“Diyet yanlışları” saymakla bitmez ama bunlardan bazıları çok önemli. Çünkü o yanlışlar yalnız kilo vermenizi engellemiyor, sizi kilo gelgitlerine sokup beden ve ruh sağlığınızı bozuyor, metabolizmanız ve hormonal dengenizi altüst ediyor.
Fazla kilolarınızdan kurtulmaya karar verdiğinizde kaybetmeniz gereken kilo eğer o andaki ağırlığınızın yüzde 3'ünden, hele hele yüzde 5'inden çoksa (örneğin 90 kilo biriyseniz ve 4-5 kilodan fazla vermeyi düşünüyorsanız) bu kararınızın vücudunuzun genel dinamikleri metabolik ve hormonal dengeleri bakımından ona yapılacak tıbbi bir müdahale anlamına geldiğini aklınızdan sakın çıkarmayın.
Beden ağırlığının yüzde 5'ini geçen kilo kayıpları tıbbi kontrol altında sağlanmalı, dikkatle ve sizin için, size özel olarak planlanmalı, kullandığınız ilaçlar, sağlık geçmişiniz ve daha pek çok şey dikkate alınmalıdır. Eğer bu yapılmazsa, ortaya çıkabilecek ciddi problemler var demektir. İşte o problemlerden en önemlileri...
YANLIŞ 1: Saç döken, kas yakan diyetler
Bazı beslenme uzmanları ve doktorların pek hoşlandıkları “şok diyetler”in (günlük enerji içeriği 1000 kaloriden az olan diyetler) ciddi sağlık zararları olabilir. 1000 kaloriden az enerji kazanımı, hele bir de diyet içeriği yanlış planlanmışsa, kas yakmaktan saç dökmeye kadar pek çok soruna sebep olur.
Şok diyet yapanlar şunu bilmeli: Ortalama 1000 kalorinin altına indiğinizde vücudunuz saç hücrelerinizi beslemek için gerekli olan besleyici maddeleri (B12, folik asit, bakır, demir) sağlayamaz. Dolayısıyla fazla yağlarımızla birlikte saçlarınız ve kaslarınız da sizi terk eder.
Özellikle yüksek proteinli şok diyetler, kaslarda ciddi erimelere yol açabilir. Kaslarınızın erimesi sadece yorulmanız, bitkin düşmeniz, kramp, yanma, uyuşma gibi yakınmalarla karşılaşmanız anlamına da gelmez. Daha az kas daha düşük metabolizma hızı demektir, bu da verilen kiloların daha sonra fazlasıyla geri kazanılması anlamına gelir.
YANLIŞ 2: Uzun süren diyetler
Eğer bir diyet programı iyi planlanmamışsa, özellikle iki aydan daha uzun sürecekse, demir ve B 12 eksikliği ile sonuçlanabilir. Demir eksikliğinin kansızlığa, tırnak, cilt ve saç problemlerine, bellek zayıflamasına, B12 eksikliğinin halsizlik, yorgunluk, öğrenme ve odaklanma güçlüğü, unutkanlık, kansızlık gibi problemlere yol açtığı biliniyor.
YANLIŞ 3: Açlık oruçları
Sık yapılan hatalardan biri de aç kalarak kilo vermeye çalışmak, özellikle kahvaltıyı atlamaktır. “Açlık kürleri”, kronik diyetçiler arasındaki moda deyimiyle “ölüm oruçları”, hipopotasemiye (yani kanda potasyum seviyesinin aşırı azalmasına) sebep olarak kalp ritmi bozukluklarına -hatta kalp durmalarına-, hipoglisemi nedeniyle baş ağrılarına, bayılmalara, bitkinliklere, hipotansiyon nedeniyle baş dönmesi, halsizlik ve benzeri problemlere yol açıyor. Kahvaltıyı atlayarak ya da herhangi bir öğünü geçiştirerek, hele hele gün boyu aç kalarak diyet yapmayı aklınızdan bile geçirmeyin.
YANLIŞ 4: Tek yönlü diyetler sağlığınızı bozar
Karbonhidrat veya proteinli besinlere ağırlık veren tek yönlü diyetler (örneğin Atkins'in yüksek proteinli diyeti) metabolik dengeyi ciddi ölçüde değiştirebiliyor. Mesela Atkins diyeti sık tekrarlandığında ürik asit seviyelerini yükseltiyor, kolesterol seviyelerinde hızlı değişikliklere yol açıyor.
Her iki durumda da özellikle kalp sağlığı açısından ciddi tehditler başlıyor. Düşük karbonhidratlı diyetlerin de ciddi olumsuzlukları var. Bunlardan en önemlisi serotonin seviyesinin düşmesi ve bunun yol açtığı mutsuzluktan yorgunluğa kadar uzanan bir dizi ruhsal sorundur.
Kabak çorbası diyeti, lahana suyu diyeti, muz diyeti, elma diyeti gibi saçmalıkları da aynı örneğin içine yerleştirmek gerekiyor.
YANLIŞ 5: Zayıflama hapları hasta ediyor
Hangi vaatlerle satılırsa satılsınlar ister doğal bitkisel maddelerden ister kimyasal masum karışımlardan ibaret olsunlar size “zayıflamanıza destek olma vaadi” ile önerilen hiçbir desteğe sıcak bakmayın!
Bu desteklerden sadece krom, karnitin, yeşil çay özleri, CLA, omega-3'ün ciddi bir yan etkisinin olmadığı biliniyor. Bunları bile kilo kaybını destek amacıyla değil programınıza destek amacıyla ve sadece doktor önerisiyle kullanın.
Yalnız diyet uzmanları veya eczacılar değil diyetinizi planlayan doktorlar önerse bile zayıflama haplarından uzak durun. Ben reçeteli zayıflama haplarına bile sıcak bakmıyorum.
Bildiğiniz gibi bunlardan biri -sibutramin içeren reçeteli ilaç- daha geçenlerde Amerika'da da yasaklandı. şu cümleyi aklınızdan hiç çıkarmayın: ıster reçeteli, ister reçetesiz olsun, ister aktardan, ister bakkaldan, ister eczaneden alınsın hapla, çöple, tabletle, kapsülle, şurupla kilo verilmez.
Bu en azından bugünkü bilgilerimiz için bilimsel bir doğrudur, yarın ne olacağı bilinmez. Ama şimdilik bunlara asla bel bağlamamalısınız, zarar bile görebilirsiniz.
YANLIŞ 6: Hazır diyet tozları güvenli değil
Ticari amaçla üretilmiş toz ya da sıvı halde satılan ve enerji barları gibi benzer yan ürünlerle desteklenen hazır diyet programlarının hemen hemen tamamı yüksek proteinli diyetlerdir, bunlardan da uzak durmanızı tavsiye ederim. Yüksek proteinli diyetlerin ne gibi sağlık sonuçları yaratabileceğini yukarıda da yazdım ama bir kez daha tekrarlayalım: Ürik asidinizi arttırabilir kolesterol dengenizi bozabilir asidoza yol açabilir.
YANLIŞ 7: Diyetiniz medeni olsun!
Bazı diyetler bedensel bir zarara yol açmasalar bile ruh sağlığınızı tehlikeye atabilir. Özellikle diyetler uzun sürdüğünde sosyal ilişkileri sınırladığı, yani sosyalleşmeyi engellediğinde bu tehdit hep vardır.
Kimse diyetisyenin önüne koyduğu diyet planına altı ay, bir yıl kolay kolay itaat edemez. Hele bir de bu planlar sosyalleşmeye engelse, eş, arkadaş, dost toplantılarından yemeklerden, kokteyllerden uzak kalmanıza sebep oluyorsa, saçınızı, demirinizi, B12'nizi kaybetmeseniz bile dostlarınızı kaybetmenize neden olurlar.
Bu nedenle “çok fazla kilonuz var ve uzun süre diyet yapmanız gerekiyor” olsa bile zaman zaman dinlenmeli, nefes almalı, yani koruma amaçlı tatiller yapmalısınız.
Bu aralıklarda kilo almayın yeter, vermeniz şart değil. Hatta 0,5-1 kilo alsanız da bir şey olmaz. Ayrıca diyetiniz uzun sürecekse doktorunuz diyet uzmanınız ve egzersiz danışmanınızla “sosyalleşmenize imkân tanıyacak bir plan yapılması” konusunu mutlaka konuşmalısınız.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Hürriyet
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder