıktan sonra kişide psikolojik etkenler aranır” diyor.

Yetiştirilme Tarzı Etkiliyor...

Cinsel işlev bozukluklarına yatkınlık yaratan ve sorunun sürmesinde rol oynayan birçok psikolojik faktörün de bulunduğunu hatırlatan Dr. Erbek, ailenin ve toplumun cinselliğe bakış tarzının, yetiştirilme biçiminin cinselliği önemli ölçüde etkilediğini söylüyor.

Bunun yanında eksik ya da yanlış bilgilendirilmelerin, cinsellik hakkındaki kalıplaşmış yanlış düşüncelerin de cinsellik üzerinde olumsuz etkisi bulunduğu belirterek, “Psikiyatrik rahatsızlıklar, ilişkide uyumsuzluk, çiftler arasında çekiciliğin kaybolması, aldatılma, hamilelik ve doğum sonrası ruhsal durumlar, partnerdeki cinsel problemler, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalma, travmatik cinsel deneyimler, cinsel açıdan özgüven eksikliği ve performans anksiyetesi en sık gördüğümüz psikolojik ve kültürel nedenlerdir” diyor.

Çocuklarda beslenme bozukluğu

Bağışıklık mikroorganizmalara (virüs bakteri vb.) karşı vücudun direncini ifade eder. Bağışıklık sistemi karmaşık yollar izleyen ve mikrobesinlerin kullanıldığı kimyasal etkileşimlerle çalışmaktadır.

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Başkanı Dr. Hasan Eraydın beslenme bozukluklarının çocukların bağışıklık sistemini nasıl etkilediğini anlattı.

Aktif ve pasif olmak üzere iki tipi vardır:

Aktif bağışıklık: Hastalığın geçirilmesi ile oluşur ( kabakulak geçiren kişinin bağışıklanması gibi.)

Pasif bağışıklık: Aşılama ile (ölü mikrop veya gücü azaltılmış mikropla) vücuda bağışıklanma meydana gelir. Dünyamızda sağlık için en temel iki öğe temiz su ve aşıdır. Bu ikisinin yanında direncimizin yeterli olabilmesi için dengeli ve yeterli beslenmemiz, sanitasyonumuzu optimum düzeye getirmemiz gereklidir.

“Bağışıklık doğumla başlar”

Bağışıklık bebeğin doğumu ile başlayan sürecin başlangıcıdır. Dış ortamla karşılaşan bebek için en önemli koruyucu elbette ki anne sütüdür. Hatta ilk 3 – 4 günde salgılanan ve ağız olarak adlandırılan sarımsı, kıvamlı süt bebeğin ilk doğal aşısı olarak kabul edilmekte ve mutlaka çocuğun emmesi istenmektedir.

İçerdiği besleyici ve koruyucu maddelerden dolayı anne sütü alan bebekler alerji, bronşit, bronşioilit, menenjit, kulak hastalıkları, kusma, ishale karşı koruma şemsiyesi altına girmiş olurlar.

Ayrıca sindirimi kolay olduğu için gaz, kabızlık, karın ağrısı, rahatsızlıkları en aza iner. Salınımı ve içeriği bebek ay yaşına göre değişik formülasyondadır. Örneğin erken doğanlar için içerik daha farklıdır.

Bebek anne ilişkisi ile ruhsal rahatlıkla bağışıklıkta psikolojik rol oynar. Bütün bu nedenlerden dolayı ilk 6 ay anne sütü ve mümkünse 2 yıl emzirme Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilmektedir.

“Beslenme bozukluğu bağışıklık sistemini olumsuz etkiler”

Beslenme, yiyeceklerin çeşitliliği bağışıklık sistemini doğrudan etkilenmektedir. Bazı besinlerin sınırda yetersizlikleri dahi bu sistemi olumsuz etkilemektedir. Bu besin ögeleri

Vitaminler-madenler-elementler-proteinler ve yapıtaşları aminoasitler vb. beslenme bozuklukları bağışıklık sisteminin çalışmasını baskılar ve hastalık sıklığında artışa neden olur. Hastalıklarla ortaya çıkan iştahsızlık, ishaller emilim bozuklukları, sıvı yetersizliği de sistemi olumsuz etkileyen kısır döngüye neden olmaktadır.

Ortaya çıkan sorunları şöyle özetlemek mümkün:
- Besin alımı azalır
- Besin emilimi azalır
- Besin ögeleri kaybolur
- Besin ihtiyacı artar ve bütün bunlar enfeksiyonun şiddetini ve süresini etkiler. Mikro besinler bağışık sistemi üzerinde önemli role sahiptirler.

Örneğin bakır-çinko-selenyum-magnezyum-c vitamini-e vitamini-antioksidanların (vücudun pas gidericileri olarak da bilinirler) eksikleri kendine özgü bazı hastalıkları ortaya çıkarırlar. Erişkinler günde ortalama 45 gr protein almalıdırlar, yetersizliklerinde hastalık eğilimi artar.

Sadece meyve, sebze ve tahıllı ürünlerle beslenmek vücudun korunmasında yetersizliklere neden olmaktadır. Sağlıklı iken vücudun ihtiyaçlarını ilaçlarla değil de doğal besinlerle karşılamak önerilmektedir.

Ailede yemek kültürü çocuklar için çok önemli!

Çocukluk yaş gruplarında kendine özgü bazı özellikler vardır. Anne sütü dışında ek besinlere geçildiğinde ve ileri yaşlarda ailenin dikkat etmesi gereken önemli noktalar vardır. Örneğin abur cubur tabir edilen gofret, çikolata, şekerlemeler, hızlı şeker içerdikleri için sürekli atıştırma hissi uyandırırlar.

Paketlenmiş mısır gevrekleri aslında 70 kiloluk bir erişkin için hazırlanmıştır bunu 15-20 kiloluk bir çocuğun tüketmesi katlarca vücuda zararlı atılamayan kalıcı mikro maddelerin birikimine ve ilerleyen yaşlarda çeşitli hastalıkların temelinin atılmasına neden olurlar.

Ailede yemek kültürü oturtulabilmeli, aile fertlerinin hepsi aynı anda sofrada bulunabilmelidir. Özellikle çocuklarımıza en önemli öğünün sabah kahvaltısı olduğunu aşılamalıyız. Okulda yanlarına meyve gibi doğal yiyecekler konabilir. Brokoli, kivi, enginar, domates evde yapılmış yoğurt, havuç gibi antioksidan ve vitamin içeriği yüksek doğal besinleri öncelikli tercihlerimiz arasına almalıyız.

Okullarda yönetimler hazır işlenmiş – hızlı tüketilebilen yiyecekler yerine kantinlerde doğal yiyeceklere geçmelidirler. Aileler dış tüketim yerine ev yemeklerini tercih etmelidirler. Her gıdayı mevsiminde tüketmeli mevsim dışındaki üretimlere rağbet edilmemelidir.

Alışveriş merkezlerine gitmeden önce evde yemek faslı halledilmelidir. Unutulmamalıdır ki ‘Önce insan, Önce sağlık’ hedefimiz olmalıdır. Büyük hedeflerimizi küçük zaaflarımıza yenik düşürmeyelim.

Tarihten günümüze takım elbise

Milenium çağının da en çok tercih edilecek kıyafeti olan takım elbisenin tarihçesi..

1940-50′ler: Christian Dior'un, 1947 'de tanıttığı Corolle koleksiyonunda, göğüste tepeden inen tek sıra düğmelere, volanlı eteğe sahip ceketi ve dümdüz, dar, siyah eteğiyle dikkat çeken, metrelerce yün kullanılarak imal edilen Bar gibi takımlar, gelecek on yılın görünümünü belirledi. Abartıdan tiksindiğini söyleyen Chanel'in dönüşü muhteşem oldu. Ancak, Chanel'in II. Dünya Savaşı sırasında Alman bir subay ile yaşadığı ilişkiyi affetmeyen Fransız basını, onu fena halde aşağılıyordu. Chanel, Amerikalı dergi editörleri ve mağaza sahiplerinin verdiği destekle, bugün klâsikler arasında andığımız çizgisini, kısa bir zaman içinde uluslararası moda dünyasına kabul ettirmeyi başardı.Bu arada Dior, Balenciaga ve Givenchy gibi isimler de kendi tayyör ve takım çizgilerini yaratmışlardı.

1960-70′ler: Yves Saint Laurent, el örgüsü dik yaka kazaklarla tamamladığı deri takımlarla, sokak şıklığını podyumlara taşıdı. Andre Courreges'nin diz üstü etekleriyle büyük sansasyon yarattı. Bir kadının dizlerinin, bedeninin en çirkin bölgesi olduğunu iddia eden Chanel, neredeyse bir on yılını, "kadınlardan nefret ettikleri için kadınların dizlerini sergileyen böylesi çirkin tasarımları piyasaya süren 'sadist' erkek modacılarla" savaşmaya vakfetti. Mary Quant 1965 yılında mini eteği dünyaya tanıttarak moda tarihine geçti. Kraliçe'nin elinden OBE ödülünü almaya Buckingham Sarayı'na gittiğinde, Quant'ın üzerinde yine bir mini etek vardı. Yves Saint Laurent, 1966 sonbahar-kış koleksiyonunda, büyük sükse yapan Le Cimoking'i, dünyaya takdim etti. Erkek smokini, altında etekle tamamlanarak 20′li yıllardan beri giyiliyordu. Le Smoking ise, erkeklerin smokinini, kadınların üzerine geçiriyordu. 1969, yine Saint Laurent için zaferlerle doluydu; Saharienne isimli safari takımlarını piyasaya sürdü. 70′li yıllarda, takım elbiseler kadınlar tarafından reddedildi. Ken Taka da Japon iş kıyafetlerini, Batı formlarıyla birleştirip yepyeni bir tarz yarattı. 1977 yılında, Woody Allen'ın "Annie Hall"u, Hollywood'u olduğu gibi, moda dünyasını da salladı. Annie Hall'u canlandıran Diane Keaton, karşı cinsten ve kesinlikle farklı beden ölçülerine sahip birinin gardırobundan çalınmış intibaı uyandıran, Ralph Lauren marka giysileriyle büyük olay yarattı.

1980-90′ler: İlk kez 1975 yılında sade renklere prim veren tarzıyla "âlem"e yumuşak iniş yapan Giorgio Armani, Richard Gere'nin başrolü oynadığı "Amerikan Jigolo" filmi için hazırladığı gardıropla olay yarattı. Kısa zamanda, "sessiz iktidar"ın temsilcisi olan bej renkli Armani takımlar, bütün yöneticilerin ve saygınlık arzulayan şehirlilerin üzerindeydi. Ronald Reagan'ın eşi Nancy, Carter'ın mülayim eşinin tersine, kuvvetli bir görünüme sahip olmasını sağlayan Galanos ve Adolfo imzalı takımları tercih ediyordu.

Gerisi de zaten tarih… Günümüzde kadının toplumdaki yerini tartışmaktan ziyade, insanlığın gidişatından bahsediyoruz. Gerek tekstilde, gerek kozmetikte, her açıdan moda, her geçen gün biraz daha androjenik bir durum arzediyor. Kadınların takım elbiseyi erkeklerden çalmalarının üzerinden neredeyse üç asır geçti. Bu aralar "iktidar"ın pantolon giymekle elde edilmediğini bilen erkekler, kadınların gardırobunun en "feminen" parçası eteğe göz dikmiş durumdalar…

Kokunuz kişiliğinizi yansıtır

Bazıları çiçek kokularını, bazıları baharatı tercih ederken, kimi sabunsu kokuları sever, kimisi de şekerli kokuları… Kokular sizi egzotik, masum, güçlü ya da seksi gösterebilir. İşte ayrıntılar…

Parfümler her biri farklı koku, doku ve kalıcılıkları olan sofistike ürünlerdir, tıpkı insanların her birinin karakterinin farklı oluşu gibi. Herkesin parfüm seçerken zevkleri farklılık göstermektedir.

Elbette ki moda bazen parfüm seçimlerimizi etkileyebilir. Trendler bir yıl meyve aromalı kokulara işaret ederken diğer bir yıl bizi daha yoğun içerikli esintilere yönlendirebilirler.

Fakat unutulmamalı ki parfüm, bir insanın kişiliği gibidir. Bunun için parfüm seçimlerinizde dikkatli olmalı ve teninize uyumuna çok özen göstermelisiniz.

Parfümünüzü teninize uygun seçin

Parfümler her tende aynı etkiyi göstermeyebilir, esmer bir cildin çiçek kokusunu taşıyışı ile açık bir tenin aynı kokuyu taşıması arasında farklar vardır. Parfümünüzün kalıcılığı, kokunuzu seçmenizle doğru orantılıdır.

Parfüm seçiminde yaş önemli

Parfüm kullanımı yaş ve zaman faktörüne göre de değişkenlik gösterir. Gençlerin daha soft kokuları tercih etmeleri önerilirken, ilerleyen yaşlar yerini çiçek ve baharat kokularına bırakmalıdır.

Doğal kokuları gözardı etmeyin

Sabahları özellikle işe, alışverişe giderken daha doğal kokular kullanılırken, akşamları çok daha yoğun ve çarpıcı kokuları tercih edebilirsiniz özellikle davetlerde.

Yoğun parfüm seçiminizde kışın baharat, yazın çiçek aromalarını öneririz…

28 Ağustos 2012 Salı

Yırtmaçlı Maxi Etek

Hanım hanımcık maxi etekler size fazla kapalı geliyorsa Rihanna'nınki gibi bir yırtmaçla eteğinize hareket katabilirsiniz.

Maxi etekler maalesef herkese yakışmıyor ve kombinlemesi pek de kolay parçalar değil.Rihanna oldukça rahat parçalarla görünüşünü tamamlamış.

Peki siz maxi etekleri nasıl kombinliyorsunuz?

Hello Kitty'nin Sonbahar 2012 Koleksiyonu: "Sınıf Başkanı"

 Kafasındaki kurdele ile özdeşleşmiş Hello Kitty'yi sevimli bulmamak imkansız.

Tam Okula dönüş zamanı yaklaşırken Hello Kitty Head of The Class adıyla Sonbahar 2012 makyaj koleksiyonunu tanıtmış.



Ürünlerin ekoseleri tam okul yıllarına uygun düşünülmüş.Makyaj çantası ise fermuarının sevimliliğiyle beni kendine hayran bıraktı.Bakalım siz de beğenecek misiniz;)

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Kilonuzun değiştiğini farkediyor musunuz?

Duygusal yemek yemenin birçok nedeni vardır ve stres önemli bir yemek yedirici sebebi olabilir

Kortizol hormonu etkisi  çocuklukta besinlerin ceza veya ödül olarak kullanılmış olması bazı boşluk duygularının yemek ile doldurulması bu noktada önemlidir ve çözüme gitmekteki en önemli nokta ise farkındalıktır.

Aşağıdaki testi okuyarak kendinizi değerlendirip farkındalığınızı harekete geçirebilirsiniz.

1- Yemek yemek için kendinizi çok mu meşgul buluyorsunuz?
Bazı insanlar stresliyken, yemek yemeği unutabilir veya ara öğünlerini atlayabilirler. Bu durumda değişen kan şekeri kişide ruhsal dalgalanmalara ve sağlıksız kilo kaybına sebep olur. Gün boyunca sağlıklı ve küçük öğünler tüketmek daha iyi bir seçimdir. Sonuç olarak kendinizi daha az stresli hissedebilirsiniz.

2- Sürekli kendinizi stresli mi hissediyorsunuz ve strese karşı koruyucu teknikleri bilmiyor musunuz?
Eğer sürekli kendinizi stres altında hissediyorsanız, stresin sağlıksız bir tipi olan ve yüksek kortizol düzeyiyle birçok sağlık problemi yaratan kronik stres riski altında olabilirsiniz. Stresi hızlıca uzaklaştırmak için profesyonel destek alabilirsiniz. Bu şekilde vücut stresini azaltabilir, problemlere karşı daha sakin yaklaşabilirsiniz. Ayrıca strese bağlı olan kilo alımlarını durdurabilir ve stresin neden olduğu diğer sağlık problemlerini kolaylıkla azaltabilirsiniz.

3- Egzersiz yapmak için kendinizi gün sonunda çok meşgul veya çok yorgun mu hissediyorsunuz?
Hepimiz egzersiz yapmamız gerektiğinin farkındayız fakat birçok stresli ve meşgul insan egzersiz için ayıracak enerji ve zamanı olmadığını belirtir. Tam tersinde ise stresli insanlar egzersizden en üst düzeyde yarar sağlar, sadece bununla kalmayıp kişiler strese bağlı kilo alımlarıyla da başa çıkabilirler. Egzersiz için çok yorgun olduğunuzu düşünüyorsanız bu konuda kendinize telkinlerde bulunun ve egzersizin size sağlayacağı daha fazla enerji karşısında şaşırın.

4- Her gece yedi saatten daha az mı uyuyorsunuz?
Her gün aynı saatlerde yatmak ve yine aynı saatlerde kalkmak stresle başa çıkmada büyük katkı sağlayacaktır. Geç yattığınız zamanlarda kesinlikle geç uyanma alışkanlığı geliştirmemelisiniz. Çünkü bu durumda bir sonraki gün geç uyumanıza neden olarak uyku düzeninizi bozar. Günde yedi saat uyumanın en iyi ve yeterli dinlenme süresini sağladığı bir ok çalışma ile vurgulanmıştır.

5- Bel çevrenizde gerektiğinden daha fazla mı kütle var?
Stresli insanların kortisol seviyesindeki artışa bağlı olarak bel çevresinde daha fazla yağlanma görülmektedir. Bel çevresindeki yağlanmanın fazla olması birçok sağlık problemini beraberinde getirir. Bu durumda önemli olan nokta diyet ve egzersizi günlük programımıza yerleştirmemiz olacaktır.

6- Yorgun olduğunuzda fazla miktarda kafein tüketmek fazla enerji sağlamak için bir yol mudur?
Stres altında ve meşgul olan insanlar genellikle kafeini ekstra enerji almak için kullanırlar. Fakat bu vücudunuzdaki kortizol seviyesinin (kilo alımının nedenlerinden biri)çok fazla artmasına sebep olur ve uyku kalitesindeki düşüklük yine kortizol artışı ve kilo alımını tetiklemektedir.

7- Stres nedeniyle aç olmadığınızda dahi yemek yer misiniz?
Stres altındaki birçok insan kendini daha fazla yemek yerken bulabilir. Bu, kişiyi kısa süreli mutlu edebilir. Eğer küçüklüğünüzden beri tatlı yiyerek stresinizi bastırılıyorsanız, sinirlilik halinde sürekli ağzınızda bir şeyler olmasını istiyorsanız veya kortizol düzeyiniz sizi atıştırmaya yönlendiriyorsa bu duygusal yemek yeme durumunuzu su içerek, çiÇ sebze atıştırarak veya daha sağlıklı yiyeceklere yönelerek stresli durumunuzu azaltabilirsiniz.

8- Stresli olduğunuzda kendinizi tuzlu veya tatlı bir şey yerken buluyor musunuz?
Stresteki artış vücudumuzdaki kortizol seviyesini artırır. Bu da sizi tatlı veya tuzlu yiyeceklere yönlendirir. Bu tüketimler ise sizde kilo artışına bağlı sağlık durumunuzda olumsuzluklara yol açabilir.

9- Yeme alışkanlıklarınızın değişmeyip stres düzeyiniz ve kilonuzun değiştiğini hissediyor musunuz?
Stres birçok şekilde kilo artışına neden olabilir. Kortizol seviyesindeki artış metabolizma hızınızı yavaşlatmaktadır. Bu da aynı miktarda besin almanıza rağmen bu besinleri daha yavaş yakmanız anlamına gelir. Bu nedenle kortizol seviyesini hızlıca normal hale çevirmek için rahatlama teknikleri öğrenmeliyiz.

10- Sırf, evde sağlıklı öğünler yemek için fazla meşgul olduğunuzdan dolayı aşırı fast food yeme eğiliminiz var mı?
Dışarıda fast food tarzı beslenme alışkanlıkları olan biriyseniz yalnız değilsiniz. Birçok stresli ve meşgul insan kendisini dışarıda fast food tercihleri yaparken bulur. Bunun nedeni daha kolay ulaşılabilir olmasıdır. Ancak evde yemek pişirme alışkanlığı kazanan kişiler, vücutlarını şekillendirmenin yanı sıra bunun daha sağlıklı ve kolay olduğunu görmüştür.

24 Ağustos 2012 Cuma

Cuma Günü Kombini:Eva Mendes'den

Rahat,renkli bir elbise,büyük bir kolye ve topuklu sandaletlerinizle cuma günü iş çıkışı arkadaşlarınızla buluşmaya hazır olabilirsiniz.

Herkese iyi hafta sonları;)

Saç Rengini Değiştirmek

Özellikle yaz aylarında çoğumuz saçlarımızın rengini biraz açmak isteriz.Aralara biraz ışıltı katmanın kimseye bir zararı olmaz.Ama saç rengini tümüyle değiştirmek hepimizi az da olsa zorluyordur.Hayatta verilecek çok daha zor kararlar olsa da saç rengine karar vermek de pek kolay iş değil.

Umarım saçlarının rengini değiştirmek isteyenler için görsellerdeki renkler yardımcı olur.Teninize uygun rengi bulmanız ve sonuçtan memnun olmanız dileğiyle...

23 Ağustos 2012 Perşembe

Kelebek Desenli Tulum

Kısa tulumları uzun tulumlardan daha çok seviyorum.Hele Ashley Tisdale'ınki gibi rengarenk bir tuluma kim hayır diyebilir ki?Kelebek desenini de seviyorsanız siz de benim gibi bu tuluma aşık olmuş olabilirsiniz.

Tulum altına sandalet ya da babet daha çok tercih ediliyor ama gece çıkıyorsanız bir topukluyla da bütün havanızı değiştirebilirsiniz;)

Bir Kazak Sekiz Kombin

Yıldız deseni popülerliğini yakın bir zamanda kaybedecek gibi görünmüyor.Geçen yıl da oldukça gözde olan bu desen,ünlüler için de vazgeçilmez oldu.

Bu yıldızlı kazakları neredeyse giymeyen kalmamş.Şort veya pantolonla kombinleyen olduğu gibi sadece bu parça ile de sokağa çıkan olmuş.

Ben bu salaş üstü çok sevdim.Siz nasıl buldunuz?

18 Ağustos 2012 Cumartesi

İlişkinizde gitme vakti mi?

Uzun süreli ilişkilerde öyle bir zaman gelir ki; aşkın varlığı artık sorgulanmaz olur. Ve tutkunun alışkanlığa dönüştüğü nokta gözden kaçar.

Aranızdaki o büyük elektrik ne zaman başlamıştı? O partide sizi gülmekten yerlere yatıran fıkrayı anlattığında mı? Birlikte sinemaya gidip patlamış mısır savaşı yaptığınız gün mü? Yoksa onu yemeğe davet ettiğiniz akşam mı? Artık hatırlamıyorsunuz bile, aradan o kadar uzun zaman geçti ki!

Şimdi artık sorgusuz sualsiz hayatı onunla paylaşıyorsunuz; evinizi, arabanızı, eşyalarınızı, arkadaşlarınızı ve hatta dünya görüşünüzü… Her yere birlikte gidiyor, her şeyi birlikte yapıyorsunuz. Kurulu bir düzeniniz var. Dolayısıyla heyecan, tutku, tehlike, kaybetme korkusu gibi duygusal ilişkiyi ayakta tutan dinamikler unutulmuş.

Acı ama gerekli itiraflar

Güven ve huzur duygusunun ilişkinizi esir aldığının farkında mısınız? Kendinize en son ne zaman, ona gerçekten aşık olup olmadığınızı, hayranlık duyup duymadığınızı sordunuz? Belki de bilinçaltınız bu soruyu sormayı reddediyor çünkü alacağı cevaptan korkuyor.

Eğer bunca yıl sonra hala gönül rahatlığıyla ‘evet’ diyebiliyorsanız, mesele yok zaten. Ama içinizde en ufak bir şüphe varsa ilişkiyi gözden geçirmeniz ikiniz için de iyi olacaktır. Pek çok çift, ilişkilerinin ‘cicim ayları’nda birbirlerine karşı son derece dikkatli ve özenli davranmanın yan sıra her an tetiktedir. Ama bu süre geçip her şey iyice oturduktan sonra kendilerini hayatın doğal akışına bırakarak birbirlerini evdeki eşyalar gibi kabullenmeleridir. Siz bu hatayı yapmayın.

Düşüncelerinizi paylaşın

Diyelim ki, bütün bu iç hesaplaşma sürecinin sonunda artık onu sevmediğinize, sadece ayrılırsanız hayatınızda bir boşluk olacağı için hala onunla birlikte olduğunuza karar verdiniz. O halde bu düşüncenizi partnerinizle de paylaşmalısınız. Hatta bu konuyu herkesten önce ona açın, sakın önce ortak arkadaşlarınıza söylemeyin.

Ondan sonra da sizi anlamış olması için dua edin. Bazı erkekler bu tip durumlarda çocukça tepki verirken bazıları mantıklı düşünmesini bilir. Eğer aranızdaki duygusal bağ koptuğu halde bir süre sonra arkadaş olmayı başarabilirseniz, ortak dostlardan oluşan çevreden ikiniz de kopmamış olursunuz.

Zamanla sizi mutsuzluğa sürükleyen bir ilişkiyi çeke çeke sürüklemektense, birlikte olduğunuz erkeğe ve hayata dürüst olun ve gitme zamanı geldiğinde cesaretinizi toplayıp gidin. Hatırlayın: Sürünmek ölmekten bin kat beterdir.

Karın yağlarınızdan kurtulun

Genellikle biz kadınların ortak derdi aynaya baktığımızda zayıf olmamıza rağmen göbek bölgemizin yağlandığı gerçeğiyle karşılaşıyor olmamızdır. Karın yağlarınızdan kurtulmak ve yaza dümdüz bir karınla girmek istiyorsanız işte size birkaç ipucu…

Göbek bölgesi yağlanması, insanları kalça-basen bölgesi yağlanmasından daha fazla rahatsız ediyor. Bölgesel olarak tabir edilen bu tür yağlanmalar, zayıf kadınlarda bile görülebiliyor. Sadece estetik açıdan değil, sağlık açısından da riskli olan göbek yağlanmasının nedenleri arasında ise yüksek şekerli yiyecek alımının fazla olması, hareketsizlik (oturarak çalışma) ve insülin dengesizliği yatıyor.

Suadiye Memorial Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Oya Yüksek, insülin dengesizliğinde kan şekeri seviyelerinde ve bununla birlikte diğer kan değerlerinde bozulmalar görüldüğünü, bunun sonucunda da özellikle bel-karın bölgesinde yağlanmalar oluştuğunu açıklıyor.

Diğer taraftan, bir sağlık sorunu olmasa da, yüksek karbonhidrat alan kişilerde vücut yağlarının özellikle göbek bölgesine doğru biriktiği belirtiliyor.

Karın bölgesinin yağlanmasını engellemek için uzmanlar, öncelikle tekli doymamış yağ asidi içeren besinleri tüketmenizi öneriyor. Doymamış yağ asitleri; fındık, avokado, zeytinyağı, kanola yağı, badem yağı, fıstık ve cevizde bol miktarda bulunuyor.

Vücut kaslarını korumak için sıkılaştırma (kuvvetlendirme) hareketlerinin yapılması da karın yağlarıyla savaşı kazanmanızı sağlıyor. Özellikle yağ yakımı için aerobik egzersizleri yapmak, karın yağlarından kurtulmak için ideal bir yöntem.

Yüksek karbonhidrat yerine daha düzenli dağılmış öğünleri tercih etmek ve karbonhidrat alımında, karışık karbonhidrat diye tanımlanan esmer tahıl ürünlerini tüketmek de sıkı, diri ve dümdüz bir karın sahibi olmayı kolaylaştırıyor.

Hamileyken de güzel görünebilirsiniz

Bu harika yedi öneriyi uygulayarak, hamileyken de güzel ve seksi görünebilirsiniz

Hamile kaldınız, çok mutlusunuz. Ama alınan kilolar, vücudunuzdaki değişimler, değişen hormonlar, bambaşka bir giysi dolabı özgüveninizi etkileyebilir...

Hemen kasedi geri sarın, burada yazanları okuyun ve hemen uygulamaya başlayın! Unutmayın, hamileyken de çok güzel ve seksi görünebilirsiniz.

En temel kural: hisset!

Bunu hemen her yazımızda belirtiyoruz. Çünkü seksi olmanın temelinde yatan en önemli şey seksi 'hissetmek'! Kendinize güveniniz olmadığında, kendinizi güzel ve seksi hissetmediğinizde bu direk olarak görünüşünüze yansır. Dolayısıyla karşınızdaki de aynı sizin gibi düşünür; yani sizin seksi olmadığınızı. Ama siz dik durup, kendinizi ne kadar güzel hissettiğinizin farkında olursanız, karşınız da sizi bir o kadar çekici bulacaktır. Erkeklerin kendine güvenen kadınları her zaman çok seksi bulduğunu unutmayın!

Kendinizi bırakmayın

"Zaten kilo aldım", "Nasıl olsa hamileyim", "Yapacak bir şey yok" düşüncelerinin arkasına sığınmayın! Hamilelik sizin için kendini salma bahanesi asla olmasın. Çünkü bu birçok hamilenin yaptığı bir hatadır. Şöyle düşünün; zaten yediğinize, içtiğinize çok dikkat ettiğiniz için sağlıklı görünmeye çok meyillisinizdir. Bir de üstüne formunuzu korumak için kendinize bakımlar yapın; yürüyün, yoga yapın, saçlarınıza bakım uygulayın, manikür ve pedikürünüzü düzenli olarak yaptırın, cildinize nemlendirici bakımlar uygulayın...

Hormonların tadını çıkarın

Hamileliğin üçüncü ayından itibaren hormonların saçlarınıza parlaklık ve sağlık kazandırdığını biliyor muydunuz? Veya muhteşem çalışan kan dolaşımınızın cildinizin hücrelerini taptaze kıldığını? Veya yine hormonların tırnaklarınızın daha sağlıklı ve hızlı uzamasını sağladığını? İşte aslında sizi moralman olumsuz etkilediğini düşündüğünüz hormonlarınız, görünüşünüzde oldukça işe yarıyor! Dolayısıyla değişen hormonlarınız yüzünden kendinizi kötü hissettiğinizi veya ne kadar kilo aldığınızı düşünmek yerine, ne kadar sağlıklı olduğunuzu kendinize söyleyerek, hormonlarınızın tadını çıkarın.

Tabuları yıkın

"Hamileyseniz seksi olmayacaksınız", "Karnınız büyüdü diye vücudunuz dinçliğini kaybeder", "Hormonlarınız yüzünden mutsuz ve depresif olacaksınız"... Hemen bu tabuları yıkın. Elbette çok kolay olmaz bu değişimlerle başa çıkmak, bu tabuları yıkmak. Ama siz yine de kendinize ayıracağınız vakitlerde bir spa merkezine gidip masaj yaptırarak veya ne kadar mutlu hissettiğinizi kendinize sık sık söyleyip hatırlatarak bu tabulardan arınmış bir hamilelik geçireceksiniz. Bu pozitifliğiniz de size ve dolayısıyla karşınızdaki herkese iç ve dış 'güzellik' olarak yansıyacak.

Giyimde ince detaylar

Her tarafınızı örtecek, kendi bedeninizden 2-3 beden büyük bol elbiseler kendinizi pek de seksi hissetmenizi sağlamayacaktır. Tabi birbirinden güzel hamile kıyafetlerini göz ardı etmemek gerek; fakat bizim size tavsiyemiz, kesimlerde bolluğa gitmek yerine beğendiğiniz bölgelerinizi göstermeniz... Yani göğsünüz, sırtınız, kollarınız, beliniz; nerenizin en güzel olduğunu hissediyorsanız, o bölgenizde dekolteye ağırlık verin Ayrıca hamilelik süresince göğüslerin 1-2 beden büyümesiyle de dişiliğinizin tadını çıkarmanızı öneririz! Diğer bir önemli detay ise iç çamaşırları... Hamileler için tasarlanmış ten rengi kocaman külotlar yerine (Bridget Jones filmini hatırlayın), siyah dantelli iç çamaşırlarına devam edin! Büyümüş olan göğüslerinizi de seksi sutyenlerle destekleyin.

İlişkinize özenden vazgeçmeyin

Eskiden mum ışığında yemekler yerdiniz, haftasonları kaçamak tatiller yapardınız ve şehvetli geceler mi geçirirdiniz? İlişkinizdeki bu heyecan ve özen neden şimdi de olmasın? Siz yine şık gece elbisenizi giyip ona mum ışığında bir akşam yemeği hazırlayabilir, yine keyifli ve dinlendirici kısa tatiller yapabilir veya yine birlikte unutulmaz bir banyo macerası yaşayabilirsiniz. Sadece bunları hala ve her zaman yapabileceğinize inanmanız yeterli...

Korkularınızı yenin

Kadınlar da erkekler de hamileyken seks yapmaya, bebeği inciteceği veya hamileliği olumsuz etkileyeceği gibi görüşler nedeniyle pek de sıcak bakmazlar. Seks hayatınızı korumak ve devam ettirmek istiyorsanız, öncelikle ikiniz de bu korkularınızdan arınmalısınız.

Metroseksüel erkeklere cilt bakımı tüyoları

Cilt bakım uzmanları, akne izine lazer, derin çizgilere botoks, yıllara meydan okumak isteyen erkekler için de retinoik asit, vitamin C ve meyve asitli kremler öneriyor. İşte metroseksüel erkeklerin işini kolaylaştıracak bakım tüyoları…

Erkeklerde etkileyici ve sağlıklı bir görüntü için atılacak ilk adımın temiz ve bakımlı bir cilt olduğunu söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Gökhan Okan; modern çağın metroseksüel erkeklerine basit ama etkili bakım tüyoları verdi.

Erkeklerde cilt bakımının temeli; cilt temizliği, nemlendiriciler ve güneş koruyucu kremlerdir. Ayrıca akne izi sorunu olanlar peeling ve lazerden, derin çizgileri oluşanlar ise botoks ve dolgu gibi neştersiz yöntemlerden yararlanabilir. Yaşlanmayı geciktirmek isteyen erkekler ise retinoik asit, vitamin C ve meyve asidi içeren kremler kullanabilir.

Erkeklerin cildi daha kalın

Erkeklerin cilt yapısı kadınlardan farklıdır. Testesteron hormonu, cildin daha kalın, daha yağlı, gözeneklerin daha geniş olmasına neden olur. Yağ salgısının fazla olması aknenin erkeklerde daha şiddetli ve daha uzun sürmesine yol açar. Kas geliştirmek üzere veya atletik performansı arttırtmak amacıyla anabolik steroid değimiz ilaçların kullanılması da şiddetli akne formlarının ortaya çıkmasına neden olur.

Sivilcelerinizi sakın sıkmayın

Akne tedavisinde dıştan uygulanan ve ağızdan alınan ilaçlardan yararlanılır. Akneden kaynaklanan izlerin engellenmesi açısından tedavinin mümkün olduğunca erken başlanması ve sivilcelerin kesinlikle sıkılmaması gerekir. Akne izleri kişinin ileri yaşamında büyük bir sorun olabilir.

Akne izlerinin tedavisinde peeling (deriyi soyma), deri tıraşlama ve lazer işlemlerine başvurulur. Akne izinin şiddeti kullanılacak yöntemin çeşidini belirler. Peeling; hafif, orta ve derin şiddette derinin soyularak atılması, alttan yeni sağlıklı daha az izli bir derinin gelmesini hedefler.

Erkek daha geç yaşlanıyor

Kollajen salgısı erkeklerde daha fazladır. Derinin kalın, kollajenin fazla olması erkeklerde cilt yaşlanmasının daha geç başlamasını sağlar. Deride incelme, çizgilerde belirginleşme 40-50’li yaşlarda kendini belli eder. Ancak dışarıda geçirilen zamanın daha fazla olması ve güneş koruyucu kullanımına önem verilmemesi, dışsal faktör kökenli yaşlanmanın erkeklerde daha belirgin olmasına sebebiyet verir ki; bu yüzden de erkeklerde derin kırışıklar daha belirgindir.

Çizgiler çıktıysa botoks zamanı

Derin çizgilerin ortadan kaldırılması için botoks, dolgu enjeksiyonu ve lazer yöntemine başvurulur. Botoks ve dolgu kişinin günlük yaşamını etkilememesi ve kısa sürede yapılması açısından tercih edilmektedir.

Yaşlanmayı geciktirmek amacıyla retinoik asit, vitamin C, meyve asidi içeren kremlerden faydalanılır. Sigara ve alkol tüketiminin az olması, düzenli beslenme ve spor da yaşlanmanın gecikmesinde etkili olmaktadır.

En etkili peeling tıraş

Erkeklerin günlük yaptıkları sakal tıraşı; sakalların ve ölü deri tabakasının atılmasını sağlar. Tıraş aslında bir çeşit peeling görevi görür. Ancak cilt tıraştan dolayı hassaslaşır. Bu yüzden tıraş öncesi alkol ve mentol içermeyen tıraş kremleri tercih edilmelidir. Tıraşın, kılların yönüne göre yapılmasına özen gösterilmelidir.

Özellikle kıvırcık kıl yapısına sahip kişilerde deriden kabarık şekilde kendini belli eden kıl batıkları görülebilir. Kıl batığı kişiyi kozmetik olarak rahatsız etmenin yanında enfeksiyona da yol açabilir. Tıraşta hijyene önem verilmelidir. Tıraş sonrası ise cildi tahriş etmeyen nemlendirici sürülmelidir. Alkol içeren after-shave losyonlar ciltte yanma, batma ve karıncalanma gibi şikayetlere neden olur.

Erkeklere de epilasyon yapılır

Erkeklerin son yıllarda dermatologlara başvurdukları sorunlardan biri de vücut kıllarından uzaklaşma yöntemleridir. Boyun, sırt ve göğüs kılları erkek hastalarda kozmetik olarak sorun yaratmaktadır. Lazer epilasyon; bu bölgelerdeki kılların uzaklaştırılmasında etkili olmaktadır. Lazer epilasyon sadece kozmetik bir tedavi yöntemi olmayıp, boyun bölgesinde tıraştan kaynaklanan kıl batıklarını da tedavi edilmektedir.

Terleyen erkeklere botoks

Ter bezleri sayısı erkeklerde kadınlara göre daha fazladır. Fazla salgılanan ter, hastayı kozmetik olarak rahatsız etmenin yanında bakteri ve mantar enfeksiyonu gelişimine zemin hazırlar. Terin azaltılması amacıyla hafif vakalarda dıştan uygulanan ilaçlara başvurulur. Terleme çok ileri durumlardaysa botoks enjeksiyonu bu yönde de etkili olur.

Her erkeğin kabusu saç dökülmesi

Testesteron hormonu, genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde, erkek tipi saç dökülmesi dediğimiz saçın ön kısmında açılmaya neden olur. Dökülme otuzlu yaşlarda kendini belli eder. Genetik faktörlerin yanında yetersiz beslenme, kullanılan ilaçlar ve stresin de dökülmede arttırıcı rolü vardır. Kimyasal maddelerin saça çok fazla uygulanması dökülmeyi arttırıcı diğer sebeplerdir. Erkek tipi dökülme medikal ve cerrahi yöntemlerle tedavi edilir. Medikal tedavilerin uzun süreli olduğu konusunda hastalar bilgilendirilmelidir.

Bakımlı erkekler bunları mutlaka yapın

Erkeklerde cilt bakımının temel ögeleri cilt temizliği, nemlendiriciler ve güneş koruyuculardan oluşur. Cilt günde iki defa temizlenmelidir. Ciltteki yağ ve kir artıkları bu şekilde uzaklaştırılır. Cildinizi her gün nemlendirin. Kullanılacak nemlendiricinin güneş koruyucu içermesi, dışsal kaynaklı yaşlanmanın engellemesinde de etkili olur. Yüzünüzü ılık suyla yıkamanız, cildinizin tıraşa uyumunu sağlar.

Cildin tahriş olmasını önlemek için tıraş bıçağınızı haftada bir yenileyin. Tıraş sonrası cildi tahriş etmeyen nemlendirici sürülmelidir. Düzenli uyumaya özen gösterin. İyi bir gece uykusu yaşlanmaya karşı en etkili yöntemlerden biridir! Cildinizin kurumaması için günde iki litre su içmeye özen gösterin.

Hangi masaj hangi soruna iyi geliyor?

Hangi masaj hangi soruna iyi geliyor?Masaj, cildi güzelleştiriyor, gençleştiriyor, ışıltı katıyor. Ancak en önemlisi sağlığınıza sihirli bir dokunuş sunuyor.

Peki hangi masaj neye iyi geliyor, nasıl seçim yapmalısınız? İşte rehberiniz…

Kendimizi fiziksel ve ruhsal olarak iyi hissetmemizde masajın faydası çok. Araştırmalar da bunu kanıtlıyor. 40’dan fazla terapinin olduğu spa’larda 30 dakikadan 90 dakikaya kadar farklı masaj türü var. Sağlık sorunlarınızı kökten çözmüyor belki ama fiziksel ve duygusal olarak fark yarattığı da kesin. Bu eğlenceli terapi, gergin ve stresten sıkışmış bedenleri açıyor, uykuyu düzenliyor, vücut postürünü düzeltiyor, hazmı ve nefes alışını rahatlatıyor, cilde ışıltı katıyor, depresyon ve anksiyateye iyi geliyor. Haydi şimdi can alıcı soruyu soralım; hangi uygulamayı/masajı seçmeli? Masajdan olumlu bir sonuç alabilmek asıl noktalara ulaşmakla olur. Biz çoğunluğun yakındığı problemleri çözmeye yardımcı olacak en iyi masaj çeşitlerini veriyoruz.

PROBLEM...
BEL TUTULMASI

ÇÖZÜM: HOLİSTİK, MASAJ DERİN DOKU MASAJI, ROLFING VE SHIATSU
Yanlış duruş bozukluğu ya da egzersiz yoksunu iseniz bu problemi yaşamanız doğal. İyi bir holistik ya da derin doku masajı bu soruna büyük fark yaratabilir. Eğer belinizi incittiyseniz öncelikle bir osteopat uzmanına görünmelisiniz. Rolfing, vücudu, kasları ve dokuları yönlendirerek bir uyuma sokmayı hedefliyor. Kaslar ve dokular masaj sonrası gerçek uzunluk ve esnekliğine kavuşuyor. Diğer bir seçeneğiniz de shiatsu olabilir. Parmaklar ve avuçiçi kullanılarak, meridyen olarak adlandırılan bölgede baskı uygulanarak vücudu çalıştırmayı amaçlıyor. Vücuda enerji yüklüyor. Spesifik parmak baskıları, belinizdeki baskıyı ve stresi azaltarak sinir sistemini sakinleştiriyor. Terapi üzerinizde özel giysilerle yapılıyor.

PROBLEM...
BACAKDA ŞİŞME VE AĞRI

ÇÖZÜM: Sporcu masajı , holistik masaj ya da manuel limpatic drenaj
Sporcu masajı, en üst performansı sağlaması için özellikle koşucularda sakatlanmayı önlemek, kas gerilimini ve bacaklardaki şişliği azaltıp rahatlatmak amacıyla yapılan bir masaj. Ancak bu tip masaj, eğer jimnastik ya da jogging yapıyorsanız, performans sırasında yaşanabilecek incinmeleri önlemeye ve tedavi etmeye yardımcı olabilir. Alternatif olarak; bacaklarınızda çok ağrı, ağırlık, şişlik (genellikle hamilelikte görülür) ya da ödem problemi varsa, holistik masaj ya da manuel limpatik drenaj (MLD) çözümünüz olabilir. Limpatik sistem vücudun bağışıklık sisteminin bir parçası ve besinleri hücrelere taşıyor, kullanılmayanları elimine ediyor, onları atmaya yardımcı oluyor. MLD, sıvı sirkülasyonuna teşvik ediyor ve hücre yenilenmesini sağlıyor.

PROBLEM...
BAŞ AĞRISI VE UYKU SORUNU

ÇÖZÜM: Yüz MASAJI VE YÜZ REFLEKSOLOJİSİ
Uyku problemleri çok karışıktır. Çoğunlukla anksiyete, sırt ve boyun problemleri, duygusal travma ve kronik ağrıdan kaynaklanır. Fakat bu sorunu yaşayanlar günlük rutinlerine masajı dahil ettikten sonra daha iyi hissettiklerini söylerler. Yüz refleksolojisi, başlangıç için en iyi seçimdir. Çünkü, uyku problemlerine ve baş ağrısına neden olan enerji bloklanmasını elimine eden, merkezi sinir sistemi vasıtasıyla spesifik organlara direkt uyarı gönderen 500’den fazla nörolojik yüz noktasını çalıştırıyor. Alternatif olarak basic yüz masajı yi sonuç veren bir diğer masaj türüdür. Yüzünüzde ve kafatasınızdan baskıyı uzaklaştırıp konsantre olmanızı kolaylaştırıyor. Terapistinizden size birkaç anahtar noktayı göstermesini isteyebilir, bu noktalara evde kendiniz de masaj uygulayabilirsiniz. Kasların uyarılması, kan sirkülasyonunu artırmaya yarıyor ve bu da beyne daha fazla oksijen gitmesi demektir. Ki bu da daha rahat bir uyku sağlıyor ve baş ağrısını geçiriyor. Ancak yüz masajında dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, bunun vücut masajının bir parçası olmasıdır, güzellik bakımı değil. Yüz masajı; omuz, dekolte ve boynu da kapsıyor.

Masaj, gergin ve sresten sıkışmış bedenleri açıyor, uykuyu düzenliyor, vücut postürünü düzeltiyor, hazmı ve nefes alışı rahatlatıyor, cilde ışıltı katıyor, depresyon ve anksiyeteye iyi geliyor.

PROBLEM...
STRES VE TRAVMA

ÇÖZÜM: KAFATASI VE SAKRUM TERAPİSİ YA DA HOLİSTİK MASAJ
Düzenli masaj (ideali ayda iki), 21. yüzyıl yaşamının zorlayıcı ve stres dolu yüküne karşı mükemmel bir ilaç. Holistik masaj, İsveç masaj teknikleriyle kombine edilmiş enerji çalışmaları ve derin doku masajı muhteşem. Eğer daha yumuşak bir masaj tercih ediyorsanız kafatası ve sakrumu içine alan bir terapi daha iyi bir seçenek olacaktır. Bu masaj, terapistin ellerini bedeninizin belli bölgelerinde, düzenli masaj hareketleriyle vurma ve yoğurma hareketini içeriyor. Çalışma temeli; tüm fiziksel sağlığımızı etkileyen fonksiyonların derinine inmektir. Hassas eller yardımıyla gönderilen uyarılar dokuları harekete geçiriyor. Eğer yoğun stres altındaysanız ya da travma geçiriyorsanız vücudunuz bloke olur, hatta ağrır. Terapist, masaj boyunca ellerinin sesine kulak veriyor, sıkışan enerjiyi serbest bırakmak için harekete geçiyor. Vücutta sıkışan enerji boşaldığında vücut da rahatlıyor. Böylelikle fiziksel ve duygusal dengeyi ayarlıyor.

Hepimiz masajdan hızlı geri dönüş almak isteriz ancak her şey gibi o da zaman alır. Masajı hayatınızın bir parçası yapın.

İYİ MASAJIN ALTIN KURALLARI
Buradakiler ana kurallardır. Masaj sonrası gelişimi takip edin ve nasıl bir geri dönüş aldığınıza dikkat edin. Maksimum sonuç almak için ayda iki kez gitmeye çalışın. Masajın efektif olması ve vücut mekanizmasını yeniden düzenine sokması zaman alır. Masajı hayatınıza düzenli olarak sokarsanız vücudunuz da size karşılık verecektir.

- Hiç masaj yaptırmadıysanız, arkadaşlarınızdan tavsiye alın. İlk izlenim önemlidir. Herhangi bir masaj merkezine telefon açtığınızda sorularınıza seri yanıtlar veren, iyi izlenim bırakan kişi sizi doğru yönlendirecektir. Eğer tatmin olmadıysanız muhtemelen masaj deneyiminden de efektif dönüş alamazsınız.

- İlk uygulamada kısa süren bir deneyim size hoşlanıp hoşlanmayacağınızı anlama şansı verir. Terapist size hem öncesinde hem de sonrasında su önerecektir. Bu mutlaka olması gereken bir şeydir. Masaj boyunca pek çok toksin atılır. Eğer sonrasında yeterli miktarda su almazsanız baş ağrısı baş gösterebilir.

- Genel sağlığınızla ilgili soruların olduğu bir form doldurmalısınız. Bu soruları ve formu es geçmeyin ve ciddiye alın. Her masaj herkese uymaz. Yapılmaması gereken durumlar olabilir.

- Eğer kendinizi rahat hissetmezseniz masajı sonlandırabilirsiniz. Terapistinize uygulama sırasında durmasını söyleyebilirsiniz. Bu tamamen size kalmış. Sessizliğe ve gerçekten rahatlamaya ihtiyacınız var. Öte yandan uygulama sırasında rahatsız olduğunuz herhangi bir şeyi terapistinize söylemeniz önemlidir çünkü onlar masaj sırasında vücut dilinizi okuyup ancak ona göre şifa sunabilirler. Sizin vereceğiniz ipuçları da bu nedenle büyük önem taşır.

GÜZİDE YÜLEK
Seninle Dergisi
 
Copyright © 2013 MODA DÜKKAN
Design by MODADUKKAN | MODA
    Twitter Facebook Google Plus Vimeo Flickr YouTube