POPULER YAYINLAR

30 Eylül 2012 Pazar

Nasıl Giyinmeliyiz?

Evet bayanlar bu yazımız sizler için.Hepiniz az çok bu konuda bir şeyler biliyorsunuz ama bildiklerinizin ya bazıları yanlışsa.Her neyse yazımız bu yanlışları umarım azaltır. Unutmayın önerilerimizi dikkate alırken moda+giyim kombinasyonu yapacağız.
Yerine göre giyinmeyi bilmeyen kadınlar ne kadar şık görünürlerse görünsünler rüküşlük tuzağına düşmekten kurtulamazlar. Şık olmak ya da sade olmak, yerine göre giyinildiği taktirde anlam kazanır. Her yere şık ya da her yere spor bir tarzla gitmek çok yanlış. Bu yüzden nerde nasıl giyinilmesi gerektiği bilinmelidir. Gün içerisinde planlama yaparken giyilen kıyafetin her ortama uyum sağlayabilmesi de hesaba katılmalı...




İş görüşmesi
İş görüşmesine giderken zarif görünmek önemlidir ancak öncelikle rahat olmak gerekir. Kıyafetin içinde kendini rahatsız hissetmek görüşmeyi olumsuz etkiler. Takım elbise ya da klasik etek ceket kombinleri iş görüşmeleri için idealdir. Trendi ve iddialı görünmek yerine formal bir tarz yakalamak gerekir. Temiz ve ütülü bir gömlek görüşmeyi ciddiye aldığınızı gösterir.

Ayağınızı sıkan yüksek ökçeli ayakkabılar ya da abartılı aksesuvar kullanımı iş görüşmesi için uygun değildir. Kısa topuklar ve zarif aksesuvarlar tercih edilmelidir.

Akşam yemeği
Akşam yemekleri için genel olarak hoş giyinmek gerekirse de yinede gidilen kişiler ve yemek yenilen yer göz önünde bulundurulmalıdır. Abartılı ve süslü giyinmek yemek yenilen bir ortamlar için gereksizdir. Klasik bir jeanle düz renk bir bluz ve üstüne blazer ceket hem rahat hem de şık bir kombin oluşturur, ya da küçük siyah elbise düz babetlerle tamamlanabilir.

Kutlama yemekleri için durum farklıdır, yinede fazla abartmadan klasik şıklık yakalanabilir. Dar siyah bir etekle dökümlü bir gömlek mükemmel bir ikili oluşturabilir. Aksesuvar olarak siyah bootie ve clutch çanta kıyafete çok şık uyum sağlar.

Kokteyl daveti
Kokteyller genelde erken saatlerde yapılan kısa süreli partilerdir. Abartısız şık bir kıyafetle kokteyllere katılmak mümkündür. Tek renk klasik kesim bir elbise ve görünümü hareketlendirecek zarif aksesuvarlar kokteyler için çok uygundur.

Kokteyllerde uzun süre ayakta kalınacağı göz önüne alınarak rahat ayakkabılar tercih edilmelidir.


Partiler, balolar ve özel davetler
Partilerde şık ve bakımlı görünmek çok önemli. Gecenin ağırlığına uyum sağlamak gerekir. Şık elbiseler topuklu ayakkabılarla tamamlanmalıdır. Jean ya da sade bir bluz o gece için uygun değildir. Ancak elbise giymek istemeyenler şık bir bluzu klasik bir pantolonla tamamlayabilir. Tabiki gidilen partinin konsepti kıyafet seçiminde büyük rol oynar.

Özel davetlerde kimi zaman bir tema belirlenir. Böyle durumlarda, daveti veren kişinin isteğine uygun giyinilmelidir. Balolar ise çok özel davetlerdir bu yüzden tuvalet giymek şarttır.

29 Eylül 2012 Cumartesi

Doğru nefes alıyor musunuz?

Doğru nefes alımı çok önemli. Çünkü yetersiz oksijen alımının insanda neler yarattığını tahmin bile edemezsiniz. Bu yüzden doğru solunum şekilleriyle doğru nefes almak için yazımızı okuyun.

Solumun yani nefes alıp vermek; vücudumuzun en doğal ve otomatik dürtülerinden biridir. Her canlı nefesle oksijen alıp, karbondioksit ve atıkları vücudundan atar. Buna detoks denir. Vücudumuz besinsiz birkaç hafta, susuz birkaç gün dayanabilse de, beyin oksijensiz yalnızca birkaç dakika dayanabilir. Sağlıklı bir vücut iyi oksijen alımı ile gerçekleşmektedir. Yetersiz oksijen alımı; yorgunluğa, depresyona, aşırı sinirliliğe, ciltte bozulmalara, yaşlılığa neden olmakta, bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açmaktadır. Peki bizler nefesimizi doğru ve tam kapasiteli olarak alıyor muyuz?

Bu soruyu solunum şekilleri ile açıklamak istersek diyebiliriz ki; solunum vücutta başlıca 4 şekilde yapılmaktadır. Dr. Sena Türkoğlu anlatıyor.

Kısa – Yüksek Solunum

Burundan al, ağızdan ver şeklindeki, hızlı kısa solunumdur. Efor, doğum esnası, koşu gibi durumlarda çabuk ama yetersiz oksijenlenme sağlar. Genelde astımlılar, şişman kişiler ve halk arasında tık nefes dediğimiz kişilerde bu solunum şeklini görürüz.

Göğüs solunumu

Elinizi göğsünüze koyunuz, burundan nefes alıp göğsünüzü şişiriniz ve içinizden 5’e kadar sayarak daha sonra yavaşça dişlerinizin arasından bırakınız. Bu göğüs solunumudur.

Karın solunumu

Elinizi karnınızın üzerine koyunuz, burundan aldığınız nefesle karnınızı şişiriniz ve içinizden 5’e kadar sayarak daha sonra nefesinizi yavaşça bırakınız. Bu karından yapılan solunumdur. En sağlıklı solunum şekli olup, yoga gibi sporlarda kullanılır. Kalp ve dolaşım sistemine masaj etkisi yapar.

Kaburga (kastel) solunum

Ellerinizi kaburgalarınızın üzerine koyup, önce nefes verin. Daha sonra güçlü bir nefes ile kaburgalarınızı yanlara doğru genişletin. 5’e kadar yavaşça sayıp, nefesi verin.

Egzersiz ile solunumu birleştirin

Açık havada yapılan egzersiz, kapalı ortamlarda yapılan egzersizlerden çok daha sağlıklı ve performans arttırıcıdır. Özellikle oksijeni daha bol alabileceğiniz sahilyolu yada yeşillik açısından bol olan parklar seçilmelidir. Tempolu ve/veya solunumla kombine edilen egzersizler, kalp dolaşımı sistemine çok faydalıdır. Örneğin; 4 yürüme adımı nefes al, 3 yürüme adımı nefes ver, şeklinde yapılan yürüyüşler çok daha etkilidir. Sonuç olarak diyebiliriz ki; bizler her eğilme pozisyonumuzda nefes vermeye, her kalkış pozisyonumuzda nefes almaya müsait bir vücuda sahibiz. Dolayısıyla; bu şekilde düşünerek günlük aktivitelerimiz arasında solunumumuza dikkat eder ve nefes egzersizleri yaparsak; vücudumuza en doğru şekliyle oksijen almış oluruz.

Yanlış yastık hasta ediyor

Uzmanlar, uygun pozisyonda yatmamak ve uygun olmayan bir yastık seçiminin, baş ağrısı, kaslarda tutulma, horlama, uyku sırasında zaman zaman nefes alamama gibi bazen ciddi sorunlara yol açan şikayetleri ortaya çıkarabileceğini bildirdi.

Uygun olmayan yastık seçimi, baş ağrısı, kaslarda tutulma ve horlama gibi sorunlara yol açıyor.

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, hayatın üçte birinin yatak odasında geçirildiğini, bu nedenle kullanılan yatağın ve yastığın sağlıklı olmasının, uykunun da sağlıklı ve dinlendirici olmasını sağlayacağını söyledi.

Prof. Dr. Yorulmaz, bel kemiği uygun yapıda ya da uygun pozisyonda olmadığında aralardaki sinirlerin sıkışarak gittiği organlarda ağrı, uyuşma, sertleşme gibi sorunlara neden olabildiğini kaydetti.

Uyku sırasında uygun pozisyonda yatmanın bu nedenle çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yorulmaz, şöyle dedi:

“Uygun pozisyonda yatmamak ve uygun olmayan bir yastık seçimi, baş ağrısı, kaslarda tutulma, horlama, uyku sırasında nefes alamama gibi bazen ciddi sorunlara yol açan şikayetleri ortaya çıkarabilir. Bunun dışında farkında olmadan uykuda üstümüzü açarak yorganın dışındaki soğuğun etkisine de daha fazla maruz kalabilmekteyiz.”

Doğru yastıkla sırtüstü

Uygun bir yastıkla sırtüstü yatmanın, vücudun yatağa ve yastığa yaptığı basıncın dağılımı, sinir ve damarların durumu, kan dolaşımı ve kalbin çalışması ile akciğerlerin rahat soluk alıp vermesi açısından en uygun pozisyon olarak tanımlandığını ifade eden Prof. Dr. Yorulmaz, bu durumda uykuda pozisyon değiştirmenin de daha az olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Yorulmaz, bunun da stresi azaltan bir etken olarak sabahları dinlenmiş olarak yataktan kalkmayı sağladığını, sağlıklı yastık kullanımının aynı zamanda kişide var olan sırt, bel, ense, kol, omuz, baş ağrılarını, tutulmalarını, uyuşmalarını ve horlamayı da iyileştirdiğine dikkati çekti söyledi.

Kadınların yaş dönümleriyle ilgili bilmeleri gerekenler

Kadınlar için öyle yaşlar vardır ki, merdiven buralara dayandı mı, oturup şöyle bir düşünmek gerekir. Genelde 18, 21, 30 ve 35 yaşlarının, dikkat edilmesi gerekenlerin başında geldiği bilinir. İşte size 17, 24, 28 ve 34 yaşlarıyla ilgili bilmeniz gereken her şey.

Cinselliğini keşfetmek
Yaşı otuzlarda olanlar, kendileri 17 yaşındayken nasıl bir yaşam tarzları olduğunu hatırlamaya çalışsınlar. Birçoğunuz erkeklerle bire bir karşı cins olarak tanışmamış, en azından yeni yeni ve utangaç ilişkiler içine girmeye başlamışsınızdır. Alkol, uyuşturucu ve seks, sabaha karşı eve gelmeler pek sık görülen şeyler değildi o zaman.

Oysa şimdi ilk gençliğini yaşayanlar, 14′lerine geldiler mi, yepyeni bir dünyanın kapılarını aralamaya başlıyorlar. 17′lerinde ise kendilerine göre hayatı epeyce öğrenmiş, anılarıyla bir kitabı doldurabilecek tipler oluveriyorlar. Bu nedenle 17 kritik bir yaş olarak görülüyor. 17 yaşındaki bir genç, sosyolojik anlamda reşit olmuş sayılıyor.

Kariyer ve kişilik
Bu yaşa gelen gençlere bıyık altından gülecekleri şeyler öğretmek, anlamsız nasihatler vermek yerine, daha önemli konulara değinmek gerekiyor; Doğum kontrolü, hastalıklardan korunma yöntemleri, uyuşturucudan uzak durma, illegal örgütlere üye olmama, ruh sağlığını bozmadan sağlıklı ilişkiler kurma gibi konular üzerinde durmak daha mantıklı görünüyor.

17 yaşındaki kızlar birer genç kadın gibi davranmaya başlıyorlar ama bu gerçekten de olgun bir birey oldukları anlamına gelmiyor. Gerçek anlamda olgunluk bu yaşlarda kendini gösteriyor. Artık arkadaş partilerinde, sızana kadar içip hiç tanımadığınız insanlarla geyik muhabbeti yapmak hiç de zevkli gelmemeye başlıyor.

Daha özel şeyler arıyorsunuz. Güzel bir restoranda yenilen yemekle içilen bir kadeh şarap size daha cazip gelmeye başlıyor. Ayrıca eğitiminize ve kariyerinize biraz daha önem vermeye başlıyorsunuz. Yaşadığınız gün yerine, yaşayacağınız günlerin tohumlarını ekmek çabası sarıyor sizi.

Üniversiteyi bitirmiş bir genç olarak, ikilemlere düşüyorsunuz. Aklınızdaki birçok fikirden hangisinin sizin için en iyi sonuçlar doğuracağını anlamak için harcıyorsunuz tüm enerjinizi. Bir yandan kariyer yapmak için sabırsızlanırken, diğer yandan kendinizi daha da geliştirmeniz gerektiğini biliyor ve zamanınızın aslında ne kadar da az olduğunu fark ediyorsunuz.

Şimdi ya da asla
Yaşam tarzınızı oturtmanız ve kimliğinizi belirlemeniz için son dönem. Karmaşaya, vakit kaybına, yanlış kararlara zamanınız yok. Kariyerinizi planlamanız, ilişkilerinizi gözden geçirmeniz, hele bir de çocuk istiyorsanız, hayatınızı paylaşacak karşı cinsi bulmanız için acele etseniz iyi olur. Hayat bir anlamda yeni başlıyor ama bir anlamda da gemi kalkmak için son düdüklerini öttürüyor.

Yeni hayatın getireceklerine karşı hazır ve dayanıklı olun. Bir sabah kalkıp hayatınızın hiç de ilginç ve heyecan verici olmadığına karar verirseniz, değişiklik yapmak için geç kalmış olabilirsiniz. Bunun için 29′unuzda, hayatınızım geri kalanının mutlu ve huzurlu geçirmek için hazırlık yapmalısınız. Hayatınızda biri varsa, o kişinin sizin için ne kadar önemli olduğuna karar vermekle başlayın işe. Eğer hiçbir özel ilişkiniz yoksa o zaman bunun nedenlerini araştırmaya başlayın. Artık hayatınızın özel olan kısmı hakkında ayağı yere basan kararlar verseniz iyi olur. Ayrıca kariyerinize son şekli vermek konusunda da son kararlarınızı alın. Gerçekten ne yapmak istiyorsunuz, yaptığınız işte nereye gelmek istiyorsunuz, ne kadar kazanmayı planlıyorsunuz? Bu tür sorulara çoktan cevap vermiş ve yolunuzu ona göre çizmiş olmalısınız.

Hayata sahip olmak
34 yaşına geldiğinizde aklınızdan şu düşünceler geçsin istemezsiniz değil mi? 'Bir hayatım var mı?', 'Bir hayatım yok mu?', 'Benim hayatım bu mu?' Bu, sık sık karşılaşılan bir durum. 34 yaşına gelmiş bir kadının, kafasını durmadan bu sorularla doldurması ve çevresindeki herkesi de kendisiyle birlikte bunalıma sürüklemesi hiç de az rastlanır bir durum değil. Hayatın ne kadar da kısa olduğunun fark ettiğimiz bir yaş 34. Az zamanımızı en iyi şekilde değerlendirmek zorunda hissederiz kendimizi. En iyi kararları almak, en iyi ilişkiler kurmak, en iyi işe, arabaya ve eve sahip olmak.

Sonra birden panik başlar
Eğer bir an önce kendinizi toplamazsanız, bu yaş sınırları içinde hem kendinizle hem de çevrenizdekilerle bol bol kavga eder, hatta bir de boşanma olayı yaşayabilirsiniz. Öncellikle mükemmel olmak zorunda olmadığınızı anlamalısınız.

Elbet hatalarınız olacak! Sırf sizin değil, herkesin hataları vardır. 34 yaşına geldiğinizde, mükemmellik aramak yerine, hatalarınızla mutlu olmayı öğrenmeniz gerek aslında tüm yaş günümüzde tekrar tekrar bunu düşünmeliyiz. Hepimiz insanız ve kendimizi, çevremizdekileri ve yaşamı sevmek zorundayız.

Genç ve güzel kalmak için 6 ipucu

Genç ve güzel görünmek kuşkusuz her yaştaki kadının en büyük hayalidir. 

Uzmanlar, genç bir cilde ve güzel bir görünüme sahip olmak için gerekli 6 ipucu veriyor. Siz de genç ve güzel görünmek istiyorsanız bu altı ipucunu dikkate almalısınız…

Kuru saçlara muz
Saçlarınızın çok kuru olduğundan yakınıyor, daha parlak görünmesini mi istiyorsunuz? İşte işe yarayacak bazı öneriler;

- Bir muzu iyice ezin. Bir çay kaşığı bademyağıyla karıştırıp saçınızın diplerinden başlayarak uygulayın. 20 dakika beklettikten sonra durulayın.

- Bir başka öneri ise şöyle; 1 yumurtayı, 1 çorba kaşığı sirkeyi, 2 çorba kaşığı bitkisel yağı karıştırın çırpın. Bu karışımı baş derinize ovarak iyice yedirin. Saçlarınızı tarayarak bütün karışımın saçlarınıza eşit yayılmasını sağlayın. 15 dakika böyle bekledikten sonra saçlarınızı yıkayarak durulayın.

Salatalık sürün canlanın
Salatalık ile cildinizi canlandırmaya ne dersiniz? A, B ve C vitaminleri ile fosfor, potasyum, demir, magnezyum ve gençlik iksiri olarak tanımlanan selenyum deposu salatalık, her türlü cilt sorununa iyi geliyor. Susuzluğu giderici özelliği ile cildin nem oranını dengeliyor. Canlandırıcı ve yumuşatıcı etkisi nedeniyle kozmetik ürünlerinin vazgeçilmez besinlerinden biri.

Cildiniz için her gün 1 salatalık yiyin. Ayrıca salatalığın kabuğunu biraz kalın soyup yüzünüze sürün, cildinizde ani canlanma ve yumuşama etkisini hissedeceksiniz.

İyi bir uyku çekin
Cildimiz kendini onararak yenilenmek ve beslenmek için organizmanın derin uyku halini, yani geceyi bekler. Cilt, gece yarısından sonra hormonlar tarafından daha iyi sulanır; kılcal kan dolaşımı da aynı şekilde bu dönemde canlanır. Cildin uygulanan ürünlerden en yoğun olarak yararlandığı saatler ise sabahın dördüdür.
Gecenin cildimize sunduğu en büyük hizmet sakinleşmektir. Yani gün boyunca kendisini güneşe, rüzgâra karşı savunurken, yaptığı strese bağlı ya da mimiklerle ilgili kırışmaların asıl nedeni olan adale kasılmaları gece boyunca sakinleştiğinde ortadan kalkar ve cilt rahatlar.

Kırışıklıklara meyve
Bilim adamları, güneş ışınlarından meydana gelen cilt kırışıklıklarının yiyeceklerle de ilgisi olduğunu açıkladı. Araştırmacılar; sebze, baklagiller, zeytinyağı ve bazı meyvelerin, güneş ışınlarının olumsuz etkisine karşı cildi koruduğunu belirtiyor.

Cildi güneş ışınlarının etkisinden koruyan diğer anti-kanserojen besinler ise balık, erik, elma ve çay. Öte yandan ciltte kırışıklıkların, et, sütlü besinler, şeker, tereyağı ve margarin tüketenlerde daha fazla meydana geldiği gözlendi.

Dudaklar balla parlasın
Bal, içeriğindeki vitamin mineral, antioksidan ve aminoasitlerle değerli bir besin maddesi olmasının yanı sıra, tedavi edici özelliklere sahip. İşte çatlayan dudaklar için tedavi edici bir dudak parlatıcısı:
1 fincan tatlı badem yağını ve yarım fincan balmumunu, mikrodalga fırında balmumu eriyene kadar tutun. 2 kaşık balı ilave edip karıştırın. Soğumaya bırakın. Karışımı kapaklı minik kaplara döküp kullanın.

Kuru cildin ilacı gül
Yağlı cilt kadar kuru cilt de sorun yaratır. Özellikle soğuk aylarda kuru cilt yeteri kadar beslenmezse, çatlaklar ve tahrişlere açık hale gelir. Kuru bir cildiniz olduğundan yakınıyorsanız gülden yararlanabilirsiniz. Gül suyu ve gül yağı kozmetikte de oldukça yaygın olarak kullanılıyor. Üç damla gül yağını, üç damla lavanta yağı ile karıştırarak cildinize sürün. Cildinizin bir anda gerginlikten kurtulduğunu hissedeceksiniz.

Verilen kilo neden geri alınıyor?

Sıkı bir diyetin ardından verdiğiniz bütün kiloları geri alıyorsanız sorumlusu işte bu!

Diyet yapan herkes kilo verdikten sonra geri almamanın ne kadar zor olduğunu iyi bilir.

Ama bilimadamlarının ortaya çıkardığı sonuca göre, ciddi oranda kilo verdikten bir yıl sonra bile, hormonlar yemek yeme konusunda ısrar etmeye devam ediyor.

Avustralya'da yapılan bir araştırma, diyet yaptıktan sonra verdiği kiloları geri alanların biyolojik bir dürtünün kurbanı olduğunu gösterdi.

Melbourne Üniversitesi'nden araştırmacı Joseph Proietto, "Tekrar kilo alan insanlar kendilerine o kadar da acımasız davranmamalı. Çünkü yemek bizim en temel dürtümüz" dedi.

New England Journal of Medicine adlı dergide yayımlanan araştırmada, 50 aşırı kilolu ve obez hasta 10 haftalık bir diyet programına alındı. Araştırmacılar, ağırlıklarının en az yüzde 10'unu kaybeden hastaların davranışlarını gözlemlemek istiyordu. Sonuçta, hastaların 34'ü bu kiloyu verebildi.

Hastalara 8 hafta boyunca ağır bir diyet programı uygulandı ve sonraki 2 hafta boyunca aşamalı olarak yeniden her gün yedikleri yemekler verildi.

Toplam 10 haftalık programda, hastaların her biri ortalama 13,6 kilo vermeyi başardı. Ancak hastaları sonraki 1 yılı içinde de takip eden araştırmacılar, bu süre içinde ortalama 5,4 kilonun geri alındığını gördüler.

Bundan sonra, bilimadamları iştahı etkileyen hormonları incelediler. Sonuç, hormon seviyelerinin diyet programı öncesi ve 1 yıl sonrasındaki farkta bulundu. Toplamda 6 hormon hala iştahı artırıyordu.

Uzmanların cevap aradığı bir diğer konu, "neden diyet yapan birinin vücudu bu duruma isyan ediyor" sorusuydu. Bilimadamlarına göre, bunun cevabı insanın evrimsel kalıtımında gizli, çünkü kilo vermek vücut tarafından üreme ve hayatta kalma dürtülerine tehdit olarak algılanıyor.

Bu nedenle, diyetten sonraki 1 yıl boyunca hormonların kiloları geri almak için savaşması normal karşılanıyor. Uzmanların bu konudaki çözüm önerisi ise çok basit:

"Kilo vermeye çalışacağınıza, henüz zayıfken kilo almamayı deneyin."

Kaynak: Milliyet

Tuina masajı ile vücudunuzu dengeleyin

Bitkinlik ve yorgunluk hissettiğinizde, Tuina masajını uygulayın. Tuina’nın hem fizik hem de ruh sağlığı üzerinde çok olumlu etkileri olduğu biliniyor. 

Tuina masajı, yaşam enerjisinin dengelenmesini sağlıyor. Dengeli yaşam enerjisi de güçlü ve sağlıklı bir beden anlamına geliyor.

Tarihi kökeni 4000 yıldan daha eskilere dayanan Tuina masajı, Çin Geleneksel Tıbbı’nda ‘akupunktur’ ve ‘bitkisel tıp’la birlikte gelişmiş eski bir iyileştirme sanatıdır.

Milattan önce 2300 yılında yazılmış olan Sari İmparator’un iç hastalıkları kitabında da Tuina’dan bahsediliyor. Halen geleneksel Çin Tıbbı okullarında akupunktur ve bitkisel tıp dersleri yanında Tuina öğretimine ve eğitimine de geniş yer veriliyor.

Tuina, Çin’de, Batı’daki osteopat, fizyoterapist ve spor terapistlerinin tedavi ettiği bütün hastalıklarda kullanılıyor. Ancak Tuina, sadece eklem ve kaslar üzerinde etkili değil. Aynı zamanda vücutta, Qi adı verilen yaşam enerjisinin akışını da düzenlemesi nedeniyle batı tipi masaj ve manipülasyonlardan çok daha etkili olduğu biliniyor.

Qi denen evrensel yaşam enerjsi, Çin Tıbbı’na göre vücudumuzda meridyen adı verilen kanallar boyunca akıyor. Bu enerji, buradan, tüm organlar, vücut dokuları ve zihne gidiyor.

Tuina’daki basınç uygulamaları, bu meridyenler üzerindeki özel noktaları uyararak Qi akışının tüm vücut boyunca serbest ve aksamadan düzenli olmasını sağlıyor. Bu düzenli enerji dolaşımı da sonuçta, kişinin yalnız fiziksel değil, aynı zamanda, ruhsal, zihinsel ve duygusal anlamda da sağlığını destekliyor. Tuina’nın kan ve vücut sıvılarının akışını düzenlemesiyse, diğer masajların da sahip olduğu benzer etkilerden.

Yaklaşık 1000 yıl kadar önce Japonya’da ortaya çıkan Tuina Masajı, bu ülkede, zaman içinde birtakım değişimlere uğramış. Shiatsu ismini alan bu masajda, daha çok basınç teknikleri kullanılıyor. Tuina’daysa bastırma, sıkıştırma, dürtme, germe, yoğurma gibi pek çok teknik kullanılıyor.

Tuina, hem fiziksel hem de zihinsel ve tinsel anlamda, vücuttaki Qi akışının dengelenmesini sağlıyor. Tuina, aynı zamanda verici (Tuina masörü) ve alıcı (masaj yapılan kişi) arasındaki Qi akışının da fiziksel bir ifadesi. Bu enerji geçişinin sağlıklı olması için de Tuina terapistinin kendi enerjisi düşükken ya da kendisini sağlıklı hissetmediğinde Tuina yapmaması gerek. Çünkü bu durumda kendi enerji akımı bu iletişime açık olamıyor.

Tuina masajı için metodular
Vücuttaki yumuşak dokuların (kaslar, tendonlar) kol ve ellerle masajı, aküpressür noktalarının uyarılmasıyla kanallardaki Qi akışını etkileme, manipülasyon teknikleriyle bozulmuş, kas-iskelet-bağ dokusu ilişkilerini düzenlemeyi sağlıyor. Bazen Tuina tedavisine dıştan yapılan bitkisel merhem ya da kompresler de eklenebiliyor.

Eklem zedelenmeleri ve kas zorlamalarında, rolling metod denen yumuşak doku tekniklerine; iç hastalıklarının tedavisinde akupressür noktalarına parmakla bastırma metoduna; bozulmuş enerji sistemlerini tekrar düzenlemek ve canlandırmak için Nei Gung Qi genel egzersizleri ve özel masaj metotlarına ve kas-iskelet- bağ eklemlerinin bozulan ilişkilerini düzenleyen manipülasyon metotlarına odaklanmış dört çeşit eğitimi içeriyor. Bunun dışında bir de babadan oğula geçişli aile sistemlerinin olduğu da biliniyor.

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Tuina’nın başta A.B.D. olmak üzere diğer batı ülkelerinde de öğretim, eğitim ve kullanımı hızla yaygınlaştı.

Tuina nelere faydalı?
Tuina, özellikle vücutta, strese bağlı nedenlerle Qi akışının bozulduğu rahatsızlıkların tedavisinde son derece olumlu sonuçlar alınmasını sağlıyor. Tuina, özellikle batı tıbbının tedavilerine ek olarak uygulandığında çok olumlu sonuçlar alınmasını sağlıyor. İşte Tuina’yla tedavi edilen hastalıklar:

- Bağışıklık sistemi zayıflaması
- Uykusuzluk
- Depresyon
- Anksiyete
- Yorgunluk
- Kabızlık
- Hazımsızlık
- Ağrılı ve düzensiz adet
- Bazı tip baş, ense, bel ve sırt ağrıları
- Siyatik
- Spor zedelenmeleri
- Sinir sıkışmaları

Mükemmel Seksin 4 Sırrı

Cinsel hayatınızı canlandırmaya hazır olun... Harika bir seks için yapmanız gerekenleri biliyor musunuz?

Seks terapisti Georgia Foster ve Beverley Anne Foster şehvetinizi arttırmanın 4 sırrını bildiklerini iddia ediyor. Bu sırlar, ikilinin ‘The 4 Secrets Of Amazing Sex’ (Mükemmel Seksin 4 Sırrı) adlı kitaplarında yayınlandı. Kitabı yazarken seksin zihinsel yönü üzerinde durduklarını belirten uzmanlar, mükemmel bir seks için zihnin de bu olaya iştirak etmesi gerektiği üzerinde duruyorlar.

Harika bir seks için,

1.Sır: Baştan çıkarma

İlk sır, partnerinizle aranızdaki aşk ateşini nasıl devam ettireceğinize değiniyor. Çoğu insan seksi hissetmek için baştan çıkarılmaları gerektiği zannediyor. Bu tamamıyle yanlış! Arzuyu ilk olarak zihnimizde canlandırıyoruz. Sizi neyin heyecanlandırdığını bilmek sizin göreviniz. Bu nasıl hissettiğinizin farkına varmakla alakalı bir konu. Partnerinizin cinsel dürtülerinizi hemen ve kendi başına tetiklemesini beklemeyin. Sizde arzu yaratan şeyleri paylaşın ve baştan çıkmaya hazır olun...

2.Sır: Heyecan uyandıracak duyular

İkinci sır, tamamen 6 duyumuzla ilgili. Duyma, dokunma, koklama ve tat alma duyularını hatırlayarak, partneriniz ve sizin aranızdaki enerjiyi kavramaya çalışın. Yoğun yaşantımızda çoğu kez 6. hislerimize önem vermeyiz ya da onları görmezden geliriz. Fakat iyi bir cinsel hayata sahip olmak istiyorsak duyularımızı kullanmaya yeniden başlamalıyız. Çünkü onlar olmadan bir cinsel hayat çok donuk ve cansız olur.

3.Sır: Teslim olma

Üçüncü sır, kendinizi güvende hissettiğinizde, partnerinize teslim olmak. Birinci ve ikinci sırlar duyularınızı canlı kılar ve zihninizi, cinsel birleşme için hazırlar. Şimdi orada bulunmayı istediğinizi hissetmenize ihtiyacınız var. Böylece zihniniz, partnerinize bağlı olduğunuzu hissetmeye hazır olacak.

4.Yansıma

Son sır ise, partnerinizle yaşadığınız geçmiş deneyimleri hatırlayıp, bütün bunları tekrar yaşamayı istemekle ilgili. Eğlenceli ve güzel seks anılarınızı hatırlayın, geçmişi olumlu bakın...

Bel soğukluğu kadınlarda da görülüyor

Erkeklerde görülen bir hastalık gibi algılanan “Bel Soğukluğu” cinsel yolla kadına da kolaylıkla bulaşıyor ve genital sistemde ciddi hasarlar oluşturabiliyor.

Hastalığın belirtilerinin erkeklerde daha sık görüldüğünü ve tanısının akıntının özelliklerine göre daha kolay konulduğunu belirten Avrupa Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi Doktorlarından Op. Dr. Serhat Partalcı; cinsel yolla yayılan “Bel Soğukluğu” nun (Gonore) kadınlar için ciddi problemler oluşturabileceğine dikkat çekiyor.

Hem erkekte hem de kadında belirtileri görülmese de hastalığın oluşabildiğini, cinsel aktivitenin sık olduğu genç yaşlarda daha çok görüldüğünü ve özellikle kadınlarda “pelvik enfeksiyona”  (yumurtalık iltihabına) yol açtığını belirtiyor. Dr. Partalcı;  Amerika’ da kadında kısırlık oluşmasına neden olan etkenler arasında yumurtalık iltihabına bağlı Fallop tüpü tıkanıklıklarının ilk sıralarda yer aldığını, Türkiye’de ise sağlıklı veriler toplandığında bu sonuçların çok benzer olacağını vurguluyor.

Üreyememe ve Gebe Kalamama Nedeni

Avrupa Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi Doktorlarından Op. Dr. Serhat Partalcı; bel soğukluğunun erkekte sperm kanallarının, kadında Fallop tüplerinin tıkanmasına yol açtığını belirtiyor. Üreyememe ve gebe kalamamanın en büyük nedeni olduğunun, oluşan hasarla kadında dış gebelik olasılığını da arttırdığının altını çiziyor.

Erkekte meni benzeri bir akıntıyla birlikte idrar yaparken yanma, kadında ise akıntıyla birlikte enfeksiyon ve belirli şiddetlerde kasık ağrısı oluştuğunu belirtiyor. Enfeksiyonun gonore bakterisine bağlı olup olmadığını anlamak için mikroskop incelemesi kültür gibi yöntemlere başvurulması gerekiyor.

Op. Dr. Serhat Partalcı; hastalığın şiddetine göre antibiyotik uygulanmasını, ağır vakalarda hastaneye yatırılarak tedavi edilmesini öneriyor. Eş tedavisinin mutlaka yapılması gerektiğini vurguluyor ve erken tedavinin önemine değiniyor. Yeterince birbirini tanımayan kişilerin cinsel ilişki kurmamasını tavsiye ediyor. Bel soğukluğu ve cinsel yolla bulaşan tüm hastalıklardan korunmanın en önemli aracının prezervatif olduğunun altını çiziyor.

Moda Merkezi Misyonumuz

EVET ARKADAŞLAR SİTEMİZ YAYIN HAYATINA BAŞLAMIŞTIR.TÜM MİLLETE HAYIRLI UĞURLU OLSUN.BİZ MODA MERKEZİİ EKİBİ OLARAK SİZLERİN BİR TIK YAKININIZDA MODAYI SİZLERLE BULUŞTURACAĞIZ.SİTEMİZ HER GÜN GÜNCELLENEREK SİZLERE MODA VE MODA HABERLERİNİ İLETMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPACAKTIR.TEKK YAPMANIZ GEREKEN BİZİ TAKİP ETMEK...MODANIN ATAN TEK KALBİ MODA MERKEZİ

SONBAHAR BAYAN MODASI


EVET ARKADAŞLAR BU SEFERKİ ARAŞTIRMAMIZ SONBAHAR MODASINDAN.BU SONBAHARDA NELER OLACAK.MERAK BEKLENEN SORULARA YAKIN ZAMANDA GELECEK YAZIMIZLA AÇIKLIK  GETİRECEĞİZ

BU SONBAHAR YİNE CIVIL CIVILL GEÇECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR.TABİKİDE SİZLERİN BU MEVSİM YİNE MODAYI TAKİP EDECEĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM.BU SONBAHAR NELER MODA?ONLARDAN BAHSEDELİM İSTİYORSANIZ: BU YIL SONBAHAR MODASINDA ESKİ GÜNLERE DOĞRU AKIP GİDECEĞİZ HERHALDE.NEDEN DERSENİZ?ÇÜNKÜ:BU YIL SONBAHAR MODASINDA 1960,1970 VE 1980 LERDEN GELEN ÇİZGİLERİN HAKİM OLDUĞU GÖRÜLÜYOR.



2012-2013 Sonbahar Kış Koleksiyonu

Debenhams 2012-2013 Sonbahar Kış Koleksiyonu

Ünlü tasarımcıların imzalarını taşıyan koleksiyonlarıyla Debenhams, yeni sezonda da kadınların tercihi olacak!

Haber: Debenhams 2012-2013 Sonbahar Kış Koleksiyonu


İngiltere'nin ünlü tasarımcılarından Julien Macdonald'ın askeri modadan ilham alarak hazırladığı yeni koleksiyonunda, büyük omuz apoletleri ve yuvarlak metal düğmeleriyle dikkat çeken koyu haki palto ve ceketler göze çarpıyor. Davetlerde şık görünmek isteyenler için tasarlanan modeller ise tül ve şifon kumaşlı yapılarıyla hoş bir görünüm yaratırken, gösterişli işlemeleriyle feminen bir siluet sunuyor. Modern ve sade çizgileri buluşturan Henry Holland, koleksiyonunda yer alan haki ve koyu lacivert renkli montlarıyla genç bir hava estiriyor. İş ortamında da giyilebilen Henry Holland'ın koleksiyonunda diğer öne çıkan modeller ise deri detaylı ceketler ve kareli etekler

Jasper Conran'ın koleksiyonundaki modellerden yüksek bel ve dar paça kesimli pantolonlar farklı tarzdaki bluzlarla rahatlıkla kombine edilebiliyor. Siyah ve grinin bütün oluşturduğu valonlu etekler ise 1970'lerin retro esintisini günümüze taşıyor. Jenny Packham'ın kırmızının en canlı tonuyla tasarladığı payetli elbiseler ise özel davetlerde tüm dikkatleri çekmek için ideal. Taşlarla bezenmiş boyundan bağlı uzun gece kıyafetleri ise büyüleyici bir görünüm yaratacak.

Debenhams'ın kendi markalarından biri olan Red Herring'in sevimli motiflerle süslenmiş yün örgülü kazakları haftasonu buluşmalarında giyilebilecek rahat kıyafetlerin başında geliyor. Yeşilin en canlı rengiyle tasarlanan Red Herring markalı kazaklar sportif şıklığı benimseyenlerin beğenisini kazanacak. Lacivert, turuncu ve beyaz renkli çiçeklerin tüm ihtişamını gözler önüne seren desenli gömlekler ise yeni sezonun gözde trendleri arasında

Moda-Moda Nedir?


                                MODA NEDİR?

 Moda yalnızca giysi anlamına gelmez. Sanat, müzik, tiyatro, edebiyat, yemek, iç mimarlık, mimari, bahçe bakımı gibi duyuları uyaran herşeyi içine alır.
Artık işler değişti. Her şeye tüketici karar veriyor. Uygun veya pratik olmayan şeyleri onlara empoze etmek mümkün değil.
Kitle iletişim araçları sayesinde moda herkese, her kesime ulaşabiliyor. Yeterince paranız varsa istediğiniz herşeye sahip olabilirsiniz. İnternet moda haberlerinin evrensel iletişimini, moda dünyasının bütün kapılarını dünyaya açtı. Kimin, ne giydiğini merak ediyorsanız internete girin.



Random House Sözlüğüne göre Moda

1. Giysi, etiket, davetler ve diğerlerinin günlük alışkanlık veya stili
2. Giyimin, davranışların vb. özellikle seçkin veya seçkin olmak için yapılanan bir toplum tarafından geleneksel kullanımı
3. Tarz, yol
4. Herhangi bir şeyin yapısı, formu

Bu tanımlar modanın zaman içinde gerçek anlamından uzaklaştığını kanıtlıyor. Bugün çoğumuz için moda, yalnızca giysi anlamına geliyor. Oysa bu kadar basit değil. Moda; sanat, müzik, tiyatro, edebiyat, yemek, iç mimarlık, mimari, bahçe bakımı gibi konuları, daha doğrusu duyuları uyaran herşeyi içine alır. Gene de, bu değişimin mantığı anlaşılabilir.
Tarihte, belirli bir çağa ait olan giyim stili kayıtlara ´moda´ diye geçiyor. Giyim alışkanlığı; yaşanan anın havası ile eşanlamlı olarak kullanılıyordu.
Fikir önderleri tarafından daha çok tarihsel önemi kavranan sanatlar, o devrin modasından sorumlu olan insanlara da bağlıydı. Kraliçe Elizabeth dönemini düşünün... Shakespeare´in edebiyatını dobra dobra, siyasi anlamda dizginsiz ve güzeldi diye tanımlarken o dönemin giysileri için de aynı kelimeleri kullanabiliriz. Dönemin sanat halkalarını incelemeye devam edecek olursanız, benzerlikler yakalayacaksınız.
Tüm bunlar, toplumun elit kesiminin modayı bir kalıp içine koymak istediğini gösteriyor. Peki ne tür etkiler yarattı?.. Tarihe bakmak yeterli.
Şimdilerde modanın anlamı çok farklı. Kitle iletişim araçları sayesinde moda herkese, her kesime ulaşabiliyor. Birçok ülkedeki asil sınıf neredeyse yok oldu. Mevcut olan yerlerde de kişinin giysisinden asil veya basit biri olup olmadığını anlamak neredeyse imkansız. Kısaca, artık yeterince zenginseniz herşeye sahip olabilirsiniz. Moda hükmedilemeyen hayati bir güç olarak kaldı.
Hergün giyinmek zorunda olduğumuz gerçeğiyle yüzleşirsek, giysi seçimimiz ne giydiğimizi umursamamıza bağlı. Kıyafetlerimiz bizimle ilgili birçok şey söyler. Kendimize olan güvenimizi ve başkalarının bize bakışını etkiler. Özünde doğru olmasa da, bu böyle algılanıyor.
Tüm bunların ardından, gerçek şu ki moda üzerine çok konuşuluyor, para harcanıyor, yatırılıyor. Doğal bir talebin oluşmasıyla doğal olarak yeni bir iş alanı açılıyor. Eğer başarı sağlanırsa, moda sektörü kesinlikle getirisi en büyük olan iş kolu.
Yeni milenyum yaklaşırken, moda her yıl bir öncekinden daha farklı. WWD ve VOGUE gibi tarz belirleyicileri tarafından beğenildiği zaman satışa sokulan giysilerin yaratıldığı günler çok geride kaldı. Modanın itici güçleri olan tasarımcılar, perakendeciler, aracılar ve moda basını, bugün çok daha büyük bir güçle yer değiştirdi.
Kitle pazarlaması, modayı ele geçirdi. Etek boylarının kısalması veya uzaması gibi kaprislerle ilgilenilmiyor artık. İnsanlar ne istediklerinin farkında ´daha fazla´ olmaya başladılar ve moda yarışı içinde olmak istemiyorlar. Şık giyinme arzusu yerini rahat giyime bıraktı. Değerler değişti ve artık insanlar giyimi hayatlarında bir öncelik olarak görmüyorlar. Daha ötesi insanların yalnızca eğlenmek için alışverişe harcayabilecekleri kadar zamanları yok.
Neyse ki, modacılar zeki ve tasarımcılar yavaş yavaş daha değişik düşünmeye başladılar. En yeni modayı dayatmak yerine, imaj oluşturmak üzerine yoğunlaştılar. İmaj, bugün modayla eşanlamlı düşündüğümüz bir kelime. Sezonun geçici heveslerinden yorgun düşen insanlar bu yeni düşünce akımını hoş karşılıyorlar. Her sezon sokakları adım adım gezmek yerine, kendi imajlarıyla özdeşleştirebilecekleri bir mağazayı tercih ediyorlar. Bu nedenle belirsizlikle geçen bir dönem yerini güvenilir bir kaynağa bıraktı. Eğer Ralph Lauren hayattaki tutkularınıza hitap ediyorsa, kıyafetlerini yalnızca gece ve gündüz giymez ayrıca iç çamaşırlarını, ev eşyalarını kullanabilir, duvarlarınızı onun tonlarıyla boyayabilir, parfümünü sürebilir, ayakkabılarını giyebilir, çantalarını taşıyabilir ve Ralph Lauren´in sizin için yarattığı dünyada yaşayabilirsiniz.
İmaj modadır. Bir düşünün, Calvin Klein-minimal; Ralph Lauren-yöresel İngiliz tarzı, rahat, lüks; Prada-keskin çizgiler, global; Gucci-sofistike ve herşeyden önemlisi seksi. Eğer bunların imajlarıyla özdeşleşebiliyorsanız satın alırsınız.
Bu çok basit formül milyarlarca dolarlık bir sektör yarattı. Stratejik düşünenler, tasarımcı ve terzilerin her sezon yarattıklarının yalnızca modaya göre değil kişinin kendini rahat hissedebileceği bir imaja uygun olmasını isterler. Bu nedenle, bir tüketicinin modaya uymasını garanti etmek yalnızca modaya uyması ile değil, kendi stili ve rahatının sağlanmasıyla da olur. Rahatlık, moda dünyası için yeni bir kavram.
İmaj yaratılması bir uzman ordusunun dahil olduğu bir ´dolar basma´ makinasıdır. Pazar araştırması, tanıtım, ´in´ modeller, makyaj uzmanları, fotoğrafçılar, kuaförler, art direktörler, stilistler, promosyon, reklam, ünlü kişilerin giydiği kıyafetler ve tabii ki satın aldığınız yerin havası... Her biri tüketiciyi baştan çıkarmada rol oynuyor.
İmaj yaratmak bir elbisenin basit bir taslağından çok daha karmaşık. Moda pazarlaması, büyük paraların döndüğü bir pazar ve tasarımcılar başarı için yalnızca yeteneklerine güvenmiyorlar. Bu yüzden yetenekleri, dizaynırlığın yanında tüketicinin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde çok yönlü olmalı. Bu büyük miktarda nakit para gerektiriyor. Geçen yüzyılda müşteri desteği ön plandaydı. Günümüzde markanın evrenselleşmesi için finansal destek gerekiyor ve bu alanda birçok yatırımcı var. LVMH´den Bernard Arnault, yeteneği zenginliğe çevirmeyi bilen işadamına iyi bir örnek.
Sırada internet var. Moda haberlerinin evrensel iletişimi, moda dünyasının bütün kapılarını dünyaya açtı. Başlangıçta değişken ve gizli dünyalarına ne derece girilebileceğinden korkan modacılar, sonunda internetin işlerini öldürmekten çok, milyon dolarlık olanaklar sunduğunu fark ettiler ve siber dünyaya adım attılar.
Bugün, kimin ne giydiğini merak ediyorsanız internete girin. Hepsi karşınıza çıkacak. Vogue, Elle, Bazaar gibi modanın önemli dergileri, daha ışıltılı ve ayrıntılı olan web sitelerini tamamladılar.
Artık işler değişti. Yaratıcılık tek başına yeterli değil; gerçekçilik, esneklik artı bu çok değişken ve rekabetçi dünyada ayakta kalabilmeyi sağlayacak yeterli kaynaklara sahip olmak, bugün modanın ne olduğunu bize anlatıyor.

2012 MODA YOLCULUĞU

                                            EVET ARKADAŞLAR SİZLER İÇİN HAZIRLADIM 2012 YILINDA  MODADA NELER OLMUŞ BAKALIMM

SONBAHAR ERKEK MODASI




Arkadaşlar sitemiz sadece bayanlara yönelik değildir.Bunun bilinmesi gerek.Çünkü:MODA MERKEZİ modayla ilgilenen herkesi düşünme ilke prensiplerini kendine edinmiş ve bu yolda ilerleyen tek sitedir.GELELİM asıl konumuza 2012 sonbahar erkek giyim modasına.Arkadaşlar bu sene sonbahar erkekler için iyi geçeceğe benziyor.Bunun nedeni ise bu sene erkeklerin ışıl ışıl renkler giyinecek olmaları.SONBAHARDA erkekler açık ve canlı renkleri tercih etmeliler.Bu yıl erkekler canlı renklerle beraber çizgili elbiseler de moda.Karar size kalmış artık.İster canlı renkler giyin,isterse çizgili elbiseler veya bunlar bana uymaz ben yine kendi stilimde kalacağım da diyebilirsiniz.Modada zorlama olmaz arkadaşlar.Sizlerin de yorumlarını bekliyorum.Hadi bakalım bu sonbahar nasıl geçecek.BİZDEN AYRILMAYIN…

2013 ERKEK KIŞ MODASI





Evet arkadaşlar yine karşınızdayız ve bu sefer erkekler için 2013 kış modasından bahsedeceğiz.Yeni sezonda erkekler çok şık! Zarif ve elegan giyim parçalarının kullanımı oldukça fazla... Dizde hatta dizin daha da altına inen paltolar, bol bol kadife ve deri kullanılan ceketler, üste oturan takımlar... Ekose, kazayağı, geometrik desenler, işlemeler de erkek giyimde yeni sezonda öne çıkıyor.BİZDE MODA MERKEZİ OLARAK SİZLER İÇİN ARAŞTIRIYORVE SİZLERE SUNMAYA ÇALIŞIYORUZ.BİZDEN AYRILMAYINN...

ERKEK SAÇ MODELLERİ

2013 yılında erkek saç stillerine baktığımızda 2012'ye benzer saç tipleri olduğunu görüyoruz.Şunu biliyorum ki bir erkeğin çok dikkat ettiği noktalardandır saçları.Şunu da söyleyelim o zaman:ERKEKLER bu sene saçlarınızla daha çok ilgileneceksiniz gibi.Unutmayın saç stili çok önemli değil,yüzünüze ve kafa yapınıza göre karar verin bizce.Yakında bu konuylada ilgili yazımız gelecek inşallah..

MODA MERKEZİ MODANIN ATAN TEK KALBİ

BAYAN SAÇ MODELLERİ






Evet bayanlar 2013 saç modellerini çok merak ettiğinizi biliyorum.Bunun için size kısa bir araştırma yaptıktan sonra sizlere şunu söylemeliyim ki bu sene çok uzun olmayan fakat aynı zamandada kısa olmayan sarı tonlarında renkler  moda.MODA MERKEZİ ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR.BİZDEN AYRILMAYIN.

ERKEK AYAKKABI MODELLERİ








2013'de tabiki ayakkabılar vazgeçilmezler arasında gibi görünüyor.HER zevke göre birer ayakkabı modeli hazırlamaya çalıştık.Karar sizin,zevk sizin.BİZ HER ZAMAN SİZLER İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ.TEK YAPMANIZ GEREKEN BİZİ TAKİP ETMEK..

Bayan Ayakkabı Modelleri






2013 bayan ayakkabıları enteresan model ve şekillerde dikkatleri topluyor.Bayanlar 2013'de çok enteresan ayakkabılarla karşımızda olabilir.BİZDEN AYRILMAYIN<...

HALI MODELLERI


2013 halı modellerine bir göz gezdirelim istiyorsanız.
Ev dekorasyonunda mobilyaların rengine, modeline göre ayaklarımızın altına döşeyebileceğimiz binbir çeşit, renk ve modelde halı bulmak mümkün. Yün halıdan, klasik halılara son yılların trend halı modellerinde pamuk gibi yumuşacık basmaya kıyamadığımız; sakallı ip veya püsküllü olarak adlandırdığımız halı tasarımları halı modelleri arasında ilk sırada yerini alıyor.
Özellikli 2013 yılının en gözde rengi kahve ve tonlarından tasarlanmış püsküllü halılar trendler arasında, tabi buna paralel olarak bayanlar kahve tonlarında mobilya seçimi yapıyor. Kullanış ve sağlık açısından da kriterleri göz önünde bulunduran bayanlar püsküllü halı seçiminde hiçbir sakınca görmüyorlar. Sağlık ve kalite açısından her geçen gün biraz daha bilinçlenen kullanıcılar ki özellikle çocuklu bayanlar daha da dikkatli halı seçimlerinde.



Seçmekte zorlanacağınız, her renk, modelde kaliteden ve sağlıktan ödün vermeden tasarlanan; tüketicilerin zevkine, tarzına sunulan 2012 – 2013 trend halı modellerini evinizin dekoru için gelin birlikte seçelim.Moda merkezi her zaman yanınızda olmaya devam edecektir.BİZDEN AYRILMAYIN...

Gelinlik Modelleri





HER GENÇ KIZIN HAYALİDİR GELİNLİK GİYİNMEK.İŞTE BU HAYALİ GERÇEKLEŞTİRMEYE GELİNCE İSTER İSTEMEZ İNSAN EN İYİSİNİ GİYİNMEK İSTİYOR.BUNUN İÇİN BİZDE SİZLER İÇİN BİR KAÇ TANE SEÇTİK.KARAR SİZİN.AMA BU SENEKİ GELİNLİK MODELLERİ ÇOK ŞIK VE GÖZE HİTAP EDEN MODELLER İÇERİYOR.FIRFIRLI GELİNLİKLER İSE BU SENE ÇOK TUTULACAĞA BENZİYOR.ŞİMDİDEN EVLENECEK GENÇ BAYANLARA MODA MERKEZİ OLARAK BİR ÖMÜR BOYU MUTLULUKLAR DİLİYORUZ..

Abiye Modelleri



Gelelim 2013 abiye modellerine.Bu seneki abiye modelleri gerçekten çok şık tasarımlar içeriyor ve aynı zamanda herkese hitap eden abiye modelleri de mevcut.Kısa, uzun, kabarmış istediğiniz renklerde abiye kıyafetlerini bulabilirsiniz. Bu abiyeler göz alıcıdır. Seksi bir kokteyl elbisesi ile herkezin gözlerini yuvalarından çıkartabilirsiniz. Tek omuzlu ya da askısız abiyeler de bu sene oldukça moda. Renkli şifon ağır boncuklu ve tüllerden tasarlanmış abiyeler çağımız modasına ayak uyduruyor. Tasarımcılar modaya müsait abiyeleri sizlere sunuyor. 2013 Abiye modelleri arasında istediğinizi seçerek şık seksi ve hoş olacağınıza hiç şüphe yok.Aşağıya da sizler için seçtiğim abiye modellerini koyuyorum.Unutmayın karar sizin.Biz sizlere yardımcı olmak için buradayız.MODANIN ATAN KALBİ,MODA MERKEZİ..




 
Copyright © 2013 MODA DÜKKAN
Design by MODADUKKAN | MODA
    Twitter Facebook Google Plus Vimeo Flickr YouTube